Bölüm 6

750 38 0
                                    

Merhabalar. Devam ediyoruz…:)

Eve geldiğimde müthiş bir yorgunluk vardı üzerimde. Bu şehirdeki son günümdü. Yarın geceden yola çıkacaktık artık. Elime lise albümümü aldım. Hep ben Rüzgar’ın sınıfına kaynak yapar, okul fotoğrafı çekildiğinde Rüzgar’ın yanında dururdum. Suratımda ifadesiz bir gülümseme oluştu. Sanki çok yaşlıymışım gibi gençliğimi özlemiştim birden. Aşk doğanın kanunu belki ama her güzel şeyin gerçekten de bir sonu oluyor ve bu son bizi bazen çıkmazlara ulaştırıyor. Ben belki bu çıkmaza ilerliyorum ama ön yargılı olmamalıyım belki de? Ankara’da yeni yaşantıma sıfırdan başlayacaktım. Olmasa da zorundaydım. Tıpkı okula gitmek istemesem de gitmek zorunda olduğum gibi. Üniversite’de annemler izin verirse İstanbul’da okurdum belki de? Neyse çok düşündüm bugün beynim yanacak. En iyisi uyumalıydım. Birazcık da olsa unutmaya, olanlardan sıyrılmaya ihtiyacım vardı. Ama en çok Rüzgar’la kavgalı gitmediğime seviniyorum. Göz kapaklarımı kapadım ve kendimi uykunun rahatlatıcı kollarına bıraktım.

Güneşin tam da yüzüme vuran ışıklarıyla uyandım. Gözlerimi açmakta biraz zorlansam da yatağımdan kalkmayı başarmıştım. Elimi yüzümü yıkadım ve odama kısa bir göz attım. Bugüne tüm işleri bırakmıştım. Hemen annemin odama bıraktığı kutulara kitaplarımı yerleştirdim. Bavuluma tüm giysilerimi tıkmaya çalışsam da ikinci bavuluma ihtiyacım vardı. Dolabımın üstünden çıkardığım diğer bavuluma kalan kıyafetlerimi yerleştirdim. Evet neredeyse odam boşalmıştı. Çalışma masamdaki DVD’ lerimi de kutuma dikkatlice yerleştirdim. Şükür bitmişti. Annem kapımın arkasından;

‘Kızım müsait misin? Gelebilir miyim?’

‘Tabii anne gel.’

‘Ben de sana aynı şeyi söyleyecektim. Sen çoktan hazırlanmıştım birtanem.’

‘Biran önce bitirmek istedim bugün son kez Esra’yla buluşacağım.’

‘Çok mu üzülüyorsun gideceğimiz için?’

‘Tabii ki üzülüyorum 17 senemiz burada geçti anne, ama çok da üzülmüyorum. En azından babam için değer.’

‘Anlayışlı kızım benim, gel buraya.’ Dedi ve beni kendine iyice bastırdı. Ne zaman yaparsa yapsın bana öyle iyi geliyordu ki, en güvenli yer annemin kollarıydı bence. Annemin ağladığını hissedince;

‘Aman anne, ağlaman için mi sarılıyorsun bana? Sana ağlamak hiç yakışmıyor. Sen ağlarsan ben de ağlarım.’ Dedim ve dudağımı tıpkı küçük çocuklar gibi büzdüm.’

‘Tamam tamam, ağlamıyorum.’ Dedi ve gözlerini sildi. Babam kapının kenarından bize bakıyordu.

‘Anne kız ne yapıyorsunuz burada?’

‘Annem eşyalarımı toplamış mıyım diye bakmaya gelmiş baba.’ Biran babamın suratı düştü, bana döndü;

‘Rüya, ben sizi bu duruma düşürmek istemezdim, keşke başka seçenek olsa da gitmesek.’

‘Baba bir daha böyle söyleme lütfen, senin bir kabahatin yok, hem ben yeni evimizi merak ediyorum.’ Babam tatmin olmamış gibi bana baktı ve benim gülümsediğimi görünce o da yüzüne sempatik bir gülümseme yerleştirdi.

‘Eee oyalanmayalım o zaman, Hande birazdan nakliyeciler gelecek, kızım sen de bana yardım etsen de arabamıza bavulları yerleştirelim.’

‘Tamam babacığım.’ Dedim. Uzun bir taşıma işi bizi bekliyordu.

5 Saat Sonra…

Evimizden çıkmıştık. Esra ile ağlaşıp, ona ikimizin fotoğrafını bırakmıştım. Malum unutmasın değil mi ama? Arkamızda koca bir kamyon bizi takip ediyordu. Uykusuzdum, bu yüzden gözlerimi yumdum ve uyandığımda Ankara’da olmayı diledim.

Ankara… (Süre zarfını yazmak istemedim uyumuş işte :D)

Evet evimize gelmiştik. Hemen Esra’ya mesaj attım. Kısa bir duş aldıktan sonra kalpli pijamalarımı giydim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Malum yarın yeni okuluma kayıt yaptıracaktık…

Yeni bölümde görüşmek üzere…. :))

Ormantik RomantikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin