Geçitten çıktığımda karşımda kocaman mermerden yapılmış, mimari açıdan çok güzel bir bina gördüm. Doğruyu söylemek gerekirse geçidi kullanmak oldukça farklı hissettirmişti.
"Şimdi bana bunun da sihir veya büyü olmadığını söylemeyin." dedim.
"Seni hayal kırıklığına uğratmak istemezdim ama hayır, bu büyü ya da sihir değildi." dedi Mike.
"Büyü yapmak kurallarımıza aykırıdır. Sanılanın aksine büyünün her çeşidi kötüdür. Kara büyü, iyi büyü diye şeyler yok." diye ekledi Jacob.
"Buraya Ivy'ye Crouteların temel ilkelerini öğretmeye gelmedik çocuklar, hadi artık içeri girelim." dedi Lexi.
Jacob, Mike, Lexi ve ben kapıya doğru yürümeye başladık ve içeriye girdik. Kapıdan girdiğimde çok güzel bir balo salonuyla karşılaştım, etrafta garsonlar dolaşıyor içeridekilere yiyecek ve içecekler dağıtıyorlardı.
Ben etrafı incelerken Lexi yanıma geldi ve "Hadi gel, insanların seni tanıma zamanı geldi." dedi. "Ee, tamam." dedim ve Lexi'nin beni elimden tutup insanların arasından sürüklemesine izin verdim.
Bir süre sonra Lexi durdu ve "Şuradaki kadını görüyor musun? İşte o Miriam Graham, Meclis'in başkanı." dedi. Lexi'nin baktığı yöne doğru baktım ve 30-40 yaşlarında, ela gözlü ve koyu kahverengi saçlı bir kadın gördüm. Gülümseyerek insanlarla konuşuyordu ve sonra beni gördü.
Gülümsemesi yüzünden silindi ve biraz önceki tatlı kadın yerine oldukça ciddi belki biraz korkmuş bir kadın geldi. O bana böyle bakmaya başlayınca diğer herkes de kadının baktığı yöne yani doğrudan bana bakmaya başladı, herkes konuşmayı kesmişti ve ortam gerildi.
"The Shadows klanından Alexis Freed, yanındaki yabancı da kim?" diye sordu Miriam.
"Onun adı Ivory Wolff, bu sabah bir Croution'a dönüştü." diye yanıtladı Lexi.
Lexi'nin son cümlesinden sonra etrafta fısıldaşmalar başladı. "Buraya gelir misin tatlım?" diye sordu Miriam. "Seninle sohbet etmek ve seni biraz tanımak isterim." dedi.
Lexi'ye baktım. O da kafasını salladı ve fısıldayarak "Git. Ben seni sonra bulurum." dedi ve gülümsedi. Ben de Miriam'ın yanına gittim.
"Daha sessiz bir yere doğru yürüyelim olur mu?" diye sordu. Ben de yanıt olarak evet anlamında kafamı salladım. Bu sırada insanlar hala bana bakıp fısıldaşıyorlardı. Bunu fark eden Miriam "Lütfen Ivory'yi izlemeyi bırakın." diye emretti. Bunun üzerine herkes kendi işine bakmaya devam etti.
"Büyük bir şeyin gelişini hissetmiştim. Bu ne zaman ve nasıl oldu?" diye sordu.
"Bu sabah sahilde yürüyüş yaparken üstüme bir ışık hüzmesi geldi, zaten ondan sonra bildiğim tek şey ise Andrew ve Chase'in beni bulmasıydı." dedim.
"Andrew Clay mi?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Evet." dedim.
"Üstüne bir ışık hüzmesinin geldiğini söyledin değil mi?" diye sordu. Tekrar evet diye yanıtladım. Mariam bunun üzerine "Diğerlerimizden farklı değil, ilk Croution'un daha farklı olacağını düşünürdüm." gibi bir şeyler geveledi kendi kendine.
Bu tuhaflaşmaya başlıyordu. Bu yüzden olabildiğince nazik bir şekilde "Ben artık gidebilir miyim acaba?" diye sordum.
"Tabi, git eğlenmene bak ama bu konuşmaya sonra devam edeceğiz." dedi Mariam.
Hızlı adımlarla Miriam'ın yanından ayrıldım ve etrafa bakınarak tanıdık bir yüz aradım ancak ne Jacob ve Mike'ı ne de Lexi'yi görüyordum. Ben de bu yüzden içlerinden birine rastlama umuduyla etrafta rastgele yürümeye başladım ve sonra çok tanıdık birini gördüm: Andrew'u.
Yanında da orta yaşlı bir adam vardı, sanırım o da Daniel Frown'ın ta kendisiydi ama burada ne yapıyorlardı? Jacob'ın daha önce söylediklerini hatırladım. Daniel'dan şüphelendiğini söylemişti.
Düşüncelerime o kadar dalmıştım ki yanımdan geçen kişinin bana omuz atmasıyla onlardan anca sıyrılabildim.
Bu omzuma çarpan çocuk özür dilememişti, "Pardon." bile dememişti ve bu beni çok sinirlendirdi. Ben de arkamı döndüm ve sinirli bir şekilde "Bir pardon iyi olabilirdi." dedim.
Bu "gizemli" yabancı yavaşça arkasını döndü. Yer yer açık ama genel olarak koyu kahverengi saçları vardı. Yüzünü bana döndüğünde mavi-yeşil karışımı gözlerini gördüm.
"Özür dilerim, normalde bu kadar dikkatsiz değilimdir sadece şu an kafam biraz dağınık. Kabalık etmek istememiştim, ben James Blake" dedi ve elini bana doğru uzattı. Eline baktım ve "Özrün kabul edildi ben de Ivory Wo-" derken sözümü kesti ve "Kim olduğunu zaten biliyorum." dedi. Ona garip bir bakış attım o da bunun üzerine "Mariam'la tanışırken gördüm." dedi. "Tamam. Seninle tanıştığıma memnun oldum James." dedim ve elini sıktım ki balo salonuna ateş açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Croution
Fantasía-kesit- Eline baktım ve "Özrün kabul edildi ben de Ivory Wo-" derken sözümü kesti ve "Kim olduğunu zaten biliyorum." dedi. Ona garip bir bakış attım o da bunun üzerine "Mariam'la tanışırken gördüm." dedi. "Tamam. Seninle tanıştığıma memnun oldum Ja...