*DÜZENLENDİ*
Multi : Yağız
Defne Özdemir
***
Sıçtık.
Sağ ol iç ses durumu çok güzel özetledin.
Sen bana laf yetiştireceğine yalvarmaya başla.
Koskoca mafyayım ben. Asla olmaz.
Egonu sağa çek seni göremiyorum.
İç sesime hak verip müdürcüğüme (!) yalvarmaya başladım.
"Müdür beyciğim, ben on sekiz yıllık hayatım da değil temizlik yapmak paspası dahi elime almadım. Gözünüzü seveyim, bu seferlik affedin." Az önceki kendinden emin duruşum yerini ağlamaklı bir surat ifadesine bırakmıştı.
Temizlikle kendimi aynı cümlede kullanırken dahi midem bulanıyordu lan benim !
"Çıkabilirsin." dediğinde ters bir bakış atarak sınıfa ilerledim. İçeri girdiğimde kimse yoktu. Dersin beden olduğunu unutmuştum.
Çok zekisin Defne. Sen burada harcanıyorsun.
Haklısın iç ses.
Sınıftan çıktım ve bahçeye doğru yürümeye başladım. Bu gün beden olduğunu bilmediğimden, yanıma kıyafet almamıştım ve şimdi üzerimdekilerle dolaşmak zorundaydım.
Bahçeye çıktığımda bizimkilerin banklarda oturduğunu gördüm. Yanlarına gidecekken gözlerim Yağız'a takırdı. Yanında bir kız otuyordu ve Yağız'ın telefonla ilgileniyor olmasına rağmen ona sırnaşmaya devam ediyordu.
Peki benim kalbim neden sızlamıştı ?
Ben Yağız'ın gelip benden özür dilemesini, pişman olmasını beklerken onun yaptığı şey kızlarla takılmaktı. Yanındakine karşılık vermiyor olması bir şeyi değiştirmezdi. Kova da bilirdi. Ancak kayıtsız kalıyordu.
Seviyorsun işte.
Yooo. Ondan değil. Kıza acıdım. Bence bu kızı kurban bayramında bizim eve alalım.
Neden ?
Yağız gibi bir öküzü seçebildiyse , kurbanlık öküzü de seçer.
Laf mı soktun sen şimdi ?
Evet girdi mi ?
Yağızı hiç aldırmadan bizimkilerin yanına gittim ve hiç bir şey yokmuş gibi oturdum. Kızlar bana kaçamak bakışlar atsa da, oğlanlar Yağız'ın yanındaki kızı umursamıyor gibiydi. Karya iç çekti. "Müdür ceza mı verdi ?" Somurtarak başımı salladığımda, Beste gözlerini kıstı. "Tahmin edeyim, kütüphaneyi temizletiyor." Zeki arkadaşımı şaşırarak onayladım. "Nereden anladın."
"Okuldaki en pis yer."
Karya doğrulamak ister gibi bana baktı. "Şimdi sen harbi kütüphaneyi mi temizleyeceksin ?" Kendisine ters bir bakış attığımda hepsi gülmeye başladı. Açelya kahkahalarına kısa bir ara vererek, başını bana çevirmişti. "Senin orayı temizleyebilmek için Naciye ile iki yıl geçirmen gerekiyor."
"O kim ?" dedi Burak. Omuz silktim. "Temizlik hastası, yan komşumuz. Kadın kek tabağının yanında dezenfektan gönderiyordu lan." Herkes gülerken göz devirdim. "Gülmeyin, siz de yardım edeceksiniz." Beste gülerek başını salladı. "Rüyanda, belki."
Açelya, Beste ile aynı anda ayağa kalkmıştı. "Benim ocakta çocuğum var." Hepimiz ona uzaylı görmüş masum köylü bakışları atarken, konuştum. "Senin bulacağın bahaneye sıçayım." Başımı kısa bir an çevirdiğimde kızın hala Yağız'a sırnaştığını fark ettim. Beste bakışlarımı takip ederek, baktığım yeri bulmuş olacak ki içtiği kahvesini Açelya'nın suratına püskürttü.
"Yuh." dedi Yağız'ın yanağına öpen kıza bakarak. Açelya homurdandı. "Her yerimi kahve yaptın lan." Hepimiz ona tiksinir bakışlar atarken, olaya bir el atmaya karar verdim.
Tabi Defne'ciğiniz yerinde durur mu ?
Cık.
Durmaz !
Beste'nin elindeki yarım kalmış kahveyi alarak ilerlemeye başladım. Çöp Yağız'ların yanındaydı. Yani kahveyi çöpe atacağım bahanesiyle yanlarına ilerledim ve taşa takılırmış gibi yapıp, kızın üzerine boşalttım.
Kız hızla ayağa kalktı. "Ne yapıyorsun ya ?" dedi bağırarak. Yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Kusura bakma ya. Bilerek olmadı diyeceğim ama bilerek oldu." Kız bağırarak yürümeye başladı. "Geri zekalı !" Arkasından söylendim. "Geri zekalıymış ! Sensin o ! Muşmula suratlı arizona kertenkelesi seni."
Yağız sonunda telefonunu kapatıp, dediğime gülerken somurttum. "Komik bir şey mi var ?" Rahat bir şekilde geriye yaslandım. "Sen beni mi kıskandın ?" Hızla başımı iki yana salladığımda, 'İnandım, inandım' bakışlarını attı.
...
Sonunda okul bitmişti ve ben aptal bir cezaya kalacaktım ama kızları ikna edebilmiştim. Onlar da benimle temizlik yapacaktı. Kütüphane baya bir büyük olduğundan geri zekalı arkadaşım Karya erkekleri de gelmeleri için ikna etmişti.
Hayır, yardımlarını isteyen oldu mu yani ?
Kütüphaneye girdiğimizde erkekler ve biz dışında kimse yoktu. Herkes eline bir bez almış başlamak üzereyken kapı açıldı ve içeri küçük bir çocuk girdi. Yüzüne kelebek çizilmişti. Kendimi daha fazla tutamadan beklenen o espriyi yaptım. "Selam bebek, ben kelebek."
Bizimkiler bana 'mal mısın?' bakışı atarken Karya duruma el attı. "Selam." dedi gülümseyerek. "Ne işin var burada ?" Çocuk dudak büzdü. "Erkek arkadaşımı arıyorum." Küçük bir kız çocuğuydu ve sevgilisi olması beni şaşırtmıştı.
"5 yaşındaki çocuğun bile sevgilisi var. Biz hala oturalım, sap sap." Kız sinirle yumruklarını sıktı. "5 değil, 5,5 yaşındayım ben !" Açelya göz devirdi. "Burada kimse yok." Beste ona aldırmadan devam etti. "Büyüyünce ne olacaksın ?"
Hızla atıldım. "Doktor." Yağız bana inat araya girdi. "Ne alaka ya ? Mimar tipi var kızda." Ona ters bakışlar atarken, Yiğit de tahmin de bulundu. "Bence avukat." Bulut kelebek desenine bakarak başını iki yana salladı. "Net moda tasarımcısı." Burak göz devirmişti. "Bence avukat."
Karya ofladı. "Bir susarsanız, cevaplayacak." Kız çocuğu masum bir şekilde güldü. "Ben büyüdüğümde, ağabeyimden büyük olacağım !" İç çektim. "Acı gerçekler."
...
Sonunda temizlik bitmişti ve eve doğru yol alıyorduk. Erkekler işleri bitince ayrılmışlardı. Yarın Karya Bulut'la takılacaktı. Beste ismini satranç turnuvalarına yazdırmıştı ve Açelya her zamanki gibi, tüm gün yerde yuvarlanmayı planlıyordu.
Ben de kuzenimi ziyaret edecektim. Su İstanbul'da ara sıra kalıyordu ancak gerçekten yaşadığı şehir burasıydı.
Aklıma verdiğim söz geldiğinde, telefonumu çıkartıp Su'yu aradım.
Bok suratlı Juliet aranıyor...
"Aradığınız kişi şu anda telefona cevap veremiyor. Lütfen da-" en sevmediğim robotik sesi duyduğumda sinirle telefonu kapattım. Banyoya falan girmişti büyük ihtimal. Ona sürpriz yapmamda sakınca yoktu.
Arabamı Su'yun evine doğru çevirdiğimde kızlar da beni takip etmeye başladı. Yaklaşık yarım saat sonra adresini zar zor hatırladığım eve gelebilmiştik. Beklemeden arabadan indim ve koşar adımlarla eve ilerledim.
Kapı açıktı...
Kaşlarım çatılırken, kızların gelmesini beklemeden içeri girdim. Girdiğim anda görmeyi beklediğim son şey kuzenimin yerde yatan kanlar içindeki bedeniydi..
***
*DÜZENLENDİ*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Kızları ( Düzenleniyor )
Fiksi RemajaOnu düşündüğümde aklıma gelen ilk şey okyanustu. Ben boğuluyordum ve o beni daha da içine çekiyordu. O varken hayatta kalmak imkansızdı. Onsuz da imkansız olduğu gibi... Ben siyahtım. O kağıdımdaki beyaz leke, ya da tenime bulaşan mürekkep değildi...