Multi; Nefes Hazer
Üzerimdeki kolu sertçe itip bağırmaya başladım "Allah'ın belası, çık yatağımdan!" yataktan hızla kalkmıştım.
Yattığı yerden kalkıp oturur pozisyona geçti, uykulu sesiyle "Sen kimsin be?" diye mırıldandı
"Asıl sen kimsin?" dediğimde zorla açtığı tek gözünü üzerime dikmişti. Bu Ufuk'un abisiydi
beni gördüğünde tanımış olacak ki diğer gözüde açılmıştı.
"Sen?" dediğimde gözlerini bacağımdan çekip ayağa kalktı.
Gözlerin açılma sebebi şimdi belli olmuştu çünkü üzerimde, hemen kalçamın bitişinde duran bi tişört vardı.
"o Ufuk'un ağzına sıçacağım" diye mırıldandığında
"Al benden de o kadar" deyip ellerimle tişörtü aşağıya çekiyordum.
"Ne işin var benim odamda yatacak başka yer bulamadınız mı, hem Ufuk nerede?"
O yatağın karşı tarafında durup konuşurken benim aklımda tek bir soru vardı, kapı kilitliyken nasıl girebilmişti?
"Asıl sen nasıl girdin buraya kapı kilitliydi."
Gözü tekrar bacaklarıma kaydığında "sündürüp durma şunu mahvettin tişörtümü" dedi gerçekten şuan ona mı takmıştı?
Kapı vurulma sesi sözümüzü kestiğinde kapıya dönüp "Gel" diye seslendi.
Ben de bu esnada yatağın üstündeki beyaz çarşafı alıp belime doladım.
gelen Ufuk'tu bizi görünce "Hassiktir" diye mırıldanıp abisine "Hani sen Deniz'le kalacaktın bu gece" dedi
Bu konuşmalardan cidden sıkılmıştım.
"Beyler, dışarda mı devam etseniz?"
dediğimde ikiside bana dönmüştü"sizin odanızdan sizi kovuyor gibi olmasın ama üzerimi değiştirmem lazım."
Ufuk'un abisi yataktan kalkmış kapıya doğru yürümüştü, odadan çıktıklarında bende ayağa kalkıp peşlerinden kapıyı kitledim. Her ne kadar bu siktiğimin kilidi işe yaramasa da.
Çantamdan siyah pantolonumu çıkarıp giydim. Zaten yanıma pek fazla sey alamamışken pantolonlarımdan birinide dünkü kazada mahvetmistim.
Üstümü değiştirip yüzümü yıkadıktan sonra etrafı topladım ardından kapıdan çıkıp bar tezgahına yöneldim, sabah saatleri olduğu için mekan boştu temizlik yapan bir iki kişi dışında. Etrafa göz atıp tanıdık yüz arıyordum ne yapacağımı bilmeden burada durmak beni gerçekten çok sıkıyordu.
Bar sandalyelerinden birine oturduğum da Ufuk'un abisi de gelip yanıma oturmuştu "Kimsin sen? Ufuk bir şeyler anlattı ama... " dediğinde lafını kesip "Nefes Hazer" dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım.
Soğuk ellerini ellerimle buluşturup "Mirza Karahan" dedi. Kendi gibi elleri de soğuktu, sonunda adını da öğrenebilmiştim. Aslında iyi anlaşabilirdik tabii gece için özür dileme zahmetine girerse
Ufuk da yanımıza gelip "Oo gençler tanışmışız" dedi ben ona dönüp gülümserken Mirza ise bu sırada kardeşini duymamazlıktan gelip beni inceliyordu. Keskin bakışlarını yüzümde gezdirip "Daha önce tanıştık mı?" diye sordu inceleme sebebi belli olmuştu
Onlara neyi ne kadar anlatabilirim bilmiyordum, onları tanımıyordum bile "Sanmıyorum" deyip konuya girdim "Gece odanda kaldığım için kusura bakma bu arada" onun özür dilemesi gerekirken ben diliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Ruhlar
Novela Juvenil"Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak" diye bir deyim vardır bilirsiniz... Benim hayatım öyleydi işte. Sanki lanetli bir hapishanedeydim. Evet kesinlikle burası lanetli bir hapishaneydi. Ben ise bu hapishanede tutsak bir köleydim. Bunca zaman dayanabi...