~14~

104 13 1
                                    

Gözdenin ağzından

Burak'ın annesiyle birlikte alışverişe çıkmıştık. Çok tatlı bir kadındı ancak zor beğenen biriydi. Onu bir elbiseye ikna etmek için kırk takla atmam gerekti. Neyseki alışverişimiz bittiğinde Burak'ım bizi aldı ve beraber kahve içtik. İnsan sevdiğini beş saatte özler miydi ya, özlüyormuş demek ki. Günün asıl bombasıda hafta sonu beni istemeye geleceklerini öğrendiğim zamandı. Ağzım beş karış açık kalmıştı. Şoktaydım. EVLENİYORDUM BE! Annemin sen kesin kaldın başıma dediği biricik kızı, Gözde'si evleniyordu.

Yatağıma uzandığımda aklıma nedense Burak'ın beni ilk öpüşü gelmişti. Yumuşacık dudakları vardı ve onları öpmek mükemmel ötesi bir histi. Üstelik o mükemmel ötesi adam ve dudakları en geç iki ay sonra tamamen benim olacaktı. Kapıldığım hayal dünyam yüzünden bütün uykum kaçmıştı. Burak'ımı özlemiştim ya ben. Komidinin üzerinde duran telefonumu aldım ve Burak'ı aradım. "Efendim güzelim."
"Şey.. ben çok heyecan yaptım uyuyamadım rahatsız etmiyorum değil mi?" Kısacıkta olsa güldüğünü duydum. Ah benim gülüşü cennet adamım.
"Ne rahatsızlığı güzelim günün her saati arayabilirsin beni."
"Bana güzelim deme bak kalbim duracak." Bir daha gülmüştü.
"Güzeliimm."
"Burak yaa." Ben de gülmüştüm. Ah benim güzel kalpli adamım. Ne çok övmüştüm onu bu gece  ama olsundu hak ediyordu.

Sohbetimiz bayağı bir koyulaşmışken birden Burağın kapısı kırılırcasına çalmaya başlamıştı. "Güzelim ben kapatıy-" telefon kapanmıştı.

Ne oluyordu!

Kimdi bu saatte kapıyı öyle çalan!

Saatin kaç olduğunu umursamadan hemen kalktım ve kendimi pijamalarımla sokağa attım. Elimde olmadan ağlıyordum göz yaşlarım yüzünden önümü göremiyordum bu sebeple önümdeki çıkıntıyı farketmemiş düşmüştüm. Pijamamın dizleri açılmıştı ve dizim kanıyordu. Umursamadım. Koştum. Daha çok koştum ve sonunda Burağın oturduğu apartmana ulaştım. Merdivenler nefes nefese kalarak çıktım.

Kapı ardına kadar açıktı. İçeriye girdiğimde ev bomboştu. Her odaya, evin her santimine bakmıştım ama yoktu. Hemen telefonumu çıkarıp Burak'ı aradım ama ses içerideki odadan geliyordu. Telefonu evdeydi, yanında değildi. Ne yapacağımı bilemez halde koltuğa çöktüm. Beynim error vermişti sanki. Hiçbir şey düşünemiyordum. Ama bir an önce bir şeyler yapmalıydım. Hemen ilk aklıma gelen şeyi yapıp Berk'i çağırdım. Geldiğinde durumu anlatacak, ondan yardım isteyecektim.

Berkin ağzından

Gözde'den gelen mesajla hemen yerimden fırladım ve Burak'ın evine doğru yola çıktım. Kim yapmış olabilirdi bunu hem en önemlisi Burak neredeydi. Hemen Gözde'nin yanına ulaştım ve olayı bana anlatmasını istedim. Onu evine bırakmak için zorda olsa ikna ettim ve onu evine bırakıp karakola gittim. Burak'a dair tüm bilgileri verdikten sonra arabama atlayıp sokak sokak bir iz bulmaya çalıştım.

Ararken sabah olmuştu. Gözlerim kapanmak için delirirken ben hala Burak'tan bir iz arıyordum ama bulamıyordum. Kaçırıldığından yüzde yüz emindim ama o piç heriflerin onu nereye götürdüğü hakkında küçük bir fikrim bile yoktu. Umarım hayattasındır kardeşim diye geçirdim içimden sonra kendime kızdım. Burak sizi ve sevdiğini bırakır mı diye. Kafam allak bullak olmuştu. Yolları bile şaşırır hale gelmiştim. En iyisi kenara çekip bir iki saat uyumaktı. Arabamı işlek olmayan bir yere parkedip koltuğumu hafif arkaya yatırdım ve huzursuz bir uykuya teslim oldum.

Burağın ağzından

Neredeydim ben böyle? Her yerim ölesiye ağrıyordu ağzımda kan tadı vardı ve sürekli sarsılıyordum. Gözlerimi zorda olsa araladım ve küçük bir kamyonetin arkasında ellerim ve ayaklarım bağlı halde uzandığımı fark ettim. Bir yere gidiyorduk ama nereye bilmiyordum. Beni kaçıran adamların yüzünü görmemiştim ama bana çok derin bir nefret besledikleri halimden belliydi. Birinin Gözde'mi nasıl alırsın elimden dediğini duymuştum beni hırpalarken. Elim kolum bağlı olduğu için laflarımla karşılık verebilmiştim ancak ve sonrasında bayılmıştım. Canım yanıyordu ve kemiklerim sızlıyordu. Şuan ölsem keşke diye geçirdim aklımdan. Fakat salise bile geçmeden kızdım kendime ailemi ve Gözde'mi bırakamazdım. Onlar için ne olursa olsun hayata tutunacaktım.

Kamyonet durduğunda kapaklar açıldı ve iki tane maskeli adam yanıma geldi biri üstümü çıkarırken diğeri gözlerimi bağlıyordu. "Canım ben erkeklerden hoşlanmıyorum yalnız." Söylediklerime sinirlendiği çok belli olmuştu çünkü bel boşluğuma sert bir tekme atmıştı. Acıyla bağırdım ve susmam gerektiğini anladım. Hiçbir yeri göremiyordum ama deniz sesi duyuyordum.

Gitgide sese doğru yaklaşıyorduk. Ancak etrafta hiç araba sesi yoktu demek ki göz önünde olmayan bir yerdeydik. Kim olduğunu anlayamadığım biri konuşmaya başladı. "Evet Burak efendi Gözde'mi senden ayırmamın tek yolunun seni öldürmek olduğunu anladım. Birazdan seni son yolculuğuna uğurlayacağız son duanı etsen iyi olacak." Bir şey demedim. Demedim çünkü üzerimi çıkarırken kollarımı bağlamayı unutmuşlardı bacaklarım bağlıydı ama sorun değildi. Yani umarım.

Adam parmağını şıklatmasıyla diğer adamların beni itmesi bir oldu. Sandığımdan daha derin bir yerdeydim. Hemen gözümdeki bandanayı çıkardım bacaklarımı çözmem gerekiyordu çünkü fazla derindeydim ve toparlayamıyordum. Ayrıca nefesimde bitiyordu refleks olarak nefes alarak içime su çekmeye başlamıştım. Lanet olası ipler çözülmüyordu ve ben battıkça batıyordum. Gözlerim kararmaya, ellerim uyuşmaya başlamıştı. Pes etmemeliydim. Bacaklarım bağlı çıkmaya çalışıyordum. Olmuyordu! Bilincim yavaş yavaş beni terkediyordu. Ellerimi hissetmiyordum, daha doğrusu hiçbir yerimi hissetmiyordum ve artık gözlerimi tutamıyordum.

Gözdenin ağzından

Kalbime çok acı veren bir sancı saplanmıştı. Neredeyse öğle oluyordu ve hala Burak'tan haber yoktu. Üstelik Berk'te onu bulamamıştı. Tek çaremiz polisti ama onlardan da haber gelmiyordu. Ağlamaktan gözlerim kocaman şişmişti ve gözlerim acıyordu. Ama hiçbir yerim kalbim kadar acımıyordu.

Berk birden koşarak salona daldı. "Polis aradı denizdeki kayalıkların orada birini bulmuşlar Burak'ın eşgaline uyuyormuş." O da ağlıyordu ben de hemen kalktım. "Gidelim o zaman ne duruyoruz!"
"Sen gelmesen."
"Saçmalama Berk! Yürü!" Ne derse desin umrumda değildi gidecektim ve onun olmadığını görüp az da olsa rahatlayacaktım çünkü o yaşıyordu biliyordum.

Yol hiçbir zaman olmadığı kadar uzun geliyordu. Bitmek bilmiyordu sanki benim inadıma. Trafik olmayan yerlerden gitmeye çalışsak da inadına önümüze birkaç araba çıkıyordu. Sonunda polisin bize verdiği konuma geldiğimizde arabadan fırlarcasına indim. Dalgıçlar kayalıklara gitmiş bir bedeni denizden çıkarıyorlardı. Adamlar yüzünden o mu değil mi tam göremiyordum.

Sanki bedeni kıyıya getirmek asırlar sürmüştü. Ona hemen öldü hükmü verip ceset torbasına koymuşlardı. Berk arkamdan gelmişti. "İstersen ben bakayım."
"Hayır Berk ben bakacağım." Polisin başıyla verdiği komutla görevli torbanın fermuarını açtı.

Oydu!

Benim Burak'ım, güzel kalpli adamım, gülüşü cennetim olan adamımdı!

Bacaklarım sanki beni taşımıyordu artık. Arkamızdan Burak'ın ailesiyle gelen annem bana sarılmıştı. "Anne rüya görüyorsun de yalvarırım o değil sen yanlış gördün de!"
"Keşke diyebilsem bitanem keşke." Annemden ayrılıp babama baktım. "Sen de babam bu Burak değil ikiniz de yanlış gördünüz de lütfen!" Tekrar Burak'a baktım. Oydu işte başkası değildi! Fermuarı tamamen açıp Burağa sarıldım ve başımı göğsüne koydum. Koymamla gözlerimin sonuna kadar açılması bir oldu. "Kalbi atıyor!"
Berk söylediğime inanmamış olacak ki beni kucağına alıp Burak'tan uzaklaştırdı. "Yemin ederim atıyor yemin ederim! Ambulans çağırın yaşıyor o ölmedi!" Polis memuru hemen ambulans çağırdı fakat benim üzüntüden saçmaladığımı düşündükleri için çağırmışlardı. Ne dediysem ikna edememiştim.

Ambulans geldiğinde hemen kalktım ve hemşireye kontrol etmesi için yalvardım. Sonunda beni dinleyen bir insan çıkmıştı ve kontrol etmişti. "Evet hastanın kalbi çok az da olsa atıyor hipotermi geçiriyor olabilir hemen hastaneye götürmeliyiz!" Bir anda herkes hareketlendi ama ben hareket edemiyordum. Sanki yerime çakılmıştım. Burak sağ salim ambulansa bindiğinde yüzümde huzurlu bir gülümseme olmuştu ancak bacaklarım artık beni taşıyamıyordu. Kendimi yer yerine babamın kollarında bulduğumda bilincim beni terketmişti.

14. Bölüm sonu

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

O Benim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin