Bir çiçeğe hayranlık ile bakmıyorsanız. Bir güzelliğe hayranlık ile bakmıyorsanız. Gözünüzü yıkatın, yıkatmanız gerekir. Kelimeler ile yıkatmanız gerekir. Birinin sizin gözünüze okuyup üflemesi gerekir belki. Çünkü hayret edeceğiniz, hayran olacağınız o kadar çok şey var ki.
Çocukluğunuz berbat geçmiştir gene çocukluğunuzu özlersiniz. Aslında özlediğiniz kavga ettiğiniz arkadaşlarınız değil. Çocukluğun bakireliğidir. Çocukluğun el değmemişliğidir, çocukluğun günahsızlığıdır. Çocukluk Âdem ile Havva'nın cennetteki dönemidir. Onlar çocukluk yaşamadı. Onların çocukluk dönemi cennetteki dönemdir. Adeta Allah tarafından biz insanlara da çocukluk cennet gibi verilmiştir. Çocuklar çok kırılmazlar. Çocukların küsmelerini biliyorsunuz. Küsmeleri saatliktir hatta dakikalıktır. Eğer o küsmeyi 23 yaşında yaşayın dostluğunuz biter. Ama aynı olaydan dolayı 7 yaşındaki arkadaşınıza küsün 2 dakika sonra onu arasınız nerde diye. Sürtünmeye başlarsınız, yaklaşmaya başlarsınız falan. Çocukluk da hesap kitap yoktur. Yani hesap kitap ortaya çıktığında siz de şiir zamanınızı özleyeceksiniz, yani çocukluğunuzu. Yoksa Allah göstermesin çocuklar sapkınlıkla karşılaşabiliyor. Kimi çocuklar şiddete maruz kalabiliyor. Bir çoğunuz için, çocukluk kayıp olandır, kayıp olanı yazarız. Kaybettiğimizi yitirdiğimizi yazmaya başlarız. Yitirdiğimiz üzerine düşünmeye başlarız. Yitirdiğimiz üzerine artık Methiye mersiye yazmaya başlarız. Bir şeyi öldürdünüz, bir şeyi kaybettiniz o zaman yazmaya başlarsınız. Size şunu söyleyeyim 5 yıl sonra da şuanı özleyeceksiniz.
Çünkü yaşamadığınız, tecrübesini etmediğiniz her şeyino gizemi aslında sizi sarıp sarmalıyor. Bir gizemin peşindesiniz. Bir aşka giderken o aşkın önünde bir engel yoksa o artık sizin için anlamsızlaşmaya başlar. Engeller olsa atıyorum belki o aşk 4 yıl sürecek. Ama ulaştığınız anda bunu 2 ay da tüketebilirsiniz ve değersizleşir. Çünkü hızlı olan şey hızlı tükenir. Buda onun gibi bir şeydir. Bedelini ödediğiniz şey kıymete binmeye başlar. Bedelini ödemediğiniz şey kıymetsizdir. Şiir de budur aslında. Bir acının bedelini ödersiniz. Bir meydan muharebesinin şiirini yazabilirsiniz. Çünkü bir meydan muharebesinde kayıplar vardır. Anadolu da kadınlar çoğunlukla ağıt tarzı türküler söylerler. Benim ninem okuma yazma bilmeyen bir kadınmış. Aynı Karacaoğlan gibi onun da döktükleri vardı içinden. Dedem 4 yıl askere gitmiş. Nine tepelere bakarmış. Tepelerden bir karartı görünce hacım geliyor zannediyorum dermiş. Şiir böyledir aslında. Bir karartı bir görüntü geliyor. Yada Ali, köyün en güzel kızı ile evlenmiş. Fakat köyden bazı erkekler hala hazmediyorlar. Niye Ali ile evlendi biz evlenemedik diye. En yakın 2 akrabası ava gidiyoruz diye götürüyorlar ve öldürüyorlar. Ve onun üzerine destan yazılıyor. Bunu kim yazıyor ? Anadolu'daki kadınlar. Burada bir kayıp var bir hikaye var sadece aşk hikayesi değil. Bu yazı 1 senedir bekliyor. Hep eksik olduğunu düşündüm. Hala eksik olduğunu düşünüyorum. Belki eksik olan yazı değilde eksik olmaya alıştığımdandır. Tel koptu ahenk bozuldu...
Esenlik içinde kalın