Ertesi gün geç uyandım. Önceki gün yaşananların hepsini hatırlamam sadece bir kaç dakikamı almıştı. Karın üstü dönerek yere baktım. Yatağımın yanında küçük bir kilim vardı ve bir köşesi önceki gece yaşanan
faciayı kanıtlamasına kıvrılmıştı. Ayağa kalktım, ve ayak ucumla kilimi düzelttim."Hadi duşunu alıp yanıma gel bebeğim," dedi sarı saçlarını savuran kız tam odamın sol tarafındaki koridorda Onur'un odasına bakıyordu.
"Ah, selam tatlım," dedi beni görünce. "İyi görünüyorsun."
"Sen de her zamankinden daha yılışık ve samimiyetsiz!" dedim gözlerimi bayarak.
"Seni şakacı," dedi beni ciddiye almayarak. "Senin için iyi bir görümce olmaya çalışıyorum."
"Eminim olursun."
"Her neyse," deyip omuz silkti. "Rüzgar'ı arayıp iyi olduğunu söyle. Senin için bir hayli telaşlı."
O aşağıya inerken benim gözlerim sol tarafımda duran küçük koridora doğru döndü. Yavaş adımlarla o tarafa doğru ilerledim. Onur üzeri çıplak bir şekilde aynanın karşısında her zamanki siyah tişörtlerinden birini giyiyordu.
"Orada ne yapıyorsun?" dedi gözleri aynada bana kilitlenmişti. Tişörtünü karnından aşağıya iterek gelip kapının kulubunu tutarak yüzüme baktı.
"Cep telefonuna ihtiyacım var."
"Sahi mi? Benim de öyle. Bana yeni bir tane almak ister misin?"
"Dalga geçmeyi kes! Sadece bir kaç dakika. Birini aramam gerek."
"O garip sevgilini arayacaksan hiç zahmet etme kuzen. Birazdan burada olur."
"Nerden biliyorsun?" deyip kaşlarımı çattığımda merdivenden ayak sesleri duyuldu. Başımı geriye doğru iterek koridorun sonundaki merdivenlere baktım. Rüzgar bir hışım yanıma geldi.
"Aslı?" deyip beni kendine doğru çekti. "Seni çok merak ettim. Neden beni hiç aramadın?"
"Çünkü telefonum denizin dibinde."
"Ah, pardon," deyip geriye çekildi ve bana gülümsedi. Daha sonra başımın üstünden Onur'a bakarak, "Selen'i bekletme!" dedi.
Onur suratımıza kapı çarptı. Rüzgar omuz silkerek, "Hadi," dedi. "Seni bir yere götüreceğim."
"Nereye?" dedim panikle.
"Cep telefonum yok dememiş miydin?"
"Şaka yapıyorsun, hayır!" deyip istemsiz bir şekilde peşinden sürüklendim.
Evin önündeki arabaya bindik ve büyük bir telefon mağazasının önünde durduk. Rüzgar aşağıya inip kapımı açtı.
"Rüzgar, hayır!" dedim ciddiyetle. "Bunu yapmanı istemiyorum."
"Neden?" dedi. "Sen benim sevgilimsin."
Gözlerimi yumup bu kelimeyi duymazdan geldim. Bana her sevgilim deyişinde tuhaf hissediyordum. Hatta nedense onunla birlikteyken Onur'a ihanet ettiğimi hissediyordum. Oysa oda Selen ile birlikteydi. Hem de çok uzun bir zamandır.
"Hadi Aslı," dedi. "Sana başka türlü nasıl ulaşabilirim ki?"
"Rüzgar lütfen," dedim. "Israr etme."
"O telefon alınacak Aslı Hanım. Asıl siz ısrar etmeyin. Ben aradığımda sevgilime ulaşmak istiyorum."
"Pekala, anlaşılan sana hayır demek pek mümkün değil. Ama bak borç olarak alıyorum. Telefonun parasını sana amcamın bana verdiği harçlıklarla taksit taksit ödeyeceğim kabul mü?"