¥hr££

1.8K 190 242
                                    

Bakugou'dan...

Son 4 veya 5 gündür, yanımdan ayrılmayan kırmızı kafalı gerçekten tuhafıma gidiyor. Şu ana denk bana karşı sıcakkanlı samimi ve içtenli davranan birini görmemiştim. Genel de yakam da yalaka torbaları olurdu.
Fakat bu çocuk gerçekten gözüme acayip tuhaf kaçıyordu.

**

Okul'dan eve dönerken yine peşime takılmış bir sağa bir sola doğru dönerek yanımda yürüyordu.
Bu davranışları benim komiğime gitmesi tuhaftı. Açıkcası böyle şeyleri saçma ve salak bulurdum fakat bu çocuk ne yapsa hoşuma kaçıyor.

"Hey, sarışın! sence sıkıntı olmazsa şu yanda ki parkta oturup biraz dinelenelim mi?"

Göz ucuyla ona baktığım da çok hevesli gözüküyordu ve ben bu surata nasıl hayır diyebilirim ki! Ah.. Ne?! Yine ne saçmalıyorum?!
Düşüncelerimi kenara attım.

"Olur."

"Harika! hadi gidelim!"
Bir an elimden tutarak beni parka doğru koşturmaya başladı. Vardığımız da eline bakarak hiç bir şey olmamış gibi elimi bırakıp bir bank'a oturmuştu. Aynı... Küçük bir çocuk gibiydi.

Ben de yanına oturdum. Çantasında bir şeyler kurcalarken göz ucuyla ona bakıyordum. Çantasından 2 kutu çikolatalı süt çıkardı ve bir tanesini bana uzattı.

"Ben almayım. Zaten sütten nefret ederim."

"Olsun, en azından bir tadına bak, sevmezsen içmezsin."

İç çekerek elindekini aldım. O pipetiyle birlikte sütünü içerken etrafı izliyordu. Bende tadına baktığımda tadı inanılmaz bir şekilde güzel gelmişti.

Çaktırmadan içmeye devam ediyordum ki bittiğinden haberim bile yoktu.

"Hı? Bitirdin mi? Sevdin sanırım, bu kadar hızlı içtiğine göre."

"Ah çok'ta iyi değildi, senin saçların kadar boktan bir tat."

Dudağımı büzerek kafamı diğer tarafa çevirdim.
Bana bakarak kıkırdamıştı.

"Gerçekten de sevimlisin!"

Sevimli mi?! Bu benim istemsiz kızarmama neden oldu.

"Ne sevimlisi be?! Sensin sevimli! Yani sevimli sen değilsin, bende değilim! Burada ki kimse sevimli değil!"

"Fazla gergin davranmıyor musun? Biraz rahatla."

"Ben zaten rahatım!"

"Pekala... Ehm... Yaraların geçti mi?"

Bu soru ile kaşlarımı ve kollarımı gevşettim.

"Evet ama... Sanırım izleri kalıcı olacak."

"Bunu ailen biliyor mu?"

Kafamı iki yana doğru salladım.

"Canını sıkmana gerek yok. Bunları sana yapan sadece senden fazla kişi oldukları için fırsatın olmadı. Sende ki bu özgünlükle bunları yapmaya nasıl götleri yemiş onların?"

"Sen benim özgünlüğümü biliyor musun?"

"Okulda bir kaç tane çocuğun üstünde denediğini gördüm."

"Özgünlük demişken, senin ki ne?"

"Benim ki, sertleşme!"

İki elini de yumruk yaparak birbirine tokuşturdu.
Özgünlüğü benim ki kadar güzeldi. Şimdi bir düşününce birbirimize benziyorduk. Belki o yüzden bu kadar iyi anlaşmıştık. Fakat ilk tanıştığımızda ona da bir pislik gibi davranmıştım bütün yardımlarını reddetmeme rağmen o bana anlayışlı davranmıştı. Bu benim moralimi biraz da olsun bozuyordu.
Bir an bana döndü ve hiç beklemeyeceğim bir hareket yaparak bana sarıldı. Bunun bana garip gelmesi gerekirken sanki buna ihtiyacım varmış gibi hissettim. Beni gerçekten seven biri'nin olduğunu öğrendim...

"Benim... Benim gibi bir piç ile niye birliktesin? Şu an yanımda durmanın sebebi ne?"

Biraz geri çekildi, yanaklarımız birbirine denk geldi ve kafasını önüne devirdi.

"Sen sadece havalısın diye seninle takılmıyorum. Gerçekten sen bile farkında olmadan diğer insanlara anlayışlı davranabiliyorsun. Bana davrandığın gibi. Şu an senin ismini bilmiyorum fakat şu anda umrumda değil."

"Bende. Seninle birlikte iken daha rahat oluyorum."

Bu dediğimi ve olduğumuz durumu bir kaç saniye düşününce gırtlağımı temizledim. gerçeğe geri dönüp kollarından geri çekildim.

Bir erkeğin kollarında bana böyle bir şey söyletecek ne oldu?

"Gidiyor musun? Bende geleyim."

"Eve tek dönmek istiyorum. Ben gidince sende gidersin."

Yürümeye başlamışken kolumdan tutup beni kendine doğru çekti.
O kadar yakındı ki kalbi'nin sesini duyabiliyordum, nefesi suratıma çarpıyordu. Bu kadar yakın olmak çok saçma!

"N'apıyorsun be?!"

"Pardon. Acıdı mı?"

"Hayır."

Elime baktığımda beni bileğimde tutuyordu hala, bende refleks olarak elimi hızla çektim. Bu fazla garipti.

"Her neyse, ben gidiyorum."

Oradan ayrıldığım da arkama baktım, kimse yoktu fakat benim gelme dememe rağmen gelmesini beklerdim, benim neyim var böyle? Neden bunları düşünüyordum ki?
O salak kırmızı kafalıyı aklımdan çıkarmam lazım.


Ash BLOND ⭐kiribakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin