Nefer projesinin yankıları sürerken zırhı giyen bir askerin başardıkları dünyanın ilgisini iyice üzerine çekmişti. Mete ise içişleri bakanlığının talebi üzerine iç güvenlik operasyonlarına da katılmaya başlamış; Bir banka soygunda rehinelerin kılına zarar gelmeden 4 silahlı soyguncuyu etkisiz hale getirmiş, dünya tarihinde tek seferde en yüksek miktarda uyuşturucunun ele geçirilip, on iki çetecinin ölü olarak ele geçirildiği bir narkotik operasyonuna katılmıştı. Terörle mücadele operasyonları da hız kesmeden devam ediyordu. Bu arada başarıları üzerine Mete'nin rütbesi binbaşılığa yükseltilmişti. Ayrıca askerler arasında "Bozkurt" diye anılmaya başlamıştı. Tabi bunda zırhın göğüs bölümündeki kurt başı figürünün de etkisi vardı.
Zırhın teknolojisine sahip olmak isteyen ülkelerin istihbarat teşkilatları ve bazı savunma sanayi şirketleri de projenin teknik sırlarının peşine düşmüştü. Bunun için de İsark genel müdürünün peşine düştüler. Dünyanın önde gelen bir özel güvenlik ve savunma sanayi şirketi olan Dragon Security'nin casusları genel müdürü takip altına aldılar. Sadece onu değil ailesini de takip ediyorlardı. Daha önce İsark personeline sızıp Nefer projesinin detaylarını ele geçirmeye çalışmışlardı fakat proje hakkındaki hayati bilgilere yalnızca üst düzey yönetici erişimi bulunmaktaydı. Sonuç olarak kuruma sızan casus, dosyaların bulunduğu veri tabanına girmeye çalışırken yakayı ele vermiş ve tutuklanmış fakat kimin için çalıştığını asla itiraf etmemişti. İlk denemede başarısız olan şirket casusları bu defa işlerini sağlama alıp genel müdürün ailesini kaçırıp rehin alarak onu proje bilgilerini satmaya mecbur bırakmaya karar vermişlerdi. Bir gün okuldan eve dönerken kızını, bir alışveriş merkezinin otoparkında ise karısını kaçırıp ona bir video kaydı ile taleplerini ve tekliflerini ifade etmişlerdi. Bununla da kalmayıp ona ailesiyle birlikte yurtdışında lüks bir hayat vaat etmişlerdi. Genel müdüre eğer durumu başkalarına haber verirse karısı ve kızını bir daha asla göremeyeceğini söylemişlerdi.
Genel müdür yetimhanede büyümüştü. Bu nedenle ailesi yalnızca karısı ve kızıydı fakat şimdi onlar için, onu yetiştiren ve bugün olduğu makama getiren devletine ihanet etmek zorundaydı. Aksi halde karısı ve kızının cesedini kim bilir nerede ve ne halde bulacaklardı. Genel müdür şirket casuslarının tahmin ettiği gibi zaafiyet gösterip tekliflerini kabul etti. Bu ortaya çıktığı zaman vatana ihanetle yargılanıp ömür boyu hapis cezası alacağını biliyordu bu sebeple ailesiyle birlikte yurtdışında şirketin vâdettiği yeni ve lüks bir hayata başlayacaktı. Gizli bilgilerin dışarı sızdırıldığı ortaya çıktıktan sonra vatan haini damgası yiyecekti ve bir daha asla ülkesine dönemeyecekti, biliyordu fakat ne olursa olsun ailesi yanında ve hayatta olacaktı.
Proje ile ilgili bilgileri bir belleğe aktarıp içine proje çizimlerini koyduğu evrak çantasını da yanına aldı. Kendisine e-posta ile bildirilmiş olan buluşma yerine gitmek için hazırlandı. İsark tesisindeki odasından çıktıktan sonra koridorda Mehmet Sancaktar ile karşılaştı heyecanı ve endişesi yüzünden okunuyordu. Zaten birkaç günden beridir hal ve tavırları tuhaftı. Bunun farkında olan Mehmet Sancaktar da onun bu haliyle ilgili şüphelenmeye başlamıştı. Normalde öğle vakti asla ofisinde olmayan genel müdür ne için buradaydı ve bu endişeli yüz ifadesinin sebebi ne idi ?
Mehmet Sancaktar, zeki olduğu kadar paranoyak denilebilecek derecede şüpheci biriydi. Kuruma sızıp, fikir babası olduğu projenin bilgilerini ele geçirmeye çalışan casus olayı daha taptaze hatırındaydı. Genel müdüre selam verip halini hatırını sordu. Genel müdür çok kısa cevaplar verip geçiştiriyordu. Genel müdür acelesi olduğunu söylediğinde ona nereye gideceğini sordu fakat müdür kaçamak cevap vermişti bu ise şüphelerini daha da arttırmıştı. Bu nedenle onu takip etmeye karar verdi.
Genel müdürü, İstanbul'daki Kız kulesi karşısındaki bir banka kadar takip etti. Bu esnada yanına güneş gözlüklü, takım elbiseli, uzun bir adam geldi ve oturup konuşmaya başladı. Bir süre sonra beraber kalktılar ve genel müdürün arabasına binip hareket ettiler. Mehmet Sancaktar peşlerindeydi ve çoktan istihbarat teşkilatında çalışan arkadaşı Ersoy'u arayıp durumdan haberdar etmişti bile. Müdür ve diğer adam yakınlardaki bir otelin önüne aracı park edip lobiye geçtiler. Durumu haber alan Ersoy ve diğer istihbarat görevlileri de oraya ulaşmıştı fakat içerde kargaşa çıkmaması için dışarı çıkmalarını bekliyorlardı. Şirketin gönderdiği adam, karısı ve kızının durumunu soran genel müdüre ikisininde gayet iyi durumda olduğunu ve onlara neredeyse kavuşmak üzere olduğunu söyledi. Ardından talimatları anlattı; Evrakları ve belleği birazdan otelin önüne gelecek olan arabadakilere teslim edip evine dönmesini, oraya vardığında ailesini evde bulacağını söyledi. Ardından otelin otopark çıkışını kullanarak dışarı çıktı. Az sonra genel müdür de söyleneni yapmak için dışarı çıktı fakat çıkar çıkmaz istihbarat görevlileri tarafından kıskıvrak yakalanıverdi.
O götürüldüğü esnada orada olan ve olan biteni kaygıyla seyreden Mehmet Sancaktar genel müdüre:"Müdür bey, birlikte onca saat mesaimizin hatırına cevap ver. Neden yaptın ?" Diye sordu. Müdür:"Ailem için Mehmet; ailemi kaçırıp tehdit ettiler beni, mecbur kaldım, karım ve kızımı kurtarın, ne olur" dedi. Bunu duyan Ersoy, müdüre hitaben:"Böyle bir şey yapmadan önce bize haber vermeliydin. Merak etme onları bulmak için elimizden geleni yapacağız" diyip onu kelepçeledi. Az sonra şirketin gönderdiği adam da yakalanmıştı. Adam sıradan biriydi. Sorgusunda kendisine bir e-posta geldiğini söyledi. Buna göre; kendisine bir görev verileceği, görevi kabul edip istenileni yapması halinde 50 bin lira verileceği, bundan kimseye bahsederse kimlik bilgileri terör soruşturmasına karıştırılacaktı. Zaten maddi sıkıntılar çeken adam görevi kabul etmiş ve ertesi gün kendisine talimatların anlatıldığı bir e-posta ve kargoyla gelen bir takım elbise gönderilmişti.
Genel müdür sorgusunda; ihanet etmeye mecbur kaldığını, karısı ve kızının onu tehdit edenlerin elinde olduğunu ve bu sebeple proje sırlarını vermeye mecbur kaldığını anlattı. Fakat ihanetin sebebi ihaneti meşru kılmıyordu. Bu yüzden tutuklanıp mahkemeye sevk edildi. Polis ve istihbarat, derhal genel müdürün ailesini aramaya koyuldu. Birkaç gün sonra polis tarafından, karısı ve kızının cesedi bir çöp konteynırının içinde bulundu. Genel müdür ise vatana ihanetten müebbet hapis cezası aldı. Kısa bir süre sonra ise bu büyük utanç ve acıya dayanamayıp intihar etti. Genel müdür, hem makamını hem ailesini hem de hayatını kaybetmişti. İşte ihanetin bedeli buydu. Daha sonra İleri Savunma Araştırmaları Kurumu'nun başına Mehmet Sancaktar getirildi.
#Maceranın devamını istiyorsanız yıldız vermeyi unutmayınız. Sonraki bölümlerin daha iyi olması için yorumlarınızı bekliyoruz#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefer
Ficção Científicaİnsan bedeni sınırlıdır fakat insanoğlu, hayal gücüyle bedenin sınırlarını aştı... Nefer projesi, insan ve makineyi birleştiriyor... Yüksek teknolojili savaş zırhı kuşanmış askerlerin, amansız düşmanlara karşı çetin mücadelesi...