24 》 Akşam yemeği, Şarap, Yıldızlar

9K 708 334
                                    

Yoongi saatine baktı. 10 dakika geçmişti geleli ve Jimin hala yoktu. Kazağının kolunu düzeltti ve bardağına uzandı. Olabilir diye düşündü içinden. İnsanlar trafiğe kalabilir, taksi bulamayabilir ya da yolu kaybedebilir ya da gelme- hayır hayır hayır, yolu kaybetmişti kesin. Zaten suçlu da kendisiydi! Neden onunla birlikte gelmemişti ki? Böylece Jimin vazgeçme-

Saatine yeniden baktı. Bir dakika daha geçmişti. Mesaj atmalıydı. Hayır, hatta aramalıydı! Ya başına bir iş geldiyse!

Tam ceketinin iç cebine elini attığında Jimin'i gördü. Girişte resepsiyonistle konuşuyordu. Adam ona eliyle yol gösterirken Jimin de onu gördü. Göz göze geldiklerinde ikisinin de karnında bir kıpırtı olmuştu. Heyecanla gülümsediler birbirlerine.

Jimin, Yoongi'ye yaklaşırken derin bir nefes aldı. Etrafı camlarla çevrilmiş, tavanında onlarca küçük ışığın olduğu, ağaçlarla sarılı, şık bir restorandı geldiği yer. Solda, köşedeki küçük sahnede piyanist zarif bir parça çalıyordu. Loş ve büyülü bu restoranda sadece 3 masanın doluydu. Yoongi her şeyin en ortasında olan masayı seçmişti oturmak için. Sahneyi görebiliyorlar, tüm camları etraflarına alabiliyorlar, küçük tatlı ışıklar ve masaya konulmuş zarif çiçek demetinin iki yanındaki küçük mumlarla çevrelerinde sihirli bir aydınlatmaya sahip olabiliyorlardı. Jimin bundan çok hoşlanmıştı.

Ve Yoongi'den. Baştan aşağı siyah giyinmişti. Siyah boğazlı kazağı ve giydiği takımı ile karizmatik ve asil duruyordu. Bir de gözlük takmıştı. Ah, diye düşündü, daha ne kadar kalbimi tehdit edebilir ki?

Yoongi, Jimin ona yaklaşırken ayağa kalktı. Kafasındaki tüm kuşkular yok olmuştu. Jimin gelmişti yanına çünkü. Çok... yakışıklı olmuştu. Beyaz gömleğinin 2 düğmesi açıktı. Sarı saçları dağıtılmıştı ve kulağında sallanan bir küpe vardı. O yaklaşırken midesine kramplar giriyordu Yoongi'nin heyecandan.

Bir saniye! Nasıl selamlaşacaklardı?

Yoongi küfür etti kendine. Neden bunu beklerken düşünmemişti ki? Tokalaşsa mıydı? Yoksa eğilip mi selamlasa? Sarıl- yok deve!

"Hoş geldin." Yoongi karşısına gelmiş Jimin'i hevesli gülümsemesiyle karşıladı.

"Merhaba." diye karşılık verdi Jimin de aynı heyecanlı gülüşle.

Yoongi eliyle Jimin'e oturmasını işaret etti. Jimin sandalyesine oturunca o da yerleşti sandalyesine. Jimin bu küçük jesti hoş bulmuştu. Karşılık olarak Yoongi'nin midesindeki krampları daha da attıracak şekilde ona ışıl ışıl bakmış ve gülümsemişti.

Garson elinde 2 menüyle sessizce yanlarına geldi.

"İyi akşamlar efendim. Bu geceki garsonunuz benim. Buyurun, menüleriniz."

"Ne yemek istersin?" diye sordu garson gittikten kısa bir süre sonra.

"Karar vermekte oldukça kötüyümdür." dedi Jimin utangaç bir ifadeyle.

"En sevdiğin yemeği seç öyleyse. Bakalım var mı menüde? Aa, eğer yoksa kalkıp başka bir restor-"

"Hayır hayır!" Yoongi menüsünü kapatıp kalkmaya hazırlanıyorken Jimin onu durdurmuştu. "Lütfen." Yoongi emin misin der gibi bakarken Jimin yine gülümsemekten kendini alamadı. "Kalalım lütfen."

Yoongi kafasıyla hızlıca onayladı ve Jimin menüsüne dönerken onu seyre daldı. Jimin büyük bir ciddiyetle menüyü inceliyordu. Kaşları hafif çatılı isimlere bakıyor, içerisindeki malzemeleri okuyordu. Saç ayrımı açılmış alnına dökülüyor, pürüzsüz yüzü masadaki küçük ışıklardan dolayı hafifçe parıldıyordu. Dudaklarına ulaştığında gözleri, Yoongi soluklandı. Jimin'in dolgun dudaklarını tarif etmek için kelime aradı. Saten gibiydi. Işıltılı, zengin renkli, sıcak, ıslak...

Heart Attack | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin