Bölüm 8: Tekrar Düşünülen Kararlar Ve İç Karartıcı Sonuçlar
Min Yoongi
Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda, ensemin yandığını hissettim. Karnımın üzerinde eller ve boynumda sıcak bir nefes vardı. Sağ kolumun üzerine yattığım için uyuşmuştu ve hareket de edemiyordum çünkü vücudum yarısı Jungkook'un üstündeydi. Derin bir nefes aldım ve pikeyi üzerimden attım. Jungkook'u uyandırmadan onun kollarını üzerimden çektim ve yataktan ayaklarımı sarkıttım. Omzumun üzerinden Jungkook'a baktığımda, gözlerini kaşıdığını gördüm. O kadar tatlı gözüküyordu ki, yatağın üzerindeki dağılmış saçları ve beyazlamış yüzüyle bile çok güzel gözüküyordu.
Elimden tutup tekrar yatağa düşmemi sağladığında, yüzümdeki küçük gülümsemeyle ona baktım. O ise parmaklarını beni hoşnut edecek derecede bir yavaşlıkta yüzümde gezdirdi ve dudaklarıma saniyelik bir öpücük kondurup, doğruldu. İkimizinde üzerindeki tişört buruşmuş ve benim zaten kısa olan şortum, baldırlarıma kadar çıkmıştı. Jungkook gözlerini bacaklarıma çevirirken, utançla pikeyi üstüme çektim ve bu Jungkook'un gür bir kahkaha atmasına sebep oldu. Yanağından makas alıp, yataktan kalkarken, pikeyi sıkı sıkıya kavramış olan ellerimi serbest bıraktım.
Galiba hayatımın en güzel sabahıydı bu, o kadar rahat ve mutlu hissediyordum ki... Bende ayağa kalkıp banyoya girdim ve yüzümü yıkadıktan sonra, ferahlama hissiyle gözlerimi kapattım. Ellerimi labovaya koyup, kendimi ve yüzümü inceledim. Bir hafta önce kendimi ortalamanın üzerinde bulurdum ama şu an öyle olmadığıma inanıyordum çünkü çok çirkin gözüküyordum. Oflayıp, yüzümü kuruladım ve banyodan çıktım.
Kendimi tekrar yatağa bırakırken, Jungkook sorar gözlerle bana baktı. "Mutlu hissediyorum ama yine de kötüyüm." Jungkook birkaç saniye durdu ve yanağımı öptü. Küçük bir gülümsemeyle ona döndüm ve ona sarıldım. Jungkook ilk başta afallasa da sonra, kollarını bana sardı. Onun üzerindeki etkisine bayılıyordum. Doğal ağrı kesici gibiydi.
Taehyung kapıyı tıklatarak içeri girdiğinde, Jungkook'dan ayrılmış ve kapıya doğru dönmüştüm. Taehyung kollarını göğsünde bağlamıştı ve saçları kuş yuvası gibiydi. Bu görüntü istemsizce gülmeme sebep olurken, onun diyeceklerini bekledim. Az çok tahmin edebiliyordum ne diyeceğini ama yine de onun sözünü kesmek istememiştim.
"Hadi gelin, kahvaltı hazır. Öğlene kadar yattınız farkında mısınız bilmiyorum ama." Hafif sitemli bir ses tonuyla konuştuğunda, kıkırdadım ve uyandığımdan beri hiç bakmadığım saate baktım. Ağzım şaşkınlıkla açılırken, bir yandan da Taehyung'un bizim için farklı tabirler kullanmamasına seviniyorum çünkü saat neredeyse birdi ve nasıl bu saate kadar uyuduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Tamam, geliyoruz." Yavaşça ayağa kalkıp, mutfağa yürüdüm ve arkamdan tembel adımlarla beni takip eden Jungkook'u gördüğümde yüzüme bir gülümseme yayıldı. Masaya baktığımda, gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Masada binbir çeşit yemek ve herkesin önünde çorba vardı. Jimin ise ocağın başındaydı, bize dönüp gülümsedi ve onun gözlerinin kısılmasını izledim. Jimin çok tatlıydı.
Jungkook ve Taehyung direk yemeye başladığında, kaşlarımı çattım çünkü yemek masasına herkes oturmadan yemeye başlamak biraz... Saygısızcaydı? Jimin elini omzuma koyup 'sorun yok' dercesine sıktı ve yanıma oturup eline çay bardağını aldı.
"Onlar her zaman böyleler. İkisi de küçükken kraliyet ailelerine yakışacak düzeyde terbiye ve görgü eğitimi aldılar ama ne yazık ki hiçbir işe yaramadı. Hala öküzler." Bu cümleleri beni güldürürken, çorbayı kaşıklamaya başladım. Jimin'in yemek konusunda gerçekten yetenekli olduğunu anlamıştım. Hepimiz yedikten sonra birlikte masayı toplamış ve oturmuştuk. Jungkook ve Taehyung kendi aralarında sohbet ederken, Jimin'in yanına gittim ve küçük bir çocuk gibi ellerimi arkamda bağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「️Wabi-Sabi」️
Horror·Yoonkook· Map Of The Soul- Persona Wabi-sabi, japonca ve dilimizde karşılığı olmayan bir kelimedir. Fani ve hatalı olmayı, yaşam ve ölüm döngüsünü kabul etmeyi ve bu döngü içindeki güzellikleri görmeyi ifade eden bir anlama gelir. #minific ...