Bölüm 9

629 35 2
                                    

Merhaba Arkadaşlar. Hikayemiz 600 okunmaya ulaştı. Okuyucularıma :) çok ama çok teşekkür ediyorum. Ve daha fazla bekletmeden hemen başlıyorum. İyi okumalar :)

‘Yalnız bırakmadığın için saol Gamze.’ Dedim. Ve sınıfa girdiğimizde dehşet verici bir manzarayla karşılaştım.

Gamze’yle konuştuğum için Okan ve onun çok değerli(!) arkadaşları Gamze’nin sırasını mahvetmişlerdi. Resmen sadece sıranın iskeleti kalmıştı. Gamze hemen sırasına koşup;

‘Ne yaptınız sırama hayvanlar!’ Diye bağırdı. Yalnız sıranın oturağı kırılmıştı ve asıl masa duruyordu. Baktığımda kocaman ‘Defol git’ yazısıyla karşılaşmıştım. Çakı ile kazımış olacaklardı çünkü hemen yanında çakı duruyordu. Yazının altında da ‘O’ harfi vardı. Çok geçmeden Okan da gelmişti. Tam karşımızda durmuştu.

‘Beğendiniz mi sürprizimi.’ Demişti ve tabi ki o piç gülümsemesini yüzünden eksik etmemişti.

‘Amacın ne?’ Dedim ifadesizce. En iyi bunu yapabiliyordum. İfadesizlik.

‘Küçük bir karşılama töreni.’ Dedi.

‘Törene gerek yoktu, senden böyle bir şey isteyen de yoktu. Her neyse. Bak bana bulaşma. Sinirlendiğim zamanki halimi görmek istemezsin.’ Diye boş bir tehdit savurdum.

İlk önce boş boş baktı. Sonra da gözlerini devirip gitti. Gamze bana anlamayan gözlerle bakınca;

‘Bakma öyle haydi bir şeyler yapalım.’ Dedim.

‘Neden baktığımı sormayacak mısın?’

‘Biliyorum çocuk çok belalı, bulaşmamalıydım falan filan.’ Dedim ve göz devirdim. Ardından;

‘Hala bakacak mısın yoksa yeni sıra için okulu aramaya benimle gelecek misin?’ Dedim.

‘Tamam tamam geliyorum.’ Diyerek peşime takıldı.

Aslında ben de biliyordum bulaşmamam gerektiğini. Ama korkmuyordum. Yani biraz korkuyordum tabi. Beynimdeki aptal düşüncelerden sıyrılıp kilerin kapısının önünde durduk. Gamze bana dönüp;

‘Burada fare çıktığını hatırlıyorum ben giremem.’ Dedi.

‘Neden baştan söylemedin? Yanımızda bir görevli falan getirir yardım isterdik.’

‘Unut gitsin bir sıra için görevli mi gelecekti sanki?’ Dedi. Haklıydı.

‘Doğru. Neyse artık hemen alıp çıkalım.’ Dedim.

İçeri girdiğimizde buranın kiler olduğu gerçekten anlaşılıyordu. Karanlık, tozlu ve de iğrenç kokuyordu. En son ne zaman temizlenmişti burası? Tahta, çöp kovası ve bir sürü ıvır zıvır vardı. Gamze bana dönüp;

‘Acaba hiç gelmemeli miydik?’ Dedi.

‘Yarına da bıraksaydık eninde sonunda gelmeyecek miydik zaten?’ Dedim.’

‘Haklısın.’ Dedi ve tekrar oda sessizliğe büründü. Kiler olmasına rağmen burası için bayağı büyük bir yerdi. Sıraların olduğu yere geldiğimizde ağzımı beş karış açmaktan alıkoyamadım. Anlaşılan bu ruh hastaları karşılama törenini (!) herkese yapıyorlarmış. Gezdiğimiz neredeyse tüm sıralarda ayrı ayrı kazınmış cümleler vardı. Her biri yıkık döküktü. Gamze’ye dönüp;

‘Tek ben değilmişim ha?’ Dedim ve göz kırptım.

‘Evet, tek uğraştığı sen değilsin.’ Dedi. Ve devam etti;

‘Manyağın uğraşmadığı kimse kalmadı ki, sınıftaki herkes birer birer gitmeye başlayınca da gidenleri durdurmak için idareye para koklattı. İdare de korkup o sınıfa girenleri bir daha çıkarmadı. Aslında nasıl desem, böyle derste hiçbir şeyle ilgilenmeyince o kadar masum oluyor ki o kadar kötülüğü onun yaptığına inanmayasın geliyor.’ Dedi. Ve ufak çaplı bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Konuyu dağıtmak için;

‘Neyse haydi biran önce seçelim sıramızı ve bu kokuşmuş yerden gidelim, hem ben çok acıktım.’ Dedim.

‘Doğru ben de üşümeye başladım zaten. Burası bu kadar soğuk ama bir o kadar da kokuyor. Ne büyük çelişki değil mi ama?’ Dedi ve kahkaha attı. Ben de ona eşlik ettim. Tam sıramızı kaldırmaya hazırlanıyorken kapıdan birinin gölgesi göründü.

‘Bakıyorum da birileri fare deliğine gelmiş.’ Dedi kapıdaki kişi. Kim olduğunu gayet iyi biliyordum.

‘Yine ne istiyorsun?’ Dedim.

‘Dur bir düşüneyim. Hiç bir şey. Sadece dışarısı çok sıcak ve ben sizin iyiliğinizi düşünüyorum. Burada biraz serinlemeye ne dersiniz?’ Dedi. Gamze hemen ona dönüp;

‘Sakın düşündüğün şeyi yapmaya kalkışma Okan. Lütfen, biz bunları hak edecek hiçbir şey yapmadık.’ Diye yalvarmaya başladı. Gamze’ye dönüp;

‘Gamze ne saçmalıyorsun? Ne demek istiyor bu?’ Dedim.

‘Arkadaşın senden daha zeki Rüya Hanım.’ Dedi ve yine o piçimsi gülüşünü yüzüne yerleştirdi. Böyle o kadar yakışıklı oluyordu ki… Öff ben ne saçmalıyorum?

‘Söylesene açık açık?’ Dedim.

‘Neyse siz biraz burada ferahlayın.’ Dedi ve kapıyı sertçe kapatıp üzerimize kilitledi. Kapıdan sızan ışık bir anda yok olunca oda tamamen karanlık olmuştu. Hemen Gamze’yle sıranın üzerine çıktık.

‘İşte bundan bahsediyordum. Burada donacağız Rüya.’ Dedi.

‘Saçmalama Gamze bağırırız gelen olur mutlaka.’ Dedim.

2 Saat Sonra…

 Artık ellerimi hissedemiyordum. Gamze’nin dizlerine atmıştım kendimi. Cenin pozisyonunu alırken ellerimi dizlerimin arasından geçirdim. Gamze benden daha dayanıklıydı. Bana bir şeyler söyleyip uyumamamı sağlıyordu.

‘Rüya dayan bak lütfen uyuma.’ Dedi yalvarırcasına bir sesle. Ben de kendimin bile duyamayacağı bir sesle;

‘Dayanamıyorum Gamze lütfen rahat bırak beni.’ Dedim. Göz kapaklarım birden gözlerimi kapamaya başlayınca Gamze beni bu sefer de tokatladı. Ardından;

‘Allah belanı versin Okan! Lanet olası telefonumun şarjı da bitecek zamanı buldu. Rüya lütfen aç gözlerini.’ Diye bağırmaya başlamıştı Gamze.

Artık gözlerimi tamamen kapamıştım. Son duyduğum ses Gamze’nin ‘Bak kapıdalar uyan Rüya.’ Diye bağırışıydı.

Yeni bölümde görüşmek üzere yorumlarınızı bekliyor olacağım… :) <3

Ormantik RomantikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin