Bölüm Şarkısı;
MaNga- Alisirim Gözlerimi Kapamaya4. Bölüm
Ertesi gün geometri sınavından çıkmıştık.
Melis sınav kağıdını benden önce teslim ettiği için erken çıkmıştı sınıftan. Ben ise hâlâ emin olamadığım bir kaç soruyu zihnimin içinde çözüyor vaziyette sınıftan çıkarken 12/A sınıfından çıkan kaslı ve de iri Çağan'la çarpıştım.Omzumu tutup dalgın gözlerle yüzüne baktım.
"Kolumu kırdın hayvan!"
Çağan ise büyük bir keyifle gülümsedi ve bana kas gösterisi yaparak kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi. Doğru! Okulun en kaslı çocuğuydu fakat ayrı zamanda en yavşak, en cıvık olan da oydu. Onur'dan bile daha iticiydi. En azından Onur onun gibi yavşak değildi.
"Bana böyle bahanelerle çarpma güzelim," deyip göz kırpınca kaşlarımı çattım ve ellerimi belime koydum. "Teklifim hâlâ geçerli. Seninle ilgili olan düşüncelerim değişmedi. Hâlâ bana 'evet' diyebilirsin."
Tamamen tesadüfen gelişen bir çarpışmadan neler çıkarmıştı geri zekalı. 'Hayır' kelimesinin durduramadığı aslına bakarsanız bu kelimeye karşı bağışıklık geliştirmiş kas kafalının tekiydi bu çocuk kesinlikle.
"Sana evet demem için birinin beni öldürmesi gerekir ya da ne bileyim hafıza kaybı falan geçirmem gerekir."
"Sesi duydun mu?" dedi birden.
"Hangi sesi?" dedim bocalayarak. Ne sesinden bahsediyordu?
"Nasıl duymazsın? Kalbim kırıldı?" dedi alay ederek.
"Geri zekalı!" deyip arkamı döndüm ve hızlı adımlarla yürümeye başladım. Merdivenin başında durup arkamdan konuşmaya devam eden Çağan'a doğru döndüm.
"Nereye gidiyorsun? Bir şey unutmadın mı?"
"Neyi?"
"Tabii ki beni!"
"Siktir git Çağan!" deyip merdivenleri indim.
Arkamdan tüm okulun duyabileceği bir şekilde bağırdı.
"Titanik sana mı çarpmıştı? Buz gibisin!" derken yalandan titreyerek yanına gelen diğer arkadaşlarıyla gülüştüler.
"Çok yakında sana da çarpacak!" dedim ve etrafıma bakındım. Umarım Melis buralarda değildir. Eğer Çağan'ın bana hayvan gibi asıldığını duyacak olursa çok üzülürdü.
"Aslı?" dedi bahçede önüme çıkan Melis. "Gelsene burdayım."
"Ne yapıyorsun orada?"
"Dinleniyorum."
Melis bir ağacın altına oturmuş ayaklarını uzatmış müzik çalarında şarkı dinliyordu.
"Hangi parça?" dedim bana kulaklığın birini uzattığında.
"Cevapsız sorular."
"Manga dinlediğini bilmiyordum."
"Hadi ama onu dinlemeyen genç, genç değildir."
Dudak bükerek gözlerimi kapattım ve kendimi müziğe verdim. Melis kendi kulağındaki kulaklığı da çıkarıp bana verdi ve üzerini silkerek ayağa kalktı.
"Ben içecek soğuk bir şeyler alayım. Ne içersin?"
"Elmalı soda olabilir."
"Tamam."
O yanımdan ayrılınca iki kulaklığı da kulağıma takarak şarkıyı dinlemeye devam ettim. Şarkının ritmi beni başka bir alemde yolculuğa çıkarırken gözlerimi kapattım. Aklıma yine Onur gelmişti. Onu çok az görmeye başlamıştım. İçimde onu görmeyi bekleyen deli bir hasret vardı. İnsan hiç dokunamadığı birini nasıl bu kadar çok severdi? İhtimali bile olmayan bir aşktı benimkisi ama hayali bile heyecanlıydı. Müziğe kapılmışken sanki gözlerimin önünde birinin durduğunu hissediyordum. Şu an tam karşımda birinin nefesi yüzüme çarpıyordu. Evet, evet birinin nefesi yüzüme değiyordu. Gözlerimi açtım.