Yüzleşme

393 21 2
                                    

Akşam yemekten sonra duşa girdim, saçlarımı hafif  dalgalar yaparak kuruttum, doğal bir makyaj yaptım. Üzerime yakası kayık, tek omzu açıkta bırakan siyah bir kaşmir kazak, altına bir tayt ve binici çizmesi giydim.

Erkeksi görünmek istemiyordum ama üzerime özen göstermiş gibi de görünmek istemiyordum. Dudaklarıma sürdüğüm bordo tinti belirginleştirdim.

Saçlarımı beremin içerisine yerleştirdim, maskemi taktım, havanın karanlık olmasına aldırmadan yüzümün yarısını kaplayan güneş gözlüklerimi yanıma aldım.

Gösterişsiz, hatta sevimsiz olan mantomu giydim. Aynadan baktığımda ben bile kendimi tanıyamıyordum.

Telefonuma baktığımda Jimin'den gelen konumu gördüm. Çok uzak değil...

Dışardan bakıldığında inanılmaz salaş duran bir restorandı konumdaki yer. Kapısı kapalıydı, açmaya çalıştığımda yaşlı bir kadın kapıya doğru gelerek, "Bugün kapalıyız." dedi.

"Ama arkadaşım buranın konumunu atmış" diye kapıyı tıklatarak tekrar bir şansımı denediğimde, "Ahh beklediğimiz kişi sizsiniz, buyrun" diyerek kapıyı açtı. Beni arka taraftaki masaya doğru aldı.

Onu orada,  masada gördüm, gergin bir şekilde bana bakıyordu. Yaklaştığımda ayağa kalkarak beni selamladı:

-Merhaba Jeongyeon.

+Selam.

Yaşlı kadın yanımızdaki ısıtıcıyı çalıştırdı.

-Yemek yersin değil mi?

+Ben yedim, teşekkür ederim.

-Soju?

+Bilmem, sana eşlik ederim.

İkimizde tedirgin bir şekilde karşılıklı duruyorduk. O bir eliyle diğer kolunu ovuşturuyordu.  Ben de ellerimle dizlerimi ovup dışarıya bakıyordum. Konuşmaya başlamadan eve dönsem şaşırmayacaktım, o derece tuhaf bir durumdaydık. Hafif öksürerek söze başladı:

-Umarım yurttan dışarı çıkman zor olmamıştır. Çok katılar size karşı değil mi? Nasıl izin aldın?

Yine mi aynı mevzu...

+Kimseye demedim tek bir kişi hariç, malum öldürülürsem en son kiminle buluştuğumu bile biri olsun.  "Benden neden nefret ettiğini anlatacak" diye buluşmamızın ana konusunu da bahsettim.

-Tüh, oysa iz bırakmadan seni yok edecektim.

İkimizde gergin bir şekilde gülüyorduk.

+Konuşabilmek için sojuyu bekliyorsun sanırım. Söyle de bitsin. "Jeongyeon seni her gördüğümde suratına bir tekme atmak istiyorum", bak böyle, zor değil.

-Hahah hayır ya, o kadar mı kötü görünüyor. Ben senden nefret etmiyorum Jeongyeon. Bunu sen de biliyorsun.

+Aslında biliyorum, daha doğrusu, düşününce nefret etmen için bir sebep bulamıyorum.

-Ama öfkem var. Yani şu an değil, sana karşı da değil... Bir türlü normal bir arkadaşlık kuramayışımıza öfkeleniyorum...

+Yine arkadaşlık... Arkadaşın değilim, olmayacağım. Belki ilerde, yıllar sonra...

-Ama neden?? Asıl sen benden nefret ediyorsun.

Sojular gelmişti. Alkole dayanıklıydım, onun ne kadar dayanıklı olduğunu bilmiyordum ama...

-Evet Jeongyeon, söylemeyecek misin?

+Bak senin için normal olan şeyler benim için normal değil...

Love Line (Jeongyeon Jimin ) Jeongmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin