V

50 21 0
                                    

Ahmet, Burçin ile sevgili olmaktan çok mutluydu. Esma ise onun yedekteki aşkı olabilir miydi? Ahmet böyle düşünerek, Esma'nın saf, temiz sevgisine karşılık olarak; ona oyuncak bir kalp sunmayı tercih etmişti. Esma ise Ahmet'in gözlerine 5 dakika daha bakmak için her şeyi verebilirdi.
''Beraber şiir okuyabilirdik. Kuşlara bakarak. Denizi seyrederek. Yaşlı amca ile teyzeye imrenerek. Ya en iyisi ne, biliyor musun? Senin gözlerine bakarak okumak, ne müthiş olurdu...''
Ahmet, mektubun altındaki numarayı arar. Esma ile konuşmaya başlar. Esma konunun aşka gelmesini ister. Ahmet, lafı değiştirmeye çalışsa da Esma, cesurca gönlündeki kelimeleri döker. Ahmet, buna cevaben ''Beklemeliyiz biraz.'' der. Esma, hiçbir şey diyemeden telefonu kapatır.
''Evet. Anlıyorum. Sana göre aşk, beklemek. Gayet güzel; ama beklerken ya başka limanlara gidersen? Ya benim lodosum olursan?''
Esma, onu kaybetmek istemiyordu. Bunun için ellerini hemen tutmak istiyordu.
Burçin ise geçici süreliğine gittiği Alanya'dan döner ve Ahmet ile yeniden sık sık görüşmeye başlar. Ahmet, arada kalmıştır. Acaba, Esma mı? Yoksa Burçin mi? Esma, Ahmet'in bu denli bir insan olduğunu öğrenseydi, kaldıramaz ve beslediği açığa vurduğu için pişman olurdu. Zaman akıp, geçti. Ahmet, Esma'yı bekletmeye Burçin'le ise yıldızları izlemeye devam etti. Geçen bu süreçte Esma, sıkılmaya başlamıştı. Melis'e anlatmak istemiyordu. Bundan dolayı bayağı dolmuştu. Telefon sesi ile irkildi;
-Esma'cım hayır cevabını duymak istemiyorum. Çay bahçesinde biraz konuşmak istiyorum seninle.
-Tabii. Olur hocam. Hemen çıkıyorum.
Esma, Münevver Hoca'yı kıramazdı ve yeri çok ayrıydı. Hemen çay bahçesine gitti;
-Neden, bu kadar üzgünsün? Benimle konuşabilirsin. Emin ol, iyi bir sırdaşım.
-Hocam, ben anlatmak istesem de; dilim ifade etmez. Utanıyorum.
-Anladım. Aşk, meşk işleri... Utanmana gerek yok. Zamanında biz de sevdik.
-Hocam, siz anlatın. Biraz sonra açılırım belki.
-Şimdi, Üniversite son sınıfta okuyorum. Mehmet ise Hukuk bölümünde okuyordu. Birbirimizden etkilendik, konuştuk... Her şey çok iyi gidiyordu. Fakat Mehmet, çok kıskançtı. Belki de güven sorunu vardı. Ayrıldık; ama 2 yıl sonra beni buldu ve yeniden başladık. Neyse, bu kadar yeter. Sen anlat.
Münevver Hoca, geçmişin ağır yükünü hatırlamak istemediği için yarıda kesmişti. Esma, Ahmet'i anlattı. Uzun uzun iç döktü. İçinden çıkamayacak bir hal aldığını söyledi. Münevver Hoca'nın tek cevabı ''Nasip.'' olmuştu.
Kısa ama öz. Esma, Ahmet'in ellerini tutmak için her şeyi yapabilirdi.
''Söylesene! Ne yapmalıyım?
Ben sana 'Güneş'i gökyüzünden indireceğim! diyorum.
Sen, arkana bakmaya devam ediyorsun.''

''Sen iste, yağmuruna şemsiye,
Güneşine gölge, depremine korunak,
Hastalığına merhem,
Uykusuzluğuna, ninni olurum.

Senden GizledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin