Silahlı adamlar

32 5 1
                                    

Atlasla bir 15 dakikalık yol sürecinden sonra arkamızdan sürekli kornaya basıp bize selektör yapan araba vardı.Atlas sinirlenip daha çok gaza başladı anlam veremedim.

"Ne oluyor Atlas"
"Babanın adamları"
"Ne, ne alaka"
"Bilmiyorum"
"Ee ne yapıcaz peki"
"Yolları karıştırıp dağ evine kaçıcaz"
"Korkuyorum"

Abimi aramaya karar verdim.Çantamdan telefonu çıkarıp;

"Alo abi?"
"Efendim güzelim"
"Abi babam adamları peşime taktı peşimizde arabayla birilerini takmış arabanın içinde babamda olabilir!"
"Ne diyorsun sen?"
"Babam şirkette mi?"
"Hayır,bir Cengiz amcayla yemeğe çıkıcağını söy..lüyordu."
"Noldu?"
"Cengiz amca burda.O arabanın içinde babam da var.
Ben yola çıkıyorum.Nerdesiniz siz?"
"Şilede"
"Tamam geliyorum ben"

Bu adam ne yapmaya çalışıyor peşine adamları takıp da ne yapıcak.Anlam veremiyorum.

"Atlas,neden böyle birşey oldu?Babam bana ne yapıcak olabilir ki?"

Atlas o kadar sinirlenmiş görünüyordu ki cevap dahi vermedi.Bir yola girdi.O yola girip hıza basıp tekrar sağa dönüp tekrar sola döndü.Arabaların ikisi de arkada kalmıştı oldukça.Ses soluk yoktu.Atlas daha da hıza basıp dağ evindeki yolu tutmaya başladı.

"Sana zarar vermesine asla izin vermicem"
"Ne"
"Annen gibi olmanı istiyor"
"Bu adamın benle derdi ne annem gibi yapıp eline ne geçicek?"

"Dağ evine ne kadar kaldı?"
"5 dakikalık bir mesafe kaldı"

Çok korkuyordum her an sanki bizi bulucaklar da birşey yapıcaklarmış gibi.Atlas korktuğumu anlamış sanırsam ki bir eli direksiyon da bir eli elimde.

"Korkma güzelim"

Tebessüm etmekle yetinebildim sadece.

"Benim yüzümden başına birşey gelmesinden korkuyordum"

Atlas'ı ne ara hayatıma bu kadar dahil ettim hiç bilmiyorum.Ama ayaklarım geri değil de fazlasıyla ona gidiyor ve istemesem bile kendimi onda buluyorum.Bana iyi geliyor.Rüyamda annemin bana dediği gibi annem gibi hissettiriyor.En güzel yanı da bu.
Peki ya onun beni ne ara sahiplenişi?
O beni kim olarak hissediyordu?

Bu arada dağ evine vardık.Adamları atlattık.Ama ev, ev değil mükemmel ve çok büyüktü.Dağ evlerini küçük bilirdim.Ama bu mükemmeldi tek yaşamak biraz ürkütücü olabilirdi tabi.
Atlas elini uzatıp;

"Hadi gel"
"Atlas ya bizi bulurlarsa"
"Bulamazlar"
"Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?"
"Çünkü onları şaşırttım sağdan girer gibi yapıp soldan girip buraya geldik.Onların girdiği yol İstanbul dışına çıkartıyor tatlım"
"Sen mükemmelsin"
"Abimi arıyayım mı?"
"Ara da gelsin, konuşalım"
"Tamam"

Mesaj çektim.

Abim Aras;

"Nerdesin?"
"Geldim"
"Sağdan mı soldan mı?"
"Sol"
"Tamam"

"Geliyormuş.5 dakikaya burda olur."
"Tamam"

Kapıdan içeri girip muazzam dekore edilmiş bir hâl vardı.

"Bu ev senin mi?"
"Evet.Beğendin mi?"
"Beğenmek ne kelime.Mükemmel"

Mutfağa doğru ilerleyip yiyecek bir şeyler bakındım.

"Ne kadar aç bir kızsın sen"
"Farkındaysan kaç saattik açız ve kahvaltı etmedik"
"Her şey var dolapta bir şeyler hazırla da yiyelim.Abin de gelir birazdan"
"Emredersiniz"

Ev sahibi benim sanki ben hazırlıyorum burda.Ey allahım.
Dolaptan kahvaltılıkları çıkartıp içerideki masaya taşıdım.Domates salatalık çıkarıp yıkadıktan sonra doğrayıp onları da bir tabağa koyup masaya koydum.Çayı yapıp kısık ateşte beklettim.Krep yapmaya karar verdim.Bir de patates kızartmaya.Patatesleri alıp soymaya başladım.Suya bırakıp.Krep için malzemeleri aldım.Bir kaba un süt ve su koyup çırpmaya başladım.Topaklığı gidene kadar çırptım.Yumurtaları kırıp koyduktan sonra tekrar çırptım.Kek hamurundan daha akıcı hamurumsu bir kıvam alması gerek.Tavayı alıp bir çay kaşığı kadar zeytinyağı koyup kızdırmayı beklettim.Çekmeceden kepçe alıp krep hamurunu tavaya döküp yaydım.Her iki tarafı da kızarana kadar çevirip hepsini bitirdim. Patatesleri doğrayıp büyük tavayı alıp ateşe koydum bir yemek kaşığından bir tık fazla kadar sıvıyağ koyup kızdırdım.Patatesleri süzgeçten elimle tavaya dökerek ara ara karıştırdım.Krepleri bir büyük tabak alıp ona koydum.Patateslerde olunca kayık bir tabak alıp ona koydum.Başka ne yapabilirim diye düşünürken,kahvaltılık mantar yapmaya karar verdim.Ama Atlas'a sormalıyım seviyor mu diye.

"Atlaass"
"Efendim"
"Mantar severmisin?"
"Bayılırım desem"
"Ahh peki tamam geç içeri"

Dolaptan mantarları alıp iyice yıkadım ve kuruladım.Küçük oldukları için yıkanmalı.Geniş bir tava alıp tereyağ koyup mantarlar ve biberleri içine attım.Biberler kızara kadar yüksek ateşte kavurdum.Daha sonra tuz,karabiber,kırmızı biber serpip tekrar kavurdum.En son kekik serpip altını kapattım.Ufak doğradığım domatesleri de içine koyup 5 dakika kadar pişirip tekrar kapattıp derin bir tabak alıp içine boşalttım.Masaya götürdüm hepsiniz.Atlas ile abime baktığım aç köpekler gibi bir bana bir masaya bakıyorlardı.Bu erkeklerde açlığa hiç gelemiyor anam.Çayın altını kapatıp bardakları doldurdum tepsiye koyup masaya yerleştirdim.

"Ee hadi ne bekliyorsunuz, masa hazır"

İkisi de yerlerinden hızla kalkıp masaya oturdular.

"Enfes görünüyorlar"
"Ee tabi kardeşini bilmiyormusun sen?"
"Bilmezmiyim?Annemle mutfaktan çıkmak bilmezdiniz"

Buruk bir tebessüm atarak tabaklarıma yiyeceğim şeyleri koyup yemeye başladım.Atlas abime yönelerek söze atladı;

"Bu olanlardan haberin var mıydı?"
"Hayır"
"Peki nasıl bu kadar rahatsın"
"Rahat değilim"

Gözleri ile beni göstererek korkmamam için böyle davrandığını belli etti.

"Baban Kayla'nın peşini bırakmıcak gibi görünüyor"
"O yüzden burdan gitmeniz gerekiyor"
"Nereye?"
"Okulum var abi benim.Ayrıca ondan korkan onun gibi olsun."
"Abicim lütfen"
"İstanbul dışı bir yere gitmemizi mi istiyorsun"
"Amerikaya gidin"
"Yuhh.Çüşş."
"Ben annemin neden öldürttüğünü neden bize bunu yaptığını öğrenmeden bir yere gitmicem bunu aklınıza sokun!"

Masadan kalkıp üst kata çıktım teras katı olan bir odaya girip kapıyı kitleyip dışarı izlemeye başladım.

Şarap düğümüWhere stories live. Discover now