Multide, Alacakaranlık serisinin en sevdiğim saundlarından birini bırakıyorum size:) Özellikle Zeynep'in sınava gitme bölümünde dinlerseniz baya güzel gider :) Okuyarak seversiniz umarım.
ÖNEMLİ!!!
Oy kullanmayı lütfen unutmayın arkadaşlar. Çünkü hikayeye olan ilginizi hem buradan gözlemlemekteyim hemde verdiğiniz oylarla hikaye daha çok kişi tarafından keşfedilecektir. Devamlılık için bu çok önemli. Oylarınızı unutmayın :) Keyifli okumalar... :)
Uyandığımda her zaman yaptığım gibi ilk işim elimle etrafı kontrol etmek oldu. Yine aynı rüyayı görmüştüm. Geçmişini, ailesini çok hatırlamayan biri olarak bazen yine aynı kabusun içinde yıkıntıların arasında buluyorum kendimi. Küçüktüm ancak etrafımdaki olan biten bir çok şeyi hala hatırlayabiliyorum. Ama ondan öncesine dair hiçbir şey yok. Her şey bulanık. Zihnimin derinliklerinde bir yerde unutamadığım tek ses ise insanların çığlıkları, yardım arayışlarıydı. Herkes ailesini arıyordu. Kimileri için artık çok geçti, kimileri içinse ciddi anlamda yardım gerekiyordu. Kendimi rahatlatmaya çalıştım. Sakinleşmeliydim ancak her ne olursa olsun sıkıntı halinde gelen kalp çarpıntımı susturmak pek de kolay olmuyordu. Bana dair her ne varsa o yıkıntılarla birlikte 1999 yılında Sakarya'da kaldı. Şimdiyse sıkıntılı, stresli olduğum zamanlarda kabus oldu o yıllardan bana miras kalan. Neyse ki saat daha gece yarısıydı ve sabaha daha çok vardı. Sınav haftamın etkisiyle stresim tavan yapmıştı artık. Çalışırken kısa bir süreliğine uyuya kalmışım. Ah bu vizeler!!! Neden on tane sınavı beş güne sığdırmaya çalışıyorlar anlam veremiyorum. Anlıyorum her üniversitenin sistemi ayrı ancak bu bizi mahvediyor ve buda tabi ki öğrenci olmayan kimsenin umurunda değil yani sevgili rektör ve okulda çalışan tüm kadroya saydıra saydıra gelen bir gençlik mevcut kampus yolunda. Sınava giderken kulak kabartıp gülmemek elde değil. 3. yılım ve ''sık dişini Zeynep'' diyorum, az kaldı. Hakikaten ne kadar çabuk geçti o kadar vakit anlayamıyorum.
Sabah uyandığımda sınava yetişmek için yatağımdan hızla fırladım ve fırlamamla birlikte ayağımın yorgana dolanıp yere kapaklanmam arasındaki o bir nanosaniyelik zaman dilimini değilde yere çarpmanın etkisiyle oluşan kolumdaki acıya yoğunlaştım. ''Ah be Zeynep, ah be kızım ne zaman öğreneceksin sakarlık etmemeyi bilemiyorum''. İçeriden babamın sesiyle beraber ayağa fırladım: ''iyiyim ben bir şey yok'' . Evet ailemle beraber kalan tek üniversite öğrencisiydim galiba. Bütün arkadaşlarım şehir dışındandı ve hepsi ya yurtda ya da kendilerine ait öğrenci evlerinde kalıyorlardı. Ailem beni evlat edinmişlerdi depremden bir süre sonra. Her ne kadar çok araştırsalar da ne beni tanıyan bir tanıdığa ne de gerçek aileme ulaşamadılar. Artık bunların bir önemi yok, çünkü üzerinden kocaman bir on beş yıl geçti. Şuan ki aileme ne yapsam haklarını ödeyemem; bana hep destek oldular. Ailem zamanında çok çocuk sahibi olmak istemiş; ancak bir evlatlarının olamayacağını öğrenmişler. Daha sonra evlat edinme programına başvurmuşlar. O dönemlerdeyse deprem dolayısı ile ailesiz kalan bir çok cocuğa öncelik verilmiş. Onlardan biride bendim.
Anneme gelmişti seslenme sırası: ''Zeynep! Kızım hadi geç kalacaksın sınavına'' diyordu. Koşarak bahçeye çıktım ve tabi ki de iki en iyi arkadaşım, Edip ve Sultan beni bekliyorlardı. Annem mis gibi kokan pişilerden verdi hepimize. Edip sevinçle: ''Oya teyzem ya sen harikasın, bitanesin, annelerin kraliçesisin, valla sınava karnım guruldayarak gireceğim diye ödüm kopuyordu. Şu sınavlar bitsin dile benden ne dilersen''diye ne varsa anlatıyordu anneme. Annem de: '' hadi ama artık gençler, çabuk olun , koşun, değilse hepiniz bu sınavdan kalacak sonrada benim azabımdan bütünlemelere gireceksiniz asıl'' diye kendince bir şeyler anlatıyordu. Sultanda(kıyamam), her zaman ki gibi kibar kibar teşekkür etmeye çalışıyordu anneme. Sultan annemi ayrı bir severdi. O, annesiz büyümüştü ve buraya geldiğinde bize ilk getirdiğim zaman annemle çok güzel kaynaşmışlardı . Aralarındaki bağ gözle görülür bir şekilde fark ediliyordu. Kıskandığım olurdu arada ama Sultan'ı anlıyordum aslında. Annem hepimizin annesiydi; Edip'inde söylediği gibi.
&&&
Tramvay maceramızdan sonra kampüse adım atar atmaz koşmaya başladık; çünkü sınava on dakikadan az bir zamanımız kalmıştı. Sınav salonuna vardığımızda gözetmen acele etmemizi söylemişti. Sınav kağıtlarını alıp hemen yerlerimize yerleştik. Edip yine her zamanki gibi Sultan ve benim arkama geçmiş: ''canım arkilerim benim , benim arkilerim çok yardım severdir '' diye yağ çekmeye çoktan başlamıştı bile. Her zaman ki Edip işte! İşi düştüğünde nasıl yağ çekilmesi gerektiğini iyi bilirdi; ama yinede çok severdim arkadaşımı. En zor zamanlarımda Sultanla beraber bana çok destek oldular. Sultan'a bir göz kırpmamla birlikte Edip'e döndüm: ''Edip, kanka biliyor musun gece uyuya kalmışım bende çalışamadım'' deyip dudağımı sarkıttım. Edip'in zilleri tutuşmaya başladı; çünkü benim nadir şaka yaptığımı ve sınavla ilgili şaka yapmayacağımı iyi biliyordu. Ama bu sefer yanılıyordu. Daha fazla Sultanla kendimizi tutamayıp gülmeye başladık. Edip bize bakıp: ''çok hainsiniz ama alırım bunun hesabını çıkışta'' diye kendi kendine söyleniyordu. Dayanamayıp: ''deli dur dur sakin ol, o iş bizde'' dedim ve önüme döndüm. Az daha konuşursak gözetmen sınav başlamadan salondan atacaktı çünkü bizi.
Sınavın bitmesine beş dakika vardı. Yapabildiğim kadar soruları cevaplamaya çalışmıştım; ancak İktisat bu yani hocalar ne yaparsak yapalım hep bir soruyu çizecek bahane buluyorlardı. Sonra itiraz edince de ''kitap cümlesi istiyoruz!'' diye dayatırlardı. Artık hocalara kafayı çok takmıyordum çünkü üniversite böyle bir yerdi. Kağıdımı verip sınıftan ayrıldım. Sanırım tek çıkan bendim. Biraz rahatlamak için tuvalete yüzümü yıkamaya gittim. Etrafta kimse yoktu ve sınav sabahın köründe olduğu içinde daha tuvaletlerin ışığını açan bile olmamıştı. Yüzümü yıkayıp nefes aldığımda kabinlerden birinde bir ses duydum, bir tıkırtı. İçeri girdiğimde ışıklar açık değildi, kim olabilirdi ki derken enseme çok ağır bir darbe gelmişti. Canım çok yanıyordu: ''Ne oluyor?''.
Neler oluyordu böyle?
Bir sonraki bölümde görüşürüz arkadaşlar :)
Yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH&MAT MI?
Mystery / ThrillerBazı insanlar sadece kendine özeldir. Sadece bir kişidir. Belkide bir çok insanın başta fark ettiği ancak görmezden geldiği, bilmeyerek yapılan hatalarıdır geleceğine engel korkuları . Peki ya Zeynep yüzleşebilecek miydi geçmişiyle, olanlarla.. He...