15 》 Kutlama, Sarhoş, Viski

10.1K 885 262
                                    

Jin, Tae ve Jungkook Jin'in arabasıyla Big Hit'e geldiklerinde Jimin onları girişte bekliyordu. Şirketin önü fanlar tarafından çevrilmişti ve Twitter'daki fotoğrafları yüzünden Jimin için gelenler de vardı.

"Jimin acaba seninle sextape çıkarsam, ben de meşhur olur muyum?" dedi JK. Jin kafasına bir tane geçirdi.

"JK bak içeride de azgınlığını dizginle, rezil etme bizi."

"Merak etme ben dizginlerim." dedi Tae JK'in koluna girerek.

"Ben de ondan korkuyorum ya."

Jimin ve diğerleri, şirketin kutlama için hazırladıkları çatı katındaki büyük konferans salonuna çıktılar. Salonun üstü camla çevriliydi ve küçük ışıklarla çevrelenmişti. Yer yer bar masaları konulmuş, köşeye açık büfe ve bar yerleştirilmişti. Giriş kapısının solunda DJ kabini vardı. İçerisi çoktan sanatçılar ve çalışanlarla dolmuştu.

"Ah, Doktor Park ve arkadaşları gelmiş!" Bang PD elinde kırmızı şarabını Jimin'e doğrultmuştu. Yanında Yoongi ve Hoseok vardı.

"Özür dilerim biraz geç kaldık."

"Hiç geç değil merak etmeyin eğlenmenize bakın! Gece uzun."

İlerleyen saatlerde cidden Bang PD'nin dediği gibi eğlenceli geçmişti. Jimin barmenden beyaz bir kadeh şarap alıp terasa çıkmaya niyetlendi. Bar masasının köşesinde Jungkook ve Tae vardı. JK Tae'nin beline elini, Tae de JK'n omzuna elini koymuş konuşuyor ve gülüşüyorlardı. Açık büfede Hoseok tabağına sevdiği kanepelerden koyuyordu. Namjoon bir grup stajyerle konuşuyordu ama gözü Bang PD ve Jin'in olduğu teras tarafındaydı. Teras kapısına yakın olan Bang PD'nin Jin'le konuşmasını duydu çıkarken "Keşke doktor olmasaydınız, sizi idolüm yapmak için her şeyimi verirdim!"

Teras da en az içerisi kadar güzeldi. Akşam çökmüş, balkon kenarlarındaki direklere ve saksılardaki uzun ince ağaçlara küçük ışıklar yakılmıştı. 3-4 kişi dışında kimse yoktu. İçerideki müzik burada yarı sesiyle işitiliyordu. Jimin balkon kenarına geldi ve ışıldayan şehrin manzarası eşliğinde kadehinden bir yudum aldı.

"Siz de mi partiden sıkıldınız?" Arkasını döndü gelen sese. Min Yoongi Jimin'le göz göze gelince kadehini ona doğru hafifçe kaldırdı.

"Sizden beklenmeyecek derecede klişe." dedi Jimin.

"Bu hikayenin neresi orijinal ki." Birkaç saniye aynı manzarayı paylaştılar.

"Min Yoongi-ssi."

"Dr. Park." Jimin kadehini ona uzattı. "Bugün kazandığınız ödüller için sizi tebrik etmek istiyorum." Yoongi tek kaşını kaldırdı ve viskisini uzattı.

"Teşekkür ederim." Kibar gülüşlerle yudumlarını aldılar. Sessizleşmiş ortam garipti. İkisi de bundan rahatsız ama rahatsız da değil gibilerdi.

"Garip."

"Nedir garip olan?" Yoongi Jimin'e baktı. Gözleri buluşmuştu.

"İlk defa normal bir iletişim kurduk." Kibarca gülümseyip kadehine döndü Jimin. Yoongi hala ona bakıyordu.

"Evet, ama bir yere oturacaksak eğer korkarım ki işler değişebilir." Jimin'in yüzü düştü.

"Lütfen yine başlamayalım. Şu güzel gece berbat olmasın."

"Merak etmeyin sadece ufak buz kırıcı bir şakaydı. Ben de yeterince sıkıldım zaten."

"Doktor Park! Bizim yakışıklı, gönül çalan ünlü doktorumuz!"

Konuşmaları çalışanlardan birinin konuşmasıyla bölündü. Gelen kişinin yürüyüşü yarın bir bok hatırlamayacağım yürüyüşüydü. "Size yemin ederim müthişsiniz! Tavladınız herkesi, beni bile!" Adam Jimin'le arasında mesafeleri kapattı. Jimin rahatsız olmuştu. "Acaba sizden bir randevu istesem? Beni tedavi etseniz..." Sadece aralarında bir nefes boşluk kaldığında Yoongi olaya el attı.

Sarhoş adam ona yaklaştığında Jimin bir adım daha geri atarken arkasında, belinde, balkon pervazı yerine bir el hissetti. Sonra diğer el, adamı hızla geri itiyordu. Yoongi.

"Hyung çekil ya! Doktoru ilk ben gördüm! Konuşuyoruz şurada!" Yoongi, Jimin'in belindeki elini hala çekmemişti ve hala diğer eli adamın göğsünü itmekteydi.

"Birazdan konuşmak için bir ağzın olmayabilir. Janghyun şunu al, ayılt, ne yaptığının farkına varsın." Janghyun denen adam sarhoş olanı uzaklaştırdı zorla. Yoongi'nin gözlerinden alev çıkarken elinde titreme hissetti. Jimin titriyordu. Başına böyle şeyler geliyordu evet ama ilk defa çalıştığı bir yerde onu taciz etmişlerdi.

"İyi misiniz Doktor Park?" Yoongi, Jimin'in belindeki elini sürüyerek belinin yanına konuşlandırdı. Diğer eli de onun omzundaydı.

"İy-iyi-yim. Ben, teşekkür ederim." Göz göze geldiler. Yoongi'nin gözleri, Jimin'in titrek, ışıklardan ve gözyaşlarından dolayı ışıl ışıl olan gözlerine takılı kaldı. Çok... güzellerdi. Öyle ki, Jimin'in gözleri her ne kadar korkmuş ve üzüntülü olsalar da, kendi öfkeli gözlerini esir almayı başarıyordu. Jimin başıyla onayladığında ellerini beceriksizce çekti ve bir adım geri çekildi.

"İçeri geçmek..."

"Hayır, lütfen biraz daha burada kalalım." Jimin elini Yoongi'nin koluna koyduğunda bir saniye bakıştılar. Eli, altında hissettiği öfkeli enerjiyi sakinleştirmeye yetsin istiyordu. Yoongi o adamı kovabilirdi. Şu durumda bile bunu düşündüğüne inanamıyordu ama her şey alkolün suçuydu. Elini geri çekip manzaraya döndüğünde Yoongi'den ses çıkmadı. Hava soğuk değildi ama bedeni hala titriyordu. O sırada üstüne sıcak, viski ve odunsu aromalarla dolu bir koku yayıldı. Yoongi kendi ceketini onun üstüne dikkatle yerleştiriyordu.

"Teşekkür ederim."

Yoongi bir şey demeden eski yerine geçti ve pervazdaki viskisini eline aldı. Ancak Jimin gözlerini ondan ayırdığı zaman Jimin'e dönüp bakmaya karar verdi. Şu an ona çok farklı görünüyordu. Vahşi, dik ve soğukkanlı doktor; narin, ürkek ve duygusal Park Jimin'e dönüşmüştü. Kendi ceketinin altındaki Doktor Park Jimin'den gözlerini ayıramıyordu. Gece uzundu. Fakat Yoongi bir an için bu gecenin şu terasta sonsuza kadar sürmesini istedi.

Heart Attack | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin