III

17 4 0
                                    

Zehra için hızlı, Ömer için bir o kadar yavaş geçen günler, 1 ay’ı bulmuştu. Zehra, giymediği markaları giyiyor, yemediği yemekleri yiyordu. Şatafatlı hayata motivesi, güç olmamıştı. Cenk, 2-3 ayda bir, gece yarışlarına katılıyor; lüks ve spor arabalar ile trafiği alt üst ediyordu.
-Bebeğim, bu gece yarış var ve senin yanımda olmanı istiyorum. Hatta birinci gelirsek, sana arabamı hediye ederim.
-Gerçekten mi?
-Yenisini almayı düşünüyordum zaten…
-Çok teşekkür ederim, aşkım.
Artık, akşam olur. Saat 12’yi bulduğunda; düdük sesi ile yarışa başlanır. Cenk, freni unutmuştur adeta.
-Cenk, lütfen biraz yavaşla!

-Hayır! Ben, istediğim her şeyi aldım ve bunu da alacağım. Ben yenilmem! Hiçbir zaman!
Önlerine bir kamyon çıkar ve Cenk, kamyona son hızla çarpar. Arabanın sağ koltuk kısmı, kamyonun altında kalır. Zehra, kan kaybeder. Ölmek üzeredir. Hastaneye kaldırılır. Zehra’nın yakınlarına haber vermek için telefonunu kurcalayan görevliler, annesine ve babasına ait bir telefon bulamazlar. O sırada Aslı arar ve görevliler, her şeyi anlatırlar. Aslı, koşarak hastaneye gelir. Hastanede belli bir sürecin ardından; Cenk ve Zehra, hayati tehlikeyi atlatır. Cenk, hayata ikinci kez gelmenin mutluluğunu yaşarken; Zehra, tekerlekli sandalyeye mahkûm kalarak yeni hayatına merhaba der. Bundan sonra yürüyemeyecekti. Bunun tek suçlusu Cenk’ti.
-Aslı, telefonum nerede? Cenk aramıştır şimdi beni…
-O, seni görmeye bile gelmedi Zehra. Sadece ben aradım ve onun yüzünden ne hale geldiğini söyledim.
-Ne yaptın sen! Belki de kızdırdın onu.
-İyilik yaramaz sana. Git! Ne yapmak istiyorsan onu yap!
-Gözün hep ondaydı değil mi? Kıskanç!
-Zehra, ne halin varsa gör ve beni bir daha sakın arama!
Zehra, Cenk’i yüzlerce aramasına rağmen; telefonlarına çıkmıyordu. Bu kadar sıklıkla aranmasından bıkan Cenk, sonunda Zehra’yı aramaya karar verir.
-Yeter artık be! Telefonu açmıyorsam; seninle konuşmak istemiyorumdur. Sorunlu musun?
-Şaka mı yapıyorsun?
-Evet, şaka yapıyorum. Şaka olan şey; seni zaten sevmiyordum. Yani sana şaka yapmıştım. Artık arama beni. Sen engellisin.
Bu sözler üzerine, Zehra’nın sesi soluğu kesilir. Hem bacaklarını hem de kalbini kaybetmiştir. Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştür. Kapı çalar, gelen Ömer’dir.
-Zehra, seni çok merak ettim. Aslı’ya seni sordum. Bilseydim hemen koşar gelirdim. Özür dilerim.
-Özür dilemene gerek yok. Ben özür dilerim. Senin gibi iyi niyetli bir insanı tersledim.
-Özürleri bir kenara bırakalım şimdi. Nasıl oldu bu kaza; bana anlatır mısın?
-Bir arkadaşım ile birlikte; akşam, arabada geziyorduk. Önümüze aniden bir kamyon çıktı. Sonu malum.
-Allah’a binlerce kez şükürler olsun. Ölmedin. Yaşıyorsun…
Ömer, evin pislik içinde olduğunu görür, dönerek;

-Bundan sonra, gelip sana yardımcı olacağım. İtiraz istemiyorum; çünkü dinlemeyeceğim seni.
-Ömer, sen gerçekten çok iyi birisin. Teşekkür ederim.
Ömer, gerçekten, saf bir şekilde yaklaşıyordu Zehra’ya. Sevgisi o kadar derindi ki; onun engelli olması sevgisini dahi azaltmamıştı.
‘’Kimler gördü, kimler geçti bu diyardan.
Her vardı bulutlar.
Kimileri anılarını anlattı,
Kimileri ise aşkını sürdü, bulutlara.’’

Senden GizledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin