(Medyadaki şarkı çok güzel. Dinlemenizi tavsiye ederim, sanki bu hikaye için yapılmış.)
"Aşk oyununda korkunun yeri yoktur."
William ShakespeareKeyifli okumalar dilerim. ❤️
***
Kotumun dar paçalarını dikkatlice bacaklarımdan geçirip, kalçalarımın altına doğru çekiştirdiğinde onun sıkıntılı nefes seslerini dinlemeye koyuldum. Bu iri, gerçekten de yapılı ve güçlü olan adam bana sadece avuç içi etmeyecek kadar küçük bir külot ve bacaklarımdan geçmesi pek de zor olmayan dar bir kot giydirdiği için yorulmuş olamazdı. Daha sutyenimle kazağımı giydirmesi gerekiyordu. Bay Midnight buradan gitmeden önce beni giydirmek zorundaydı, çünkü bu şartlar altında yalnız başıma hareket etmem dahi düşünülemezdi.
Merakıma yenik düşerek, ''Sorun ne?'' diye sordum.
''Gerçekten gitmeni istemiyorum.''
Az önce bana giysilerimi giydirmek zorunda olduğu için yakındığını düşünmekle hata etmiştim. Birinin sorgusuzca benimle ilgileniyor olmasına bir hayli şaşkındım. ''Sebebini biliyorsun,'' dediğimde kalçalarımı bir anda hamur gibi yoğurup sıkan elleriyle gerildim. ''Hey!''
''Şu an kalçaların çok güzel görünüyor, Rosa. Kotu bacaklarından sıyırdığım anda seni altıma alıp, içine girebilirim.''
''Kendine gelmeye ne dersin, Bay Midnight? İkinci buluşmamızın, son buluşmamız olmasını mı istersin? Bana kalırsa kendini topla ve hızlan. Okula yetişmek zorunda olduğumu biliyorsun.''
Yeniden derin ve sıkıntılı bir nefes alıp verdi. ''Beni tehdit etmenden hiç hoşlanmıyorum, aşkım.''
Kalçalarımı iyiden iyiye sıkan ellerini ellerimle kavradım. ''Senin yüzünden tüm vücudum morluk içinde kaldı. Daha fazlasını yapmayı kes artık. Beni boğazlı kazak giymek zorunda bırakıyorsun, bu da benim hiç hoşuma gitmiyor.''
''Mì amor,'' dedi kısık, beni her an baştan çıkarmaya yetecek kadar şehvet dolu sesiyle. ''O morlukları teninde görmek ne büyük bir mutluluk... Ne büyük bir gurur... Tahmin bile edemezsin.'' Bedenimin üstüne olanca ağırlığıyla çöktüğünde sıcacık nefesinin usul usul vurduğu nemli dudaklarımı birbirine bastırdım. ''Benim izlerimi taşıyorsun, Rosa. Sadece bana ait olan izleri... Tanrı'ya minnetimi göstereceğime yemin ederim.''
Öfkeli bir sesle, ''Yerini işaretleyen kuduz bir köpek gibi o büyük erkekliğinle üzerime de işe istersen?'' diye sordum. Birilerinin üzerimde hak iddia etmesi düşüncesine katlanamıyordum. Bunu en son yapan kişi Felicia'ydı ve aramızdaki ilişki neredeyse kopma noktasına gelmişti. Erkek arkadaşlarının bana dokunmasına ses çıkarmayan annemle doğru düzgün görüştüğüm bile yoktu. Bay Midnight da daha yeni tanıdığım biriydi. Anlaşmalı bir ilişkimiz vardı ve sürekli olarak onun malıymışım gibi davranması sinirlerimi bozuyordu. ''Vücudumda morluk bıraktın diye sana ait olmuyorum piç kurusu! Ben kimi istiyorsam onun olurum, duydun mu? Bugün seni istiyorum, yarın bir başkasını... Kısacası burada benim neyi, kimi istediğim önemli.'' Kalçalarımı sıkan ellerinden birini elimden kurtardığında büyük bir kavganın çıkacağını hissedebiliyordum. ''Bana yüzünü yakın bir zamanda göstersen iyi edersin. Bu gidişle senden çabuk sıkılacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYARISI TANRISI: DIABLO (+18)
Fantasy| YETİŞKİN İÇERİKLİDİR. | Takıntı, bağlılık, tutku, şehvet, ihtiras ve aşk... Bay Midnight bunlardan fazlasıydı. Belki bir şeytan, belki de bir canavar... O; Rosa'yı yakıp kül etmeye yemin etmiş kör kütük âşığı, hayranı ve tek sevgilisiydi. Ancak g...