En gizlisi kalbimin seni hapsettiğim yeri
Saklan oradaKaan Boşnak - Sen Olmazsan
ꕥ
13 Nisan 2015
Hafif zıplayarak attığım adımlarla boş olan yola çıktım. Rastgele sağa dönüp etrafı incelerken birinin beni geri çekmesiyle önümden beyaz bir arabanın geçmesi bir oldu. Gözlerimi kocaman açmış, öylece kalırken hızlıca kulaklığımı çekerek çıkarttım.
"Buğlem n'apıyorsun?!" diye bağıran o tanıdık sesi duydum.
Kafamı sağa çevirmemle Egemen'i gördüğümde nefes alışımı normale sokmaya çalıştım. Şok olmuştum. O ne ara buraya gelmişti?
"Sen ne ara kafeden çıkıp buraya geldin ya?" dedim düşüncelerimi serbest bırakırken. Aynı zamanda sakinleşmeye çabalıyordum.
Derin bir nefes alıp verdi. "Şu an bunun ne önemi var?" Etrafa bakıp beni herhangi bir iş yerinin duvar tarafına sürükledi. "Güzelim ne diye rastgele yola atlıyorsun? Ya ben görmeseydim ne olacaktı?"
Gözlerindeki endişeyi gördüğümde gözlerimi ondan kaçırdım. Yolu ve geçen araçları izleyerek "Ben baktığımda araç yoktu. O aracın sesini de duymadım." diye mırıldandım.
"Tabii ki duymazsın. Sürekli son ses şarkı dinliyorsun. Adam kornaya basmaktan bir hâl oldu."
Gözlerimi kocaman açarak ona baktım. "Oha, cidden mi?"
Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı. Dudaklarımı büzüp omzuna doğru başımı koydum. "Özür dilerim..."
"Ödüm koptu. Ya sana bir şey olsaydı? Çok korktum Buğlem. Anlıyor musun beni?"
"Anlıyorum... Özür dilerim ya. Bir daha böyle bir şey yapmayacağım. Gerçekten bak..."
Belime yerleşen ellerini hissettiğimde gülümsedim ve boynuna sımsıkı bir şekilde sarıldım. Boynundan gelen buram buram kokusu kokuma karıştığında ondan ayrıldım. Bana gülümsüyordu. Ben de ona gülümsedim ve saçlarını karıştırarak dağıttım.
Kaşlarını çattı. Söylenerek, "Ya ne güzel yapmıştım saçlarımı. Ne diye dağıttın şimdi?" dedi ve ofladı.
Omuz silktim ve güldüm. "Böyle dağınık daha güzeller."
Sırıtıp "Hmm, demek öyle." dediğinde başımı salladım. Dudaklarımızı kısa süreli birleştirdik. Ardından bana uzattığı elini tuttum. Yavaş adımlarla yürümeye başladığımızda şehir çoktan kararmıştı. Araba gürültüleri, insanların sesleri, dolaşan kedi ve köpeklerin sesleri birbirine karışırken ikimizden de ses çıkmıyordu.
Birden yaya geçidine atladığında elimi daha sıkı tuttuğu için ben de peşinden sürüklendim desem yeridir. Çocuk parkına yürümeye başladığında güldüm. "Oyun mu oynayacağız?"
Bana dönüp gülümsedi. "Evet."
Kahkaha atmaktan kendimi alamadım. "Ya Egemen! Ciddi misin?"
O da kahkaha attığında beni sarı renkli bir salıncağa oturttu. Arkama geçip sallamaya başladı. Salıncağa büyüktüm ve ayaklarım sallandığımda yere sürtünüyordu. "Ya ben buna çok büyüğüm!"
"Ruhun çocuk ama. Bedenlerimizi boş ver, çocuk ruhlarımızla şu anın tadını çıkarmaya başla!"
Arkama dönmeye çalışmış, ama onunla göz göze gelememiştim. O hafiften hızlanırken, "Peki o zaman. Daha hızlı!" diye bağırdım. Sallama hızı artarken gülerek etrafa bakındım. Parkta bizim dışımızda kimse yoktu ama çevrede dolaşan insanların bize bakan gözlerini hissetmiştim. Hızımı ben yönetmeye başladığımda Egemen yanımdaki salıncağa oturdu fakat salıncağa büyük geliyordu. Bu sebepten üstüne oturdu. Yavaş başlayarak kendi hızını arttırmaya başladı. Hızı bana yetişirken kahkaha attım. O da bana bakarak güldü. Saçlarımız bizden bağımsızdı. Kahkahalarımız bizden bağımsızdı. O hâlde o kadar komik görünüyorduk ki, hem halimize, hem de o anın mutluluğuyla kahkaha atıyorduk.
Salıncaktan inip de kaydıraklara geçtiğimizde hızlıca merdivenlerden çıkıp kaydırakların döngülü olanından kaydım. Tekrar çıktığımda bu sefer düz olanına gittim. Aşağıdaki Egemen kaydırağa tırmanıp yanıma geldi. Mavi gözlerini gözlerime odakladı. Ardından bir anda dudaklarımı öptü ve kaydıraktan aşağı kaydı.
Onun sırtını izleyerek peşinden hemen ben kaydığımda bu sefer yukarı çıkmak yerine Egemen'in kaymasını bekledim. O az önce benim kaydığım düz kaydırağa geldiğinde elimden geldiğince hızlı bir şekilde kaydırağa tırmandım ve onun bana yaptığı gibi dudaklarını öptüm. Atlayamayacağımı bildiğim için hızlıca arkamı dönüp kaydım. Gülüşünün sesini duymuştum.
Boynuma sarılan iki eli hissettiğimde hızlıca arkamı döndüm. O ellerini belime yerleştirdiğinde başımı boynuna gömdüm. Başını omzuma yerleştirdiğinde "Seni seviyorum." diye mırıldandı. Gülümsedim ve "Ben de." diye mırıldandım. "Ben de seni seviyorum."
Sonra ellerimizi birleştirdik. Ayırmadan, dakikalarca, belki de saatlerce yürüdük. Konuştuk, bağırarak şarkılar söyledik, bazen sustuk. Fakat ellerimiz bir dakika bile ayrılmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Dans
Teen FictionElimizde bir güç olsaydı ve bu güç bize geçmiși değiștirme fırsatını sunsaydı, neleri değiștirirdik? Bir ipe bağlı olan umudun kendi ellerinle kestiğin ipine tekrar sağlam bir düğüm atabilmek için? Yürümeye mecbur kaldığın o yolda adımlarını geriye...