Aman Tanrım!

71 11 0
                                    

"Hazır mısın?"

"Ben her zaman hazırımdır."

Daniel okunu eline alıp hedef tahtasından baya, baya ,hem de baya uzağına gitti. Ben oradan atamasamda o kesinlikle hedef tahtasını onikiden vuracaktır. Bana göz kırptı ve tabi ki dediğim gibi hedefini tam onikiden vurdu. Bana doğru geldi ve "Sıra sende." dedi. Okumu eğilip yerden aldım. Ve Daniel kadar uzağa olmasa da atabileceğim seviyeye kadar uzaklaştım. Tam hedefe nişan almıştım ki?! Birden hedef tahtası yok oldu ve yerine Lucas geçti. Bana endişeli endişeli bakarken birden kurda dönüştü ve hırlamaya başladı. O an ki şaşkınlıkla ok yaydan fırladı ve tam Lucas'ın kalbine saplandı. "Hayır ,Hayır!!!" yere dizlerimin üstüne düştüm ve ağlamaya başladım. Birden beni çevreleyen kollarla kendime geldim. Kafamı kaldırıp oku attığım tarafa baktığımda hedefi tam onikiden vuran oku gördüm. Nereye gitmişti ki?! Bu aklımın bana yaptığı bir oyun muydu. Hem onu neden bu kadar önemsiyordum ki?

"Mia !Mia! İyi misin?"

Daniel'in sesi çok telaşlı geliyordu.

"Yok..yok birşeyim sadece birden başım döndü o yüzden bence bugünlük bu kadar yeter ben odama çıkıp biraz dinleneceğim."

Yüzünde endişeli bir ifadeyle kafa salladı. Yavaşca eve girdik. O salona giderken ben ona tebessüm edip odama çıktım. Banyoya girmeye karar verip küveti sıcak suyla doldurdum. Küvet dolduğunda üstümü çıkarıp içine girdim ve bugün olanları düşünmeye başladım.

Ben avcıydım. Onun türünü öldürmeliydim fakat nedense onu öldüremiyordum. Lucas'a zarar vermek istemiyordum. Ama neden?! Neden ona zarar vermek istemiyordum ki? O benim düşmanımdı. Onun türü benim ailemi öldürdü hem de hiç acımadan peki ya ben bir kurdu bile öldüremiyordum. Ama o farklıydı. İsteyerek böyle olmamıştı, buna zorlanmıştı.

Bir karar vermiştim şuandan itibaren buna devam edemezdim onu okulda hergün görecek olsamda artık onunla konuşmayacaktım.

Daniel'in arabasından inip okula doğru ilerledim. Normalde Daniel'i beklerdim fakat onu beklemememi araba için park yeri bulmasının uzun süreceğini söylemişti. Hızlıca dolabıma ulaştım ve ilk dersin kitaplarını çıkardım. Dolabımı kapattığım an onu görmemle irkildim. İrkildiğimi anlamış olacak ki;

"Özür dilerim seni korkutmak istemedim."

Dedi ve gülümsedi.

Onunla konuşmamam lazımdı. Ona soğuk davranmalıydım.

"Korkmadım . Neden burdasın?"

"Sınıfa gidiyordum ve aynı sınıfta olduğumuz için beraber gideriz diye düşünmüştüm."

"Fakat yanlış düşünmüşsün."

Deyip arkamı döndüm. Fakat daha bir adım dahi atamadan kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi. Gözlerini gözlerime kenetliyip;

"Benden.korkuyor musun? Bir canavar olmam bu kadar mı etkiliyor seni. İsteyerek mi oldum sanki. Eğer seni öldürmemden korkuyorsan bil ki seni öldürmek isteseydim çoktan yapardım."

Dedi ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Onu üzmüştüm. Ne kadar kötüydüm. Hızlı bir şekilde elini tuttum. Aniden durdu ve şaşkın bakışlarla arkasına döndü.

"Cidden özür dilerim. Senden korkmuyorum hiçte korkmadım. Sadece...sadece.."

Yüzü kasıldı ve o şaşkın bakışları yerini sinirli bakışlara bıraktı.

"Sadece ne ! Sadece ne!"

Diye bağırdı. Korkmuştum benle birlikte kolidordaki birkaç kişide irkilmişti.

"Senin türün ailemi öldürdü ve ben buna göz yumup senle arkadaş olamam. "

"Ben kimseyi öldürmedim. Ailende dahil."

"Ama şuana kadar kimseyi öldürmedin peki ya sonra ?! O zaman hiç öldürmeyecek misin?"

Bunu dememle sinirle elimi tuttu.

" Sen beni ne sanıyorsun benim bir ailem var. Onların varlığını burada hissederken (Mia'nın elini kendi kalbine koyar) nasıl birine zarar verebilirim ki"

Sözlerini bitirdiğinde gözünden bir yaş düştü. Anında elimi bırakım gözünden düşen yaşı sildi. Kısa bir sessizliğin ve bakışmanın ardından.

"Ben Daniel" diyerek elini Lucas'a uzatan Dan ile ikimizde irkildik. Fakat Lucas benden önce kendini toparlayıp. "Bende Lucas" dedi. Daniel ona temkinli bakışlarla bakıp

"Seni daha önce buralarda hiç görmemiştim." dedi. Lucas bana göz ucuyla bakıp "Bu normal birşey buraya yeni taşındım."dedi. Daniel yine soru sormak için ağzını açacaktı ki. Onun elinden tutup çekiştirmemle bana şaşkınca baktı. "Hadi bu dersimiz ortak sınıfa gidelim zil çalacak" dedim. Bu cümlemden sonra yüz ifadesini düzeltip Lucas'a dönüp. "Tanıştığımıza sevindim "dedi. Lucas sadece kafasını sallamakla yetindi.

Sonra ki dersimiz Dan ile ortak olmadığı için o kendi dersinin olduğu sınıfa gitti. Bende kendi sınıfıma gittim. Sırama oturduğumda bu dersin Lucas ile ortak olduğunu hatırladım. Onu cidden çok kırmıştım.

Bir süre sonra ders zili çaldı. Fakat Lucas hala yoktu. Hoca sınıfa girdiğinde okuldan gittiğini anladım. Çünkü o gördüğüm kadarıyla hiç dersine geç kalmazdı. (İki derstir görüyor olsamda..) Nereye gitmiş olabilirdi ki? Ahh tabiki ormandaki eve. Hoca tam dersi anlatmaya başlamıştı ki çantamı sırtlayıp gelen deli cesaretininde katkısıyla sınıftan çıktım. Hocanın arkamdan bağırışını umursamadan koşmaya devam ettim. Bir süre sonra ev görüş alanıma girdiğinde yavaşladım. Nefesimi düzene sokmaya çalışarak kasvetli eve girdim. Ya başka biri varsa ne yapacaktım. Okumda yanımda değildi.Temkinli bir şekilde odaları gezmeye başladım. Salona girdiğimde gördüğüm dehşet manzara karşısında kalbim tekledi.

"Aman Tanrım!"


Sınav haftam başladığı için artık geç gelebilir. Ama yinede yeni bölümü atmaya çalışacağım.

Avcı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin