Sürü

126 14 2
                                    

"Senin için çok endişelendik."
"Üzgünüm."
dedim fısıltıyla ve onun bana sarıldığı gibi ancak ulaşabildiğim göğsüne daha sıkı sarıldım. O da bu sarılmama karşılık olarak ellerini sıkılaştırıp başımın üstüne bir buse kondurdu.

~

Herkes geldiğinde yola çıkmıştık. Herkesin yüzündeki endişeli ifade beni gördüklerinde silinmişti.

Eve geldiğimizde neredeyse güneş doğmuştu. Okula gitmemeninde verdiği sevinçle duş bile almadan yorgunluğumun ağır basmasıyla kendimi yatağa atıp uyudum.



Hızla atan kalbimle yavaşça arkama döndüm. Ve gördüğüm an o gözleri tanıdım. Bana zarar vermeyen dün gece yardım ettiğim kurttu bu.Dün geceden daha farklıydı. Yüzü pürüzsüzdü , gözleri sarı değildi ve oldukça yakışıklıydı.

"Ha..Hayır ben birşey aramıyorum. Sadece yürüyüşe çıkmıştım. " Etrafta gözlerini gezdirdi ve tekrar bana döndü.

"Burada mı?!"

"Evet yani hayır. Daha önce hiç buraya gelmemiştim. Bu sefer fazla ileri gittim." Elimle arkasında kalan evi gösterdim. "Burada mı yaşıyorsun?"

"Nerede yaşadığımı söyleyecek en son kişi sensin!."

"Neden ki??!!"

"Çünkü sen bir avcısın ve bende senin avınım." Sesi sakin çıkıyordu. Gözlerini öylece bana dikmiş sert bakışlarla bana bakıyordu. Omuzlarımı dikleştirdim.

"Sende benimle konuşuyorsun. Avcınla..."

"Ve sende benimle konuşuyorsun. Avınla..." dedi.

"Ortalıkta dolunay göremiyorum ve 28 gün falan da göremeyeceğiz. Yani dönüşemezsin ve bende iyi dövüşürüm. Ve bana zarar....vermezsin."

Ağzımdan çıkan son cümlede anlam ararken buldum kendimi. Neden öyle demiştim ki?! Bana hızlıca yaklaştı ve önümde dikildi. Nefesini hissedebiliyordum.

"Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Çünkü ...dün beni öldürmek için şansın vardı.Üstelik dönüşmüştün. Benden kat be kat güçlüydün ama beni öldürmedin."

"Sen de yapmadın. Bu çok ilginç bir şey. Sen avcısın. Ben senin düşmanınım. O gece bana hiçbir şey yapmadın aksine bana yardım ettin, hayatımı kurtardın."

Sanki her geçen saniye bana daha da yaklaşıyordu. Biraz gerileyecek konuştum.

" Dediğim gibi dolunay yok ve istersem seninle dövüşebilirim. Bu konuda gerçekten iyiyim."

"Ama bunu yapmak istemiyorsun öyle değil mi?"

"Ha?" dedim büyük bir şaşkınlıkla.

"Benimle dövülmem istemiyorsun."

"Bunu nerden bilebilirsin?!"

"Çünkü istesen çoktan yapardın, dün beni kurtarmazdın.Sen diğerleri gibi değilsin.Farklısın.Bizden nefret etmiyorsun değil mi?!"

"HAYIR!!" sesim kendimi bile şaşırtacak kadar yüksek çıkmıştı. "Sizden nefret ediyorum. Siz ailemi öldürdünüz.Siz..." Cümlem beni kolumdan tutup eve doğru çekiştirmsiyle sona erdi. Kolumu kavrayan elinden kurtulmaya çalıştım ama sadece çalıştım. Çok güçlüydü.

"Hemen bırak beni!"

"Sessiz ol. Geliyorlar."

"Ne! Kim...kimler geliyor?"

"Diğerleri , sürüm."

"Aman tanrım! Diğer kurtlar mı?"

"Tamam, şimdi çok sessiz ol."

Beni evin ikinci katındaki küçük odaya soktu. Köşede ki küçük dolabın önünde durdu.

"Geldiklerini nerden biliyorsun?"

"Kokularını alabiliyorum." üzerindeki gömleği çıkartıp elime tutuşturdu. Mal mal elimdeki gömleğe bakıyordum. Tam bununla ne yapacağımı soracakken konuşmaya başladı. "Şimdi şu dolaba gir ve gömleğide üzerine geçir. Senin kokunuda alabilirler. Ben gelene kadar ne olursa olsun, ne duyarsan duy sakın buradan çıkma!!" dedi ve beni dolabın içine soktu. Ardından onun uzaklaşan ayak seslerini duydum.


Yaklaşık yirmi dakikadır dolabın içindeydim. Zihnimde onun cümleleri yankılanıyordu. "Çünkü istesen çoktan yapardın, dün beni kurtarmazdın. Sen diğerleri gibi değilsin. Farklısın. Bizden nefret etmiyorsun."

O haklıydı. Dün gece onu öldürmek için şansım vardı. Ama yapmamıştım. Peki neden? Neden onu öldürmemiştim? Neden ona birazcık bile nefret duygusu beslemiyordum ki?

O da farklıydı. O da beni öldürmemişti ve üstelik şimdi beni diğerlerinden saklıyordu. Belkide can borcunu ödemek istiyordu. Ya hepsinin duygusuz, acımasız, ailelerimizi katleden seri katiller olduğunda yanılıyorsak. O öyle değil buna eminim. O beni diğerlerinden saklıyor. Bana zarar vermelerine izin vermiyor. Kendi sürüsüne, arkadaşlarına , ailesine karşı geliyor ve onun ırkını öldüren bir avcıya yardım ediyor.

Yaklaşan ayak sesleriyle korkmaya başladım. Aniden dolabın kapısı açıldı. Ahh tanrım!! Karşımda kurtarıcım vardı. Gömleğini bana verdiği için üstünde bir şey yoktu. Gözlerimi kaslı vücudundan ayırabildiğimde yüzüne baktım. Dudakları keyifle yukarı kalkmış bana bakıyordu.Utanmıştım.

"Gittiler." dedi. Ve o anda içinde bulunduğum tehlikeyi hatırlamıştım.

"Teşekkür ederim." sadece bu kelimeler dökülmüştü ağzımdan. İkimizde hala olduğumuz yerde duruyorduk. "Neden yaptın?"

"Sende benim hayatımı kurtarmıştın sanırım ödeşmiş olduk. Bundan sonra birbirimizin karşısına çıkayalım. Ve dolunay zamanı olduğunda karşılaşırsak artık aramızda bır can borcu yok o yüzden dikkatli ol!" Çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım salak gibi bir umutla farklı şeyler düşünmüştüm. Kafamı yere eğdim. Gözümden bir damla yaş düştü. "Sanırım gitsen iyi olucak. Geri dönebilirler."

"Onlara ne dedin?"

"Gitmelerini gerektirecek birşey olduğunu bilsen yeter." Yanından geçip gitmeye hazırlanacakken sesi beni durdurdu.

"Gömleğimi geri verecek misin yoksa sahiplenmeye mi karar verdin?" Üzerime geçirdiğim hırkayı hışımla çıkardım ve sert bir şekilde ona uzattım. Bu kadar kalp kırıcı olmak zorundamıydı ki! Arkamdan fısıltıyla 'Görüşürüz' dediğini duydum ya da kendimi avutmak için öyle farzettim.

Eve vardığımda hava neredeyse kararmak üzereydi. Dönüşte baya oyalanmıştım ve şuanda saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Salondan kahkaha sesleri geliyordu. Beni farkettiklerinde soru sormalarına izin vermeden "Yorgunum o yüzden erkenden yatacağım beni rahatsız etmeyin lütfen." dedim ve hızlıca yukarı çıktım. Terlemiştim ama duş alacak vaziyette değildim o yüzden direk dışardan geldiğim kıyafetlerle yatağa yattım. Gözlerimi kapattığım an onun cümleleri aklımda yankılanmaya başladı. "Sende yapmadın. Ve bu çok ilginç bir şey. Sen avcısın. Ben senin düşmanınım. O gece bana hiçbir şey yapmadın aksine bana yardım ettin, hayatımı kurtardın" Yine haklıydı. Onunla konuşurken ondan hiç korkmamıştım. Oysa korkmam gerekirdi ama ben aksine ona güvenmiştim. Ondan hiçbir şüphe duymamıştım.Onun türü benim ailemi öldürmüştü ben ise ailemi öldüren türden birine farklı duygular besliyordum. Bunlar çok yanlıştı.Ama bunların yanı sıra o benim hayatımı kurtarmıştı ama sonra bunun sadece can borcu için olduğunu söylemişti. Ben şimdi ne yapacaktım. Peki ya dolunay olduğunda ya şansa karşılaşırsak?! Kendimi bu boğucu düşüncelerden uzaklaştırdım ve derin bir uykuya yelken açtım.


Multimedyada bahsedilen ev...Bu bölüm biraz uzun oldu... Lütfen bir dakikanızı ayırıp voteleyin ve yorum yapın... HEPİNİZE ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER..

Avcı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin