president.ko: Jung Chanwoo?
mrjung: Efendim Ko Junhoe?
president.ko: Bana açıklama yapmak istediğin bir konu var mı acaba?
mrjung: Neyi açıklayayım?
president.ko: Tabii sen de haklısın, nereden açıklamaya başlayacağını şaşırmışsındır.
mrjung: June, sabahın köründe neyin boşunu yapıyorsun?
president.ko: Telefonlarımı neden açmıyorsun?
mrjung: Bilmem farkında mısın ama şuan saat 04.42.
president.ko: Bilirsin çok zengin dil bilgim vardır ama şu anki hislerimi tarif edecek tek cümle bulamıyorum.
mrjung: Aşık falan mı oldun bir gecede?
president.ko: Ben seni aşık edeceğim.
mrjung: Bana mı aşık oldun yoksa?
president.ko: Chanwoo, saçma sapan konuşmayı kes de hesap ver.
Zahmet olacak.
mrjung: Lanet olsun güzel uykumu bölüp değerli aramanı cevaplamadığım için.
Nasıl yaparım ben bu hatayı?
Affetme beni tanrım.
president.ko: İlaç falan mı aldın sen?
2 saat önce o konunun bahsini açıp beni ipsiz sapsız mahallenin tekine çağıran sen değilmişsin gibi.
mrjung: Biraz daha üstü kapalı konuşursan ilaç alacağım.
Hangi konu, ne mahallesi?
president.ko: Hatırlamıyorum ayağına yatarak kurtulamayacaksın.
mrjung: Seni bu hale getirene gidersen çok makbule geçer.
Zira ben senin ayarlarından pek anlamıyorum.
president.ko: Gerçekten sen değil miydin?
Beni sen çağırmadın mı?
mrjung: Sen beni zamansız arama yağmuruna tutana kadar mışıl mışıl uyuyordum.
Kimseyi çağırdığım yok.
president.ko: Arkadaş olmamız benimle kafana göre şakalaşabileceğin anlamına gelmez.
Bu işin içinde senin tek bir kıl zerreni bulursam, yolu şirketten geçen otobüslere bile binme.
mrjung: Cümleni anlayamayacak kadar uykum var.
Sıkıntın hallolduysa ben uyuyorum.
Manyak herif.
president.ko: Manyak herif demişken..
Senin yüzünden gerçekten manyak herifin tekiyle karşılaştım.
mrjung: Ben aşık oldun demiştim.
Fal bakarak geçinsem belki az param olurdu ama senin dertlerinle uğraşıp akıl sağlığımı kaybetmezdim.
president.ko: Falcı olmayı kendi hayatını düzene soktuktan sonra düşün sen.
mrjung: Neyse sen manyak herifi anlat bakayım.
president.ko: Anlatılacak bir şey yok.
Üç adımlık markette beş metre cesaret gösteren salağın teki.
mrjung: Neyini beğendin o zaman?
president.ko: Konuşmanın tam olarak hangi kısmından bu çıkarımda bulundun?
mrjung: Zengin mi?
president.ko: Sanmam.
mrjung: Ünlü mü?
president.ko: Hayatında bir kere popülerlik yaşamamışa benziyor.
mrjung: Çok mu yakışıklı?
president.ko: Çirkin dişleğin teki.
mrjung: Tam bir kaybeden o zaman.
Lafımı geri aldım.
Kafana silah dayasalar, öyle biri için nabzın bir bile artmaz.
president.ko: Deminden beri kendi kendine gelin güvey oluyorsun zaten.
mrjung: Sabaha karşı bana hayatında ilk defa gördüğün, işle ilgisi olmayan bir insanı anlatıyorsun.
Yanlış çıkarımlarda bulunduğum için çok özür dilerim Bay Ko Junhoe, tam bir ahmak olmalıyım.
president.ko: İnsan değerlendirme yapmaya kendinden başlamalıymış zaten.
mrjung: Kesinlikle katılıyorum.
Çok haklı bir söz.
Mükemmel.
Bu sözü söyleyene madalya takmak istiyorum.
president.ko: Eminim söyleyen de senden madalya almak için can atıyordur.
mrjung: Bu market olayını yarın detaylıca konuşalım.
president.ko: Market olayı diye bir şey yok.
Konuşmamız gereken daha önemli şeyler var.
Beni kimin çağırdığını bulmamız gerek.
![](https://img.wattpad.com/cover/161151632-288-k418272.jpg)
YOU ARE READING
the legacy // junbob
Fanficcharismabin: Sana geleceğine göre davranıyorum. president.ko: Herkes bir gün öleceğine göre ben de geleceğine göre davranayım da üstüne toprak atayım. charismabin: Zaten atmadığını nereden çıkardın? 9sep18