Bölüm 7

727 32 2
                                    

Bir şey paylaşmak istiyorum sizinle. Medya bölümüne koyduğum şarkılar, o bölümü yazarkenki dinlediğim şarkılar. İyi okumalar… :=)

Gözümü alarmımın öldürücü sesiyle açtım. Dün o kadar çok uykum vardı ki evi gezemeden direkt odamı bulup uyudum. Eşyalar yerleşene kadar biraz dolaşmıştım. Burası çok karışık ama sanki İstanbul kadar değil gibi. Yaşadıkça öğreneceğim artık. Yatağımda biraz yuvarlandıktan sonra odamın banyosuna girdim. Kısa bir duş aldıktan sonra saçlarımı su dalgası şeklinde maşaladım. Saçım uzun olduğundan hep bana bu modeli yakıştırırlardı. Üzerime siyah, bel kısmı dar etek kısmı geniş olan elbisemi giydim. Ve aşağıya indim. Salonumuz eskisi kadar küçük değildi. Mutfağımız salonla birleşikti. Bugün yeni okuluma kayıt yaptırmaya gidecektik. Annemin yukarıdan sesini duyunca bir an irkildim;

‘Rüya, kızım geç kaldık kahvaltıyı dışarıda yaparız. Okuluna gitmeliyiz.’ Annem gibi bağırarak;

‘Babam da gelecek mi?’

‘Yok kızım babanın ev ile alakalı işleri varmış.’

‘Tamam anne aşağıda seni bekliyorum ben hazırdım zaten.’

‘Hemen geliyorum.’

Annemle okulun önüne gelmiştik. Taksi ile yollar boşken evimizin okula uzaklığı 15 dakikaydı. Fazla değil. Eski okuluma uzaklığım 20 dakikaydı. Anne 5 dakika daha diyemiyordum o yüzden. Ne kadar acı verici. Her neyse. Okulun içine girdiğimde fark ettiğim ilk şey. ‘Oha, burası ne kadar da büyük böyle? Sanki ortada at koşturtacaklar.’ Düşüncelerime kısa bir güldükten sonra müdürün odasının kapısını tıklattık. İçeriden tok bir ses ‘geelll’ diye resmen böğürdü. İçeriye girdik. Pek konuşkan birine benzemiyordu. Mecburiyetten sohbetimizin ardından el sıkışıp okuldan ayrıldık.

Annemle kahvaltımdan sonra ayrıldık. Annem ev için alışverişe çıktı. Ben de okul kıyafeti bakmaya gidecektim. Fazla vaktim yoktu. Daha eve gidip eşyalarımı yerleştirecektim. Şimdiden ayaklarım uyuşmuştu yürümekten.

Bir dükkana geldiğimde okulun adını verdim ve benim bedenime olan kıyafeti verdiler. Eski okulumun formasından pek farklı değildi. Gözümün önünden yine Rüzgar ve Esra ile aynı masada gülüştüğümüz zaman geldi. Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtuldum. Formanın parasını ödeyip, eteğimi terziye verdikten sonra evime geldim. Kendimi L koltuğa resmen savurdum. Cebimin titrediğini fark edince telefonumu cebimden kurtardım. Arayan Rüzgar’dı. Ne şans ama? Ben de bugün onu düşünmüştüm. Zaten ne zaman unuttum ki? Daha fazla bekletmemek adına telefonumu açtım.

‘Rüya.’

‘Merhaba Rüzgar.’

‘Nasılsın? Memnun musun Ankara’dan?’

‘Daha yeni geldik işte, okula kayıt yaptırdık. Gezme fırsatım olmadı.’

‘Hıı, ben halini hatırını sormak için aramıştım. Seni daha fazla tutmayayım o zaman. Beni her zaman arayabilirsin. Görüşmek üzere.’

‘Görüşürüz Rüzgar.’

Telefon kapandığında gözüm doldu yine. Ne ara bu kadar resmi konuşur olduk? Ne kadar umurumda değil gibi davransam da olmuyor, unutamam ki? Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Koltuğa uzandım ve gözümü kapattım.

Evet diğer bölümümüzde görüşmek dileğiyle…. :)

Ormantik RomantikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin