'Cho Kyuhyun'

139 12 25
                                    

Baekhyun'u başka kollarda görmek biraz zor olacak ama hadi bakalım hayırlısı :D

"Hoşçakalın! Yine bekleriz!"

Gecenin son müşterisi de gittikten sonra Sehun'un yanına döndüm. "Bu akşam masaları silme sırası sende." dedim.

"Biliyorum biliyorum." dedi Sehun bıkkınlıkla. "Acaba sonsuza kadar bu işi mi yapacağız?"

"Ne bileyim?" dedim. "Bay Joo sonsuza kadar burada kalmadı sonuçta." Sehun omuz silkti, "Ama gidip Amerika da restoran açtı." dedi. "Haklısın, sanırım sonsuza kadar bu işi yapacağız." dedim. Sehun ofladı. "Neden bu işi sevmiyor musun?"

"Seviyorum, seviyorum ama ne bileyim bir yerden sonra sıkılacağımı düşünüyorum. Tüm gün burada yemek yapmak..."

"Ve tüm gün burada siparişleri teslim etmek." diye tamamladım onu. "Bence bunları düşünmek için erken, zamanı gelince ne yapacağımızı düşünürüz. Sonuçta önümüzde sonsuzluk var."

"Sonsuzluk sıkıcı. Acaba bende mi ölüm melekliğini bırakıp Jongdae'nin yanına gitsem?" dedi Sehun. "Belki onu yapabiliriz, bu işten sıkılınca. O karnaval dünyayı dolaşıyor sonuçta!" dedim. Sehun kafasını salladı ve yukarıya bakıp, "Ah," dedi. "Jongdae iyi iş tutturdu, tüm dünyayı sevdiğiyle dolaşıp eğlenceli gösteriler sergiliyor!"

"Ama hep aynı gösteri onu da sıkıyordur!" dedim.

"Yine de yanında sevdiği olduğu için katlanabiliyordur!" dedi Sehun. Gülümsedim, "Evet! Evet katlanabiliyordur. Keşke bende sevdiğimle dünyayı gezebilsem!" dedim.

Yanağımı bir öpücük konduruldu ve, "Bende sevdiğimle dünyayı gezmek istiyorum!" dedi Kyuhyun. "Selam Kyuhyun!" dedim onu görünce sevinçle. Kyuhyun arkasında tuttuğu elini öne çıkarıp bana bir çiçek demeti uzattı, "Bunları sana topladım. Bu yüzden biraz geç kalmış olabilirim." dedi. Gülümsedim ve onun yanağını sıktım, "Bu çiçekler çok güzel. Teşekkür ederim." dedim sonra Sehun'a döndüm. "O zaman ben gidiyorum."

"Git," dedi Sehun. "Beni burada kaderimle yalnız bırak." Eline bir bez aldı ve masalara doğru ilerledi. "Kolay gelsin Sehun." dedi Kyuhyun. "Eksik olma enişte." dedi Sehun ve ilk masayı silmeye koyuldu.

"Gidelim mi?" dedi Kyuhyun. "Gidelim." dedim ve uzattığı koluna girdim, elimde benim için topladığı çiçeklerle beraber yürümeye başladık.

"Nereye gidiyoruz?" dedim. "Sürpriz." dedi Kyuhyun. "Seninle çok güzel bir yere çok güzel bir şey izlemeye gideceğiz." Merakla ona baktım, "Bu saatte ne izlemeye gidebiliriz ki?" dedim. "Göreceksin," dedi ve saatine baktı. "Hadi hızlı olalım! Yoksa yetişemeyiz!" dedi ve hızlı adımlarla yürüdü.

"Bu kadar heyecan yaptığına göre çok güzel bir şey olmalı." dedim.

Kyuhyun sadece bana gülümsemekle yetindi. Elimdeki çiçekleri burnuma götürüp kokladım, "Bunlar çok güzel kokuyor."

"Hepsini özenle seçtim." dedi. Yanağından bir makas aldım, "Sen tam bir flörtözsün."

"Flörtöz mü?"

"Evet, hiç duymadın mı?"

"Duymadım." dedi ve güldü. "Hayatıma girdiğinden beridir dengem değişti Baekhyun hiç duymadığım kelimeler kullanmaya başladım biliyor musun?"

"Byun Baekhyun farkı." dedim gülerek. "Gel bu taraftan döneceğiz." dedi. İşaret ettiği sokaktan döndüğümüz zaman buralar bana aniden tanıdık geldi, buraya daha önce kimle gelmiştim ki ben?

Kyuhyun'la el ele yürüyüp konuşmaya devam ederken bir yokuşu çıkmaya başladık, o zaman burası bana tanıdık geldi. Buraya daha önce bir kaç kez Chanyeol ile piknik yapmaya gelmiştik. Hatta şu anda Kyuhyun'la durup bütün Seul'e baktığımız yer bizim her zaman piknik yaptığımız yerdi.

Angel of Death OVA SeriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin