~11~

519 43 2
                                    

Gözdenin ağzından

Öpüşünü reddetmedim ama istediğimde pek söylenemezdi. Ama güzeldi işte. Onunla olmak bana huzur veriyordu, hissediyordum.

O koltuğa yatar biçimde oturmuş, bende onun kucağına uzanmış, başımı çıplak göğsüne yaslamıştım. Televizyon izlemek hiç bu kadar güzel olmamıştı. Kanallarda sırasıyla geziyor ama istediği şeyi bulamıyor gibiydi.

Sonrasında kafamı biraz kaldırıp yüzüne baktığımda bana bakarak sırıttığını gördüm. Televizyonda gittikçe yükselen podyum müzikleri ve alkışlarla yavaş yavaş televizyona döndüm.

Victoria Secret defilesi

"Burak!" Hemen üstünde dizlerimin üstüne kalkıp gözlerini kapatmıştım. Kumandayı ele geçirip televizyonu kapattığımda Burak'ın kendini çok sıktığını görmüştüm. En sonunda, "Siktir..." diye mırıldandığını duydum. "Ne oldu ya?" Gözlerini açtığımda biraz aşağıya baktı. "Tam üstünde dizin var."

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Hemen ayağa kalktığımda herşey için çok geçti. Burak gerçekten acı çekiyor gibiydi. Koşarak banyoya gitmişti. İçimde garip bi duygu vardı. Utanç mı yoksa hoşnutluk mu bilemiyordum. Bir insan bu olaydan nasıl hoşnut olabilirdi ki?

Gelmesi biraz uzun sürmüştü ama herşey yolunda gibiydi. "Bundan sonra oturduğumuz ve kalktığımız yere dikkat ediyoruz prensesim tamam mı?" Sesi anlayışlıydı ama biraz da çekiciliği vardı gibi. "T...tamam."
"Aferin prensesime." Yanıma gelip şakağımdan öpmüştü ve oturup beni yanına çekmişti.

Sakindik ve uzun zaman sonra beraber mutluyduk. İnşallah bu böyle devam ederdi.

Berkin ağzından

Yine rutin olarak yaptığım iş olan Dilara'yla sohbet işime başlamak için odaya girmiştim. Baş ucuna oturdum ve elini tuttum. Ardından konuşmaya başladım.

Tam bu sırada Dilara'da küçük bir hareketlilik oldu. Gözleri aralanıyor gibiydi. "Dilara'm." Gittikçe açılan gözleri yavaşça bana dönmüştü. Ben onu alnından öpüp hemen hemşireye haber vermek için çıkmıştım.

Uyanmıştı. Güzel gözleri açılmıştı. Mutluluktan adeta uçuyordum. Camdan onu izliyordum ve salak salak sırıtıyordum. O da yorgun gözlerini bana çevirmişti. Dudaklarında küçük bir gülümseme vardı. Allah'ım dünyanın en güzel görüntüsü bu kızda olabilirdi.

5 gün sonra

Dilaranın ağzından

"Ay Berk yeter çatladım!" Hastaneden çıkalı 3 gün olmuştu ama ben hala hasta ruhundan çıkamamıştım. Berk sürekli elinde çorbalarla, ilaçlarla, yemeklerle geliyordu. Kilom sayesinde durmadan artıyordu. "Beerk! Mezuniyete bir hafta kaldı kilo alıyorum giremeyeceğim elbiseye yaa."
"Olsun bebeğim sen sağlıklı ol da gerisi önemli değil."

Bu çocuk cidden beni seviyordu hala ve sanırım ben de onu. Her ne kadar Burak'a tabiri caizse yavşasam da şuan onların üstünü çizmiş ve kendimi Berk'e teslim etmiştim. "Ama bak bunu da yersem üstüne ku sa rıım!"
"Tamam tamam bir saat sonra yersin."
"Berk ama yaa." Cidden bıkmıştım ve sesim isyan eder gibi çıkmıştı. Berk dudağıma bir öpücük kondurup mutfağa tabağı bırakmaya gitmişti.

Nasıl yapıyordu bilmiyordum ama beni eskisinden daha çok etkiliyordu. Geri geldiğinde L koltuğun baş ucuma gelen uzantısına oturdu ve ayağını sehpaya uzattı. Bir eliyle saçlarımı karıştırırken diğer eliyle kanalları değiştiriyordu. "Berk saçlarım karıştı yaa."
"Olsuun ben seni böyle de severiim." Gerçekten seviyordum ben bu çocuğu.

Mezuniyetimize resmen bir hafta kalmıştı. Elbisem aylar öncesinden hazırdı fakat ameliyat işi ve Berk'in beni kıtlıktan çıkmış gibi beslemesi sonucu hala içine girebileceğimden emin değildim. En kısa zamanda provaya gitmem gerekebilirdi.

Burakın ağzından

Yaklaşan mezuniyet sebebiyle klasik elbise alışverişi turumuza başlamış bulunuyorduk. Gözde nerde en kısası, en dekoltelisi varsa onları beğeniyordu. "Güzelim o da olmaz. Hayır o da olmaz. Kısa o saçmalama insanları mı dövdüreceksin bana. Haayıır." Bir türlü düzgün birley seçemiyordu.

Sabrım tükenmek üzereydi. En son elbisedeydik ve ben kabinler karşısındaki koltuğa yayılmış bıkkın bir şekilde onu bekliyordum. "Burak geliyorum hazır mısıın?"
"Hee hazırım hadi gel." Acaba yine hangi kısalıkta coşturuyordu.

Gözlerimi boş kabin koridoruna çevirdim ve beklemeye başladım. Köşeden dönerek gelen bir melek karşısında adeta dona kalmıştım. Giydiği uzun siyah üst kısmı parlak taşlarla süslü bir elbise giymişti. Normal sıradan bir elbise onu kısa boyuyla bile o kadar güzel göstermişti ki inanamıyordum.

"Ço...çok güzelsin." Gözlerimi ondan alamıyordum. "Teşekkür ederim de kendine geel." Ellerini gözlerimin önünde sallayarak beni kendime getirmişti. "Bunu alalım izin veriyorum olur bu."
"Saol yaa. Neyse ben de çok beğendim alalım." O elbiseyi alıp ardından hafif platformlu bir ayakkabı almıştık. Niyeti boyunu biraz daha uzun göstermekti. Ah benim küçük prensesim.

Alışverişimiz bittiğinde onu evine bırakıp kendi evime geçtim. Kalbim artık 'dıp dıp..' yeride 'Gözde Gözde..' diye atıyormuş gibi hissediyordum. Çok mutluydum. Fazla mutlu.

11. Bölüm sonu

O Benim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin