Herkese merhabalar!🤗
Yeni hayallerle başladığım bir hikaye oldu.Umudum sizinde yeni hayallerinize aracı olması.
Hikayenin konusunu çok sevdim.Bence aşkın saf hali gibiler, şimdilerde pek sık rastlanamayan hali...İnşaallah sizde seversiniz.
Düşüncelerinizin benim için çok önemli olduğunu unutmayın.Hepinizi çooooook seviyorum.Sağlıcakla kalın. 😙😙🍓
Sözünde durması
Yalnızın yalancılığıdır
Kendisine...Hep yüzüne vurur utancı...
O yüzden
Gözlerini kaçırır
Gözlerinden.Özdemir ASAF
🍓
İkimizde aynı romandık, ben başıydım sen sonu.Ve bizim romanımızı okumaya başlayanlar, sonumuzu getirmeden tozlu raflara mahkum ettiler.Bir dahada kimse sonumuzu merak edip okumadı.Oysa hikayemiz mutlu sonla bitmişti.Kimse anlamadı.
Kadın adama kavuşmuş, aralarındaki tüm engeller yitmişti.Tek bir engel kaldı şimdi.Sayfalar... Yüzlerce sayfa kadınla adam arasında.En kötü yanıysa, tüm engelleri aşmış aşkları bu sayfaları aşmaya yetmedi.Dağıldılar,parçalara ayrıldılar, çok canları yandı ama kavuşamadılar, kavşturulmadılar.
Şimdi o tozlu rafın önündeyim. Elimde o roman, yanımda eskimiş bir koltuk... Oturuyorum oraya, zaman umrumda değil mesela.Saatlerce oturup romanı bitirmek var yalnızca aklımda.Seninle kavuşana kadar kalkmayacağım koltuktan, biliyorum.Belki romanda kavuşursak gerçektede bir şansımız olur zannediyorum.Bilirsin yalanlara inanmayı seviyorum.
İlk sayfayı yavaşça açıyorum.Gözlerim dolu dolu, belliki seni hâlâ özlüyorum.Biran önce okuyup seni yaşamak istiyorum.Anılarda buluşmak.İlk cümleyi okuyorum içimden, sessizce.Kendimden bile saklıyorum.'Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.'.Gülüyorum hafifce.Bu cümle yetiyor bizi anlatmaya.Yinede merak ediyorum.'Kavuşsak sonumuz nasıl olurdu?' öğrenmek istiyorum.Okumaya devam ediyorum...
Bölüm 1:"Sona İlk".
Sabah alarmdan erken kalkmanın mutluluğuyla yatağımda gülümseyerek gerindim.Normalde erken kalkmaktan nefret eden ben, erken kalktığım için mutluydum.Çünkü bugün okullar açılıyordu ve ben onu daha sık görebilecektim.Aklıma bir anda gelmesiyle gülümsemeden edemedim.Hızlıca yatağımı toplayıp lavaboya girdim.İşlerimi hallettikten sonra 3 ayda kahvaltı yapma alışkanlığımı kaybettiğim için mısır gevreğiyle idare etmeye karar verdim.Hızlıca gevreğimide yedikten sonra dün kararlaştırdığım elbisemi giymek için odama yöneldim.Hızlıca giyindikten sonra saçlarımı dalgalandırıp hacim kazanmasını sağladım.
Hafif bir makyajın ardından ayakkabılarımı giyindikten sonra aynaya bakıp gülümsedim.Bunun yalancı bir gülüş olduğunu sadece benim biliyor olmam beni mutlu etti.Mutluydumda zaten, okulun son yılına gelmiştim bile.Bugünde o sonun ilkiydi.İlkokul çocukları gibi mutlu ve heyecanlıydım.Sebebi okul mu, 'o' mu tartışılırdı ama olsun sonuçta mutluydum.Evi son kez kontrol ettikten sonra çantamıda alıp çıktım.Selini aramaya karar verdim.Sonuçta okulun ilk günü belki birlikte gidebiliriz.Neden olmasın?
Birkaç çalışın ardından alışkın olduğum cırlamasıyla tebessüm ettim.Onu seviyordum.-"Yhaaaaa Boraa! O elbiseyi giyecektim yırtmak için kimden izin aldın!!"
-"Bir, 'abi' nerde güzelim.Bora ABİ diyeceksin Bora değil.Senden iki yaş büyüğüm hatırlatırım.İki, bu kadar kısa giyebileceğini sana düşündüren ne! Kaç kere ,doğru düzgün giy, dedim.Niye benim sözüm dinlenmiyor!!"
-"O telefondaki Elisa mı? Ver bakim o da mı beni takmıyor?!"
-"Yhaaaa abi bıraksanağğ-"
-"Cırlama be kızım cırlama."
-"Alo, Elisa? Sende bu Selin gibi kısa giymedin demi?"
Muhtemelen kısa giydim.Ama Bora abiye göre.Elbisem yalnızca dizimden iki karış yukarıda ve bence boyu gayet iyi.
-"Yooo.Hem sen benim kısa giydiğimi nerde gördün.Her zamanki ben işte pantolon, gömlek."
Bir dolabım sadece elbiselerle dolu ama sen bilirsin.
-"Aferin kız, ha şöyle olun.Selin sende dinlede feyz al.Şimdi çık sende pantolon gömlek giy yoksa gitme okula mokula."
-"Ne pantolonu ne gömleği.Elisa sen dün 'kelebekli elbisemi giyicem.' dememiş miydin? Kimi yiyorsun! Ayrıca beni nasıl satarsın yhaaa, inanamıyorum!!"
-"Ayten teyzeme ve Faruk amcama selamlar, ikizleride öpersin benim için.O zaman okulda görüşürüz Selincim.Bora abiyide öpüyorum.Bay bay."
Cevap vermesini beklemeden kapattım.Yoksa Bora abinin laflarını 1 saat kadar dinlemem gerekecekti.Muhtemelen bir çok kez arayacak açmayıncada daha çok sinirlenip kızacaktı.Ama mutluluğumun bozulmasını istemiyordum.Bu yüzden ona gidiyorum.Olurda çıktığını görürsem onunla giderdim okula.Onunla dediysem; o yine benim farkıma bile varmadan onu takip ederdim.
Parka varınca her zamanki banka oturup boş parkı izlemeye başladım.Boştu çünkü saat daha 08.30 falandı.Bu saatte kim parka gelirdi ki? Ben...Yarım saat sonra dersim başlıyor ama umurumda bile değil.Çünkü onu görmek istiyorum, ihtiyacım var.Yaz tatili boyunca toplasan on kere bile göremedim onu.Çok özledim.
Ne kadar oturdum bilmiyorum ama park hafiften dolmaya başladı.Çocuklar mutlu mutlu anne ve babalarıyla oynadılar.Bazıları gitti, yenileri geldi.Sanki park yalnızlıktan korkar gibi biran olsun yalnız bırakmadılar.Bende yalnızlıktan korkardım.Ama beni yapayalnız, bir başıma bıraktılar, alıştım.Alışmak korkmamak değilmiş.Alışmak, kendini korkmadığınla kandırmakmış.Kandırdım.Kendimi herkes gibi kandırdım.
İlk dersim dokuzdan ara olmaksızın on bire kadar olduğundan geçkaldığımın farkında bir şekilde saate bakmak için telefonumu açtım.Daha fazla bekleyemeyeceğimin farkındaydım, yoksa ilk günden derse yetişemeyecektim.Açılmasını beklerken parkı izlemeye devam ettim.Güzeldi, her zamanki gibi çok güzel.Açılan telefonla küçük çaplı bir şok geçirdim diyebilirim neredeyse 1 saattir burda boş boş oturmuş etrafı seyretmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ
RomanceHer leke kendisiyle çıkar, yalnızlığı yalnız yalnızlık kırar. Unutma!Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. Özdemir ASAF'a saygılarla~