Bukowski şöyle der;
Yaşama sevincimi sigortalı bir iş karşılığında sattım. Aslında bu söz
günümüz insanının içinde bulunduğu durumu özetler niteliktedir.
Sadece tüketmeye programlanmış insan, ne yazık ki tükettiği
zamanın farkına çok geç varır ve geriye alınamayan tek şey zamandır.
Bir saniye, bir hafta, bir yıl hiç fark etmez. Bir gün gelir ve tükettiğiniz
ömrünüzün size getirisinin bankadaki bir rakamdan ibaret olduğunu
farkına varırsınız. Elbette ki insan yaşamak için çalışmalıdır ama
günümüzde insan çalışmak için yaşar hale gelmiştir.Hepimiz gelecekten kuşkuluyuz çünkü sigortalı bir işimiz, evimiz
arabamız yok. Bütün bu eksikler tamamlandıktan sonra dünyaya
gelişimiz amacına ulaşmış olacak. İşte insan bu yanlış düşünceden
kurtulamadıkça ne hayattan zevk alabilir ne de mutlu bir yaşam
sürebilir.Hayatı bir merdiven gibi görüp basamakları emin adımlarla
çıkarken arada bir durup manzaranın tadını çıkarmalıyız. Erkek
kadın fark etmeksizin doğru kişiyi seçerken aylık gelirinden ya da
bindiği arabanın beygirinden ziyade; hoşgörü, merhamet, dürüstlük
gibi değerlere sahip insanları tercih etmeliyiz. Dünyanın en iyi
avukatı veya mühendisi olmadan önce dünyanın en iyi anne ya da
babası olmalıyız. Patronumuzdan önce ailemizin gözünde yıldız olmak
için çabalamalıyız. Haftanın 6 günü iş için sabah erkenden
kalkabiliyorsak eğer pazar günleri de sevdiklerimiz için erken
kalkmalıyız. Onlara ve kendimize zaman ayırmalıyız. Hayatın
büyük bir hediye olduğunu unutmamalı, tepeden tırnağa mucize
olduğumuzun farkına varmalıyız. İçimizdeki çocuğu öldürmemeli
yaşama sevincimizi her zaman diri tutmalıyız. İşte tüm bunlar huzurlu
bir ömrün ve huzurlu bir ölümün kilit noktalarıdır. Hepinize huzur dolu ölümler diliyorum.