4

218 7 9
                                    

Gecenin ilerleyen saatlerinde tam uykuya dalacağım sıralarda telefonumun çalmasıyla tekrardan kendime geldim. Yatağın üzerine öylece atılmış telefonu görünce elime aldım. Ekranda My Babe yazısını görünce bu saatte aradığı için endişelenmiştim.
-Jungkook?
- Merhaba hanımefendi
-Merhaba?
-Jeon Jungkook'un yakını mısınız?
- Evet?
- Kendisi şuna ......Hastanesinde bir kaza geçirdi ve vücuduna birkaç dikiş atıldı. Hayati tehlikesi yok. Uyanmasını bekliyoruz.
Hayati fonksiyonlarımın durduğunu hissettim.
- P-Pek-ki ge-geliyorum. 5 dakikaya oradayım başka bir yakınını aramayın lütfen.
- Peki hanımefendi.
Telefonu kapattığında şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim ve boş boş etrafı izleyecekken kafama vurdum ve ayağa fırlayarak dolabın kapağını açtım. Beyaz bir bluz ve siyah bir kot giyerek telefonumuda aldım ve evden çıktım.

-&-&-&&-&-&&-&-&-&-&-&&-&-&&-&-&-&
- Bakar mısınız?
-Buyrun?
-Jeon Jungkook hangi odada?
Göz yaşlarımın arasından zar zor konuşabilmiştim.
-Siz konuştuğum yakını olmalısınız .  Jungkook bey uyandı.
Gözlerimden yaşlar tekrardan boşalmaya başlamıştı.
-Lütfen beni onun odasına götürün.
-Beni takip edin lütfen.
Kadını takip ederken 209 numaralı odada durdu. Burada diyip eğildi. Tam gidecekken kolunu tuttum ve durdurdum.
-Ne kadar dinlenmeli? Durumunda herhangi bir eksiklik var mı?
-Jungkook bey bir hafta dinlenmeli olduğunca yerinden kalkmasın. Ciddi bir durumu yok fakat vücuduna 120 dikiş atıldı. Çok hareket etmemesi gerekiyor.
Başımı şükredercesine yukarıya kaldırdım ve kadına geri döndüm.
- O herhangi birinin ismini sayıkladı mı?
- Ah efendim evet.... sanırsam o....
&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-
Jungkook'un odasına girdiğimde gözleri açıktı. Ağlamaktan kızaran gözlerle ona baktığımda gözleri beni buldu. Ellerini yatağa vurarak yanına gitmemi istedi. Ve bende durmadım ve yürüyerek yanına geldiğimde doğrulmaya çalıştı. Yardım ettim ve oturttum. Yana kaydığında yanına oturdum. Önce saçlarını okşadım sonra gözkapaklarında gezdirdim ellerimi. Ardından yanağında gezdirdim ve dudaklarına dokundum. Bir anda kendime engel olamadım ve dudaklarına yapıştım. O da karşılık verdiğinde on saniye sonra ayrıldım. Anlımızın birleştirdiğimizde oda bizim sessizliğimizle boğuluyordu. Nefes almak istiyordu belki ama bizde konuşacak güç yoktu.
-Ne kadar korktuğumu tahmin edemezsin. Seni kaybedeceğim diye çok korktum. Eğer ölseydin ben...
Ne söyleyeceğimi bilemedim ve bir anda duygu patlaması yaşadım.
- Hayır bir insan neden arabayı o kadar hızlı sürer!
Bir anda bağırdığından ürktü ve geriledi. Gözleri kocaman açılmıştı. Ayağa kalktım ve çantasına doğru yöneldim.
- Hayır yani anlamadığım diğer şey ben yanında yokken kontrolünü kaybediyorsun. Yok yani düşünmekten delireceğim. Bir daha araba kullanmıyorsun Jeon! Bundan sonra toplu taşıma kullanacaksın!! Hayır toplu taşıma da olmaz sen bundan sonra nereye gidersen git yürüyerek gideceksin!! Bundan sonra benim yanımda kalacaksın!! Senin iyi bir düzene ihtiyacın var !! Bana gidiyoruz!! Anladın mı?!
Sesimi yükselterek söylemiştim hepsini bir anda arkamı döndüğümde bana boş bakan bir Jungkook görmüştüm. Sonra birkaç saat önce yaşadıklarımız gelince elimdeki t-shirtü sıktım ve başka tarafa baktım.
- Özür dilerim. Ben karını aratmalıydım. Çok özür dilerim.
T-shirtü yerine koydum ve ona döndüm tam bana bir şey söyleyecekken odanın kapısı birden açıldı. O tarafa baktığımda Jungkook'un karısını gördüm. Koşarak Jungkook'a sarıldı. Kadın bir süre sarıldı ama Jungkook sarılmadı, ayrıldıklarında kadın bana döndü.
-Ahh biz seninle okulda görüşmüştük değil mi?
-Evet efendim.
-Senin ne zaman haberin oldu?
-Ben kazaya şahit oldum. Endişelendiğim için buraya kadar geldim.
-Ah çok teşekkür ederim.
-Sorun değil.
- Ah bu arada tanışmamıştık. Ben Min Jae.
-Bende Min Hee. Memnun oldum.
-Bence içecek söyleyelim hem tanışmış oluruz hemde-
- Hayır sağ olun ben gitsem iyi olur. Zaten tanışacak kadar çok karşılaşacağımızı zannetmiyorum.
- Oh~ aynı okuldayız karşılaşacağız yani.
- Ben bir hafta sonra okuldan ayrılıyorum başka bir okula geçmek zorunda kaldım.
- Ah senin gibi bir öğrencim olsun isterdim.
Jungkook kocaman açılmış gözleriyle bana bakıyordu. Daha fazla ikisine dayanamazdım.
- Ben gideyim efendim.
İkisindende gelecek cevabı beklemeden odadan ayrıldım. Eve geldiğimde ağlamadım sabaha kadar yatağımın ucunda oturdum.
&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-
İlk dersimiz müzikti. Müzik sınıfına girdiğimde Min Jae'yi gördüm. O müzik öğretmeni miydi?
Yerime oturduğumda bana bakıp selam verecekti ama ona bakmadığım için selam veremedi. İlk sıraya oturdum. Eşyalarımı çıkardıktan sonra dışarıya çıktım lavaboya girdim. Zil çalınca tuvaletten çıktım ve sınıfa girdim. Jungkook? Onun dinlenmesi gerekmiyor muydu? Herneyse. Sırama oturduğumda dışarıyı izlemeye başladım. Yanımda oturan kız kolumu dürtünce ona baktım.
-Senin adını okudu hoca.
Fısıldadıktan sonra ismimi duydum.
-Min Hee
-Burda.
Geri kalan yoklamayı aldıktan sonra klasik tanışma işlemini yaptı. Jungkookla ikide birde birbirimize bakıyordum. Jungkook bana sinirlenmiş gibi bakıyordu. Ardından zil çaldığında tam ayağa kalktım ki Jungkook yüksek bir ses tonuyla konuştu.
-Herkes dışarıya. Min Hee sen kalıyorsun. Karısıda dahil herkes çıkınca bana döndü. Ayağa kalktı ve yaklaştı.
-Ne demek okuldan ayrılıyorum başka okula gideceğim?
-Karına ne kadar katlayabilirim sence?
-Min Hee bak-
-Ne bak? Ha ne bak? Ben sevdiğim adamın karısının dersine giremem anladın mı? Sevdiğim adamın karısının... ne kadar saçma geliyor değil mi kulağa? Bence anormal olan şeyleri hayatımızdan çıkarmalıyızdır? Sen söyle çıkarmalı mıyım?
Jungkook sinirlenerek beni sıra ve kendi arasına sıkıştırdı.
- Hayır beni hayatından çıkaramazsın. Biz onunla ayrılıyoruz boşanma aşamasındayız.
- Ama dün? Jungkook benimle dalga mı geçiyorsun?
-Hayır o başkalarına bu durumu yansıtmamızı istemediği için böyle davrandı. Orda beni o öptü ve zorla sarıldı. Dün odada da o öptü ve sarıldı eğer onu itseydim her seferinde bir şey olduğunu anlardı. Yapamadım.
Duyduğum şeylerle şoka uğramıştım onlar ayrılacak mıydı?
-Şeyyyy ımmm yani-
-Yarın dava var. Bugün seninle konuşmam gereken bir konu var.
-Konuşuyoruz ya.
-Başka bir yerde.
-Nerde?
-İptal olan randevumuz vardı.
-Ah evet şu randevu.
-Bence onu yeniden inşa edelim.
- Yani şimdi bilemedim ki.
Biraz cilveli ve nazlı bir şekilde söyledim ve saçımın bir tutamını elime aldım.
- Ben senin ağzını ye-
-Aaaa Jungkook-shi benim ağzımı yiyemezsin ayrıca böyle laflar ağzına hiç yakışmıyor bil istedim.
-Öyle mi küçük hanım?
-Küçük hanım senin anandır.
Dediğimi algılayınca saçımda olan elimi ağzıma kapattım.
- Emin ol annem senden daha büyük.
- Tabiki de annen benden daha büyük Jeon ortada sen gibi bir etmen var salak değilim.
-O anlamda demedim güzelim. Annem senden daha uzun.
- Senin ağzına-
- Küfür mü ettin sen?
-Kim ben mi?Aaaa ne münasebet. İftira ağzına hiç yakışmıyor Jungkook-shi bilesin.
-Tanrım!!
-Zil çalacak biz şimdi akşam ne yapacağız.
-Şimdi okul çıkışında eve git üzerini güzelce giyin ve akşam yemek yemeye gidelim olur mu güzelim?
-Tabi bu seferde bir aksilik çıkmazsa.
Bunu cilveli bir şekilde söylemiştim.
-Emin ol çıkmayacak güzelim.
-Umut ediyorum çıkmaz. Görüşürüz o zaman.
Elime saçımın bir tutamını aldım ve yürümeye başladım.
- Kıvırtma!!
Ne? Ben mi? Bir saniyeliğine arkamı döndüm ona çarpık bir gülüş ve öpücük attım ve önüme dönüp onun deyişiyle 'kıvırtarak' yürümeye devam ettim ve sınıftan çıktım.
-Ben ne yapıyorum ya? Böyle sürtük gibi yürüyorum. Düzgün yürüsene kızım. Hele o konuşma neydi? Jungkook-shi 'ymiş.
Diyerek başıma vurarak yürüdüm. Bu sefer bir şey olmamasını umut ederek asıl sınıfıma girdim.
-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&-&
Yazar notu; Bundan sonra hüzünlü bölüm gelmeyecek !!

Teacher JJK +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin