0.6

10 2 0
                                    

                              ~♤~

"Unni kim kaçırmış olabilir?"

Bodrum katına hızlıca inerken bir yandan da unnimle konuşuyordum daha doğrusu konuşmaya çabalıyordum.

Birden durunca ona çarpmıştım.

"Ya bir dakika sonra ki görüntülerde çıkış kapından çıkan biri falan yoktu yani hala orada demek oluyor."

Omuzumun onun sert omuzuna çarpmasına umursamayarak.

"Ne duruyosun gidelim o zaman."

İtekleyerek en sonunda bodrum katına indik. Burası nasıl desem-

"Bok gibi kokuyo."

Unnimin fısıldıyarak söylediği şeye kafamı sallayarak onay verdim. Etrafı incelerken bir sürü kapı olduğunu fark etmiştim bu yüzden elimizde ki silahlarla dikkatli yürüyorduk.

İlerde kapı gıcırtısı duyunca olduğumuz bölgede ki en yakın kapının önünde durarak saklanmaya çalışıyorduk. Arkamızda ki kapı birden açılınca silahla beraber arkaya aniden dönünce karşımda Han ı görünce çığlık atasım gelmişti.

"Ssht sessiz olun hadiyin."

Fısıldıyarak söylediği şeyle unnim ile içeriye girdik.

"S.sen kaçılmadın yani?"

Unnimin sorduğu soruyla Hana döndüm.

"O kadar salakmıyım ben? Dışarıda anlatacağım önce şunları yakalayalım."

Unnim ile kafamızla onayladık.

Aklımda bir plan vardı.

"Aklımda bir şey var."

                       *********
Yazar'dan-

Kızlar planlarını gerçekleştirmek için harakete geçiyorlardı.

Han koridorda bağırarak.

"Heey kimse yokmu."

Karşılık olarak hiç kimse ses çıkarmamıştı düşman olan taraf henüz hiç bir şeyden haberi yok fakat planları ilerliyor zannediyorlardı.

Birden Hanın karşısına 3 maskeli adam çıkmıştı. Han biraz gerilemişti bu kadar fazla olacaklarını tahmin etmemişti ama baş edebilirdi.

"Acaba Jeon Jungkookun odası nerde biliyormusunuz?"

Adamların üçüde gülmeye başlamıştı.

"Immh ben komik bişey dediğimi hatırlamıyorum.."

Adamlardan biri Hanın kolundan tuttu. Bu ara Han belli etmesede az da olsa tırsıyordu.
"Bizimle gelmelisin öncelikle küçük."

Arka kapıya doğru gidiyorlardı tam çıkacaklardı ki arka kapı birden kapandı ve kilitlendi.

"Ne oluyor be.!"

Adamlar sinirle kapayı tekmelemek ile uğraşıyordu o zamana kadar Han maskesini takmıştı.

Kapıyı tekmeleyen bir adamın diz kapaklarına vurup düşürmüştü. Adamlar şaşkın ve sinirlice kıza döndüler Han ise hala yerde olan adama zavallı işareti yapmıştı.
"Yakalayın şu küçüğü."

"Kolaysaa tabii~"

Han arkasına bakmadan bodrum kapısına gidiyordu unnilerinin orada olması lazımdı.

Umduğu gibiydi unnileri oradaydı.

"ŞİMDİİ!"

Han bağırdıktan sonra SooAh ve Sang elindeki silahların şarjörlerini hızlıca taktılar.

Adamlar birden iki kız daha görünce durdular. SooAh adamlara el salladı, Sang ise ağzındaki uzun ince çubuğu yere tükürdü.

"Naber Beyler?"

"Bakıyoruzda kardeşimizi getirmişsiniz çok teşekkürler."

SooAh elindeki silahlardan birini Hana attı. Han sinirle

"Patronunuz kim?"

"Bu seni alakadar etmez."

Arkalarından gelen diğer adam ile tamamlanmıştı.

"Öylemi dersin bir daha düşün bence."

SooAh adamı tehditkârca konuşmuştu. Sang dünden hazır bir şekilde adamlardan birinin bacağına sıkmıştı. Sang bir nevi grubun keskin nişancısıydı. Adam yere yığılırken Sang sinirle tısladı.

"Patronunuz kim diye sormuştuk galiba?değilmi hıh?"

Devam edecek...

MONSTERSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin