Keyifli okumalar dilerim.
***
Her birimizin kaybetmekten korktuğu değerli bir şeyler olurdu. Olmaması kaçınılmazdı, çünkü bu her şeyin başladığı yerden, belki de yaradılışımızdan kaynaklanıyordu. Bir yere, bir kişiye, bir eşyaya veya bir canlıya... Mutlaka bağlanır, alışır ve sonunda onsuz olma düşüncesine bile katlanamaz bir hâle gelirdik. Kaybetme ihtimalini düşünmek, bizleri çıldırmanın eşiğine getirirdi. Bağlı hissetmek sıradan, bağımlı hissetmek ise uğruna canımızı feda etmekten kaçınmayacağımız kadar tehlikeli boyutu olan ilgi çekici bir ilişki olurdu. Tanrı biliyor ya, hiç kimseye karşı bu denli tutkulu hisler beslemek istemiyordum. Hatta bundan ödüm kopuyordu. Şimdiye dönecek olursam birinin bir gün beni kaybetmekten korkacağı aklımın ucundan geçmezdi. Deneyimlerim bu hissi anlamak için yetersiz olsa da birinin beni kaybetmekten korkacak kadar sevmesi içimdeki o kötücül canavarın hoşuna gidiyordu.
Sürekli kışkırtıp durduğum Bay Midnight'ın hisleri konusunda şüphelerim olsa da onu bir bakıma anlayabiliyordum. Ancak beni kaybetmekten ne kadar korktuğunu bilmiyordum. Kendince aldığı bir güvenlik önlemi vardı ve bu önlemin gün geçtikçe canımı sıkacağının farkındaydım. Gözlerime bağlı olan kumaşa alıştıkça, aslında ona da alışmış olacaktım. Beni korkutan asıl şey buydu. Yüzünü görmediğim, hatta kimliği hakkında en ufak bir fikrimin olmadığı bir adama nasıl olur da alışıp bağımlısı olabilirdim? Bu, kulağa komik bir düşünce gibi geliyordu ama benim durumumda olan genç bir kadın için hiç de gerçek dışı bir ihtimal sayılmazdı. Onunla olmak hoşuma gidiyordu. Kurduğumuz ilişki her ne kadar yanlış olursa olsun heyecan vericiydi. Fakat hepsi bu kadarla sınır kalmalıydı.
Ona tutulmak, ondan hoşlanmak istemiyordum. Daha fenası ise ona alışmak ya da bağlanmak istemiyordum. Tehlikeli bir hayatı varsa beni ta en başında dahil etmemesi gerekirdi. O ise beni tehlikeli olduğunu söylediği hayatına çoktan dahil etmişti. Sonuçlarını da göze alması gerekmez miydi?
Bay Midnight hâlâ üstümde yatıyordu ve erkekliği de hâlâ içimdeydi. Uyandığım andan beri onun ara sıra içimde hareket etmesinin keyfini çıkarıyordum. Bu doluluk ve sıcaklık hissini sevmiştim. Bedenim yorgun düşmüş de olsa Bay Midnight'la olan sevişmemiz bana yaşama isteği veriyordu. Öyle canlı, diri ve harika hissettiriyordu ki bu adam sadece sevişmek için özenle yaratılmış olabilirdi. İri vücudunun altında ağırlıktan ezilecek dahi olsam bundan asla yakınmazdım. Yoğun sıcaklığıyla sıvı bir altın gibi onun hemen altında eriyebilirdim. Kor ateşin sıcaklığındansa, Bay Midnight'ın cehennemi aratmayan sıcaklığını tercih ederdim. O yeniden, uyuyor olmasına rağmen erkekliğini derinliklerime doğru sert bir şekilde itti. Ağzımdan kaçan boğuk iniltiyi bastırmak için dudaklarımı omzuna yaslayıp dişlerimi tenine geçirdim. Teninin kokusu, pürüzsüzlüğü ve sıcaklığıyla mest olmuş gibiydim. Bay Midnight hiçbir şey yapmıyorken, yalnızca içimde duruyorken bile beni rahatlıkla baştan çıkarabiliyordu. Derin nefesler aldıktan sonra dişlerimi omzundan çekip başımı yastığa gömdüm. Bay Midnight'ın iri bedeninin her iki yanında açık olan bacaklarım ağrımaya başlamıştı. Şikayet etmek istemiyordum ama bu hâlde daha ne kadar durmaya devam edeceğimizi bilmiyordum. Terden ıslanmış bedenlerimiz birbirine kördüğüm dolanmıştı. Bir sarmaşık gibi beni büsbütün saran Bay Midnight, sıcak ve nemli dudaklarını boynum ile omzum arasındaki o hassas, derin boşlukta, sonra da köprücük kemiklerimin üstünde gezdirdi. Bedenim tekrar alev alırken kalbim ona olan arzumla hızlandı. Dilimle dudaklarımı yavaşça ıslatarak derin nefeslerle sakinleşmeye devam ettim. Fakat... fakat o içimde, derinliklerimde hareket ederken sakin kalmak, tepkisizce altında yatmaya devam etmek çok zordu. Kollarının arasında sımsıkı tuttuğu bedenimi sahiplenmiş gibiydi ve bırakacağa da hiç benzemiyordu. Onun bazen dingin, bazen hırıltılı nefes seslerini dinlerken bedenim bir yay gibi gerildi. Ellerimle sıkıca kavradığım omuzlarını okşadığım sırada içimde bir anda hızla ve bedenimi baştan sona şiddetle sarsan kuvvetli bir güçle hareket etmeye başladı. Bay Midnight'a dokunmam, uykusunda benimle sevişmesine yetecek hissi veriyordu. İnlemelerim yavaş yavaş artarken bacaklarımı zorlukla da olsa onun beline doladım. Bedenim onunla birleşmem için en uygun pozisyonu ayarlarken Bay Midnight'ın boğuk sesinden dökülen o büyülü kelimeler, tüm duyularımı işgâl etmeye yetecek kadar baştan çıkarıcı ve arzuluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYARISI TANRISI: DIABLO (+18)
Fantasy| YETİŞKİN İÇERİKLİDİR. | Takıntı, bağlılık, tutku, şehvet, ihtiras ve aşk... Bay Midnight bunlardan fazlasıydı. Belki bir şeytan, belki de bir canavar... O; Rosa'yı yakıp kül etmeye yemin etmiş kör kütük âşığı, hayranı ve tek sevgilisiydi. Ancak g...