Başlangıç | "Minik Tatlı Arkadaşlarımız"

315 39 61
                                    

"Nereye kayboldu bunlar? Az önce buradaydılar. Baloya davet ediliyoruz ama ev sahibi ve onun minik tatlı arkadaşları ortada yok!"

"Minik? Tatlı? Gerçekten onları anlatıyor."

Birbiri ardına ortadan birkaç sahte kahkaha yükseldi.

"Gerçekten amaçları ne? Hepsi dışarıdan bakınca onları mükemmel best friend takımı olarak görmemizi istiyor. Bir de belli etmeme çabaları falan."

"Aslında bir süreye kadar başarılı oldular ama artık dışarı sızıyor gibi aralarındaki anlaşmazlıklar."

"Anlaşmazlık?" dedi Melissa kafasını sallayarak. Ardından sinsi ve şeytani bir şekilde sırıttı. "Neyse, siz anlamazsınız."

"Sen çok anlarsın zaten."

Melissa umursamadığını belirtmek istercesine elini salladı. Geniş odanın köşesindeki aynaya uzaktan baktı. Önünde birkaç erkek elindeki içkilerle hararetli bir konuşma içerisindeydi.

"Hey! Ryan! Aynanın önünden çekilin."

Ryan diğerlerine işaret etti ve aynanın önünden çekildiler. Melissa uzaktan kendisine baktı. Kostümünü ve maskesini kontrol etti. Mükemmel görünüyorum, diye düşündü.

"Bunun için miydi?" diye bağırdı Ryan.

Melissa umursamadığını belirtmek için yine aynı hareketi yaptı. "Minik tatlı arkadaşlarımıza gidip bir bakayım. Gelsinler de hep beraber kardeş kardeşe eğlenelim." diye söylendi.

Melissa ortadaki insan kümesinden sinsi gülümsemesini hiç bozmadan uzaklaşırken ortadaki dedikodu muhabbetini hala dinliyordu.

"Abartmayın arkadaşlar. O kadar da nefret etmiyorlar bizden." dedi ve bir süre bekledi bir kadın. "Ve tabi birbirlerinden..."

"Aynen. Yoksa niye bir balo organize etsinler? Ayrıca neden bizi çağırsınlar?"

"Ne sanıyorsunuz ki? Biz birer bibloyuz, sadece bir süsüz. Kendileri için bir parti düzenlediler. Bizi de öylesine çağırdılar. Bir de aynı kostümü giymiş hepsi. Sanki aynı olduklarını, bir arada olduklarını göze sokmak ister gibi."

"Takılmayın ayrıntılara kızlar. Bakın erkekler beleş yiyecek ve içeceklerin keyfini sürüyor. Biz de kadınlar olarak burada dedikodu peşindeyiz."

"O zaman dans zamanı!"

"Evet. Hadi bakalım!"

Acı bir çığlıkla balodaki müzisyenler müziği kesti ve herkes çığlığın sahibine, yani merdivende duran Melissa'ya baktı. Melissa iki elini birden kafasına tutarak büyük bir çığlıkla basamakları hızlıca geri indi. Balodakiler merdivenden aşağıya doğru ölümüne koşan Melissa'yı görünce merdivene doğru koşuştular. Ardından büyük bir patıltı koptu ve merdivenin üst katındaki korkuluklardan siyahlar içindeki birisi ters dönerek merdivenin ortasına çakıldı ve merdiven boyunca yuvarlanarak en son basamağa kadar geldi.

Herkes korkuyla geri çekildi. Yukarıdan düşen kişinin kafasına çarpmaması için elleriyle kafasını koruyup merdivenin son basamağında köşeye sıkışan Melissa insanlar geri çekilince derin bir oh çekti ve arkasına baktı. Tam dibinde bir insan yatıyordu. Ölü bir insan.

Birisi öne atıldı ve yuvarlanan kişinin maskesini açmak için elini uzattı. Melissa hızlı bir hamleyle adamın elini yakaladı ve geri itti. "Dur! Sakın dokunma" dedi ve yerde iki büklüm uzanan siyahlar içindeki insana kulağına yakınlaştırdı. "Ses yok. Ölmüş olabilir. Kimse dokunmasın polis gelene kadar."

"Peki sen neden dokunuyorsun?"

Melissa maskeden elini çekti. "Şey... Fark etmedim."

"Madem bir kez dokundun devam et. Ölmüş mü diye bak. Polisi beklersek belki ölmediği halde böyle bekleyerek ölümüne sebep olabiliriz."

Melissa "Nasıl böyle bir hata yaptım? Dokunmamalıydım." diye söylendi ve ardından siyah kostümün içine elini sokup boğazına dokundu. Ardından bileğini aradı. Hiç. Ne ufak bir hareket vardı ne de ağzından çıkan tek bir nefes. Gerçi bu kostüm ve maskenin içinden nefesi duymak çok zordu. Melissa tam maskeyi çıkarmak için elini uzatıyordu ki arkadan birisi "Dur!" diye bağırdı.

Birkaç polis memuru hızlıca kalabalığı yararak merdivene geldiler. Birisi Melissa'yı kenara doğru çekiştirdi. Melissa titreyen eliyle yukarıyı gösterdi. "Birisi onu itikledi."

"Kim?"

Melissa titriyordu. Suratı bembeyaz olmuştu. Polis memuru Melissa'yı sırtından tuttu. "İyi misiniz?"

Yukarı kattan tıkırtılar geldi. Birisi koşarak merdivene geldi. Bir diğeri ardından koştu ve yanına yetişti. Ardından iki kişi daha geldi ve diğer ikisinin yanında dikildi. Dört siyah kostümlü kişi merdivenin en üst basamağında dikilmiş; merdivenin sonunda hareketsiz bir şekilde uzanan, kendileriyle aynı kostümü giymiş insanı ve başına üşüşmüş insanları izliyorlardı. Melissa yerde yatana baktı. Sonra kafasını yukarıya çevirdi. Hepsi aynıydı. Sadece maskelerinin renkleri farklıydı. Melissa yerde hareketsiz bir şekilde uzanan kostüme, ardından merdivenin başında dikilen dörtlüye baktı. Sonra kendi kendine söylendi. "Minik... Tatlı... Arkadaşlarımız..."

Merdivenin en üst basamağında hareketsiz durup olan biteni izleyen gruptan birisi hareketsizliği bozdu ve merdivenden inmeye başladı. Ardından bir diğeri de ona katıldı. Arkadaki kostümlerden birisinin "Neler oluyor böyle?" demesi üzerine polisler dönüp merdivene baktılar.

Polislerden birinin silahını çekip merdivene doğrultmasıyla hepsi tekrardan eski hareketsiz hallerine geri döndü.

"Dur! Sizden biriniz... Sakın ola bir adım atmayın!" diye bağırdı polis. "Ve sakın herhangi bir şeye dokunmayın."

Bir diğer polis elini kulağına doğru götürdü ve konuşmaya başladı. "Dedektif Clifford. Devriye gezerken bir ihbar geldi. Hemen yakınımızda olması nedeniyle biz geldik. Herhangi bir şeye dokunmadık. Size ihtiyacımız var."

"Olay nedir?"

"Cinayet, Dedektif."

"Ah, o halde hemen oradayım!"

*

"Açılın! Açılın! Yolu açın! Herkes dağılsın! Daha sonra her birinizin ifadesine başvurulacak." dedi Dedektif Clifford. Yerde yatan cesedi önemsemeden ilerledi ve merdivene baktı.

"Katiller..." dedi Dedektif. "Vakalarda her zaman katiller daha çok dikkatimi çekmiştir."

Merdivende duranlardan birisi "Bari maskemizi çıkarmamıza izin verin!" diye bağırdı ve maskesini arkasından tutup yukarıya doğru çekti. Maskenin altındaki bir erkekti.

Dedektif arkasını döndü ve yerdeki cesede eğildi. "Ama elbette maktuller de dikkatimi çeker." dedi ve maktulün kafasını kaldırarak maskesinin ipini aradı.

Merdivendekilerden biri daha maskesini indirdi. Ardından diğerleri de ona eşlik etti. Maskeler teker teker yere düştü. Artık herkesin yüzü ortadaydı. Dedektif maktulün maskesini çıkarınca merdivendekilerden birisi "Aman tanrım!" diye bağırdı. Bir diğeri korkuyla şaşkınlık arası bir yüz ifadesiyle tepki verdi.

Dedektif merdivene döndü. "Neye şaşırıyorsunuz? Sahte roller oynamayın lütfen, nasıl olsa kimin ne olduğu eninde sonunda ortaya çıkar. İçinizden birisi onu öldürdü ve şu an öldüğüne şaşırarak rol yapıyor." dedi ve gülümsedi.

Dedektif arkasına döndü ve polis memurlarına fısıldadı. "Aynı kostümü giymiş beş kişi. Birisi ölü ve diğer dördü şüpheli..." dedi ve dişlerine sıkarak fısıldamaya devam etti. "Zorlu bir vaka olacak. Başlıyoruz."

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin