Selam, boş sayfa.
Kendine karşı dahi dürüst olamayan birisi, beyazlığını kirletiyor. Tanıyamıyorum ve yanlış tanıtıyorum. Gerçekler neden beni bu kadar korkutuyor? Aslında bunlar çok zor olmayan gerçekler, öyle avunuyorum. Biliyor musun, şu anda sana karşı dürüst olmakta bile zorlanıyorum. Sadece sen, ben ve bavulumdaki gerçekler. Ne zaman gün yüzüne çıkar, emin değilim. Seni daha fazla kirletmek istemiyorum, ama üzgünüm, bu kirliliği yüklenmen gerekiyor biraz. İyi bir evlat, iyi bir arkadaş, iyi bir sevgili, iyi bir insan olmak gayem. Vicdanım var, tutkum var, özlem ve sevgi elbet onlarda var. En çok da kendime karşı. Var olmayan bir benliği özlüyorum. Onun özlemiyle uyuyorum, uyanıyorum. Ağlamak isterdim, her özlediğimde. Fakat biliyor musun, duygularımı nerede yaşıyorum, bilmiyorum. Yaşayan ben miyim? Yoksa yaşamasını istediğim benlik mi? Zihnimde bir ressam var ettim. Her özlediğimde, bir renk çalıyor beyazlara. Beyazları kirletmeyi severim. Sahte yorgunluk var üstümde, biraz yaşanmış, biraz yaşanılacaklar için. Benim savaşım kendimle, bu yüzden kimseye sataşmam. Yeterince kavga ediyorum huysuz bir sesle. Sorma, ne olur kim diye. Tanımıyorum, ulaşamıyorum, kavuşamıyorum...
Aşık olduğum gafletine düşme sakın. Ben de öyle düşündüm çünkü. Sonu can sıkan bir kahkaha ile sonlandı. Fazla melankoli kokan yazılardan hoşlanmam bilirsin. Amacım iç dökmek değil, sadece bil istedim. Bir örümcek edasıyla sardım ağlarımı. Hep çok sağlam olduğunu, asla zarar verilemeyeceğini düşündüm. Sakın ağların sağlam olduğu gafletine düşme. Bir çiçek, bir şarkı, bir kadın ne kadar sevilebilir? Hepsini aynı yerden sevebilir misin? Bir öpücük, bir gülüş, bir sarılma ne kadar ısıtır kalbini? Hepsini aynı derecede saklayabilir misin? Çok soru soruyorum, farkındayım. Meczupluğumu bağışla, ben seni çok sevdim. Bakmak görmek olmuyor her zaman. Görmek kör olmak zorunda bırakır bazen. Havalı cümlelerden sıkıldın, farkındayım. Fakat başka şekilde anlatamıyorum. Yazar olduğunu düşünen ve kendi hikayesini yazamayan bir bihuşum ben.
Her çiçek, aynı güneşle aynı suyla açmaz, bilirim. Tomurcuklarımı herkesten saklıyorum. Yapraklarımla idare ediyorum bir süre. Doğru güneş doğduğu zaman, doğru su aktığı zaman...
Eskiden çok yazardım ya da öyle sanırdım. En azından beyazlara yazmasan aklıma yazardım. Arada bir bana bakıp gülümserler bir köşeden. Sonra bir söz buldum kendime "hatırla." Bana iyi geleceğini düşünsem de, bu sözü bulduğumdan beri daha çok unutuyorum. Seni eksik bırakmak istemiyorum. Ama sana bahsettiğim ses bir yandan "yeter" diyor.
Görüşmek üzere...