dieciseis

2.1K 229 278
                                    

Tam bir ay olmuştu.

İnsanların ağır hakaretlerinden, bana verdikleri fiziksel zararlardan çekinip okulda gözlerimi ayaklarımdan başka bir yere odaklayamadığım bir ay olmuştu.

Günlerim okula gelmek, dayak yemek ve eve gidip uyuyakalana kadar ağlamakla geçiyordu. Her şey eskisinden de daha kötü olmuştu.

Herkes benden iğreniyordu.

Yukhei ise kendine yeni bir kız arkadaş bulmuştu.

Duyduğum kadarıyla Im Nayeon ile çıkıyordu. herkesin isteyeceği türden bir kızdı. Güzeldi, nazikti, okulda arasının bozuk olduğu bir kişi bile yoktu.

Çok isabetli bir çift olmuşlardı.

O bu kadar güzel bir hayat sürerken, benim her gün ölmeyi dilemem ve bu dünyadan yok olmak istemem haksızlıktı.

Aynı benim hâlâ aptal gibi onu deli gibi sevmeye devam ediyor olmam gibi.

Fakat onu o günden beri görmemiştim. Okula geldiğini biliyordum ama gün boyu sınıftan çıkmıyordum. Sınıftayken de ya pencereden dışarıyı izliyordum ya da uyuyordum. O da sınıfını değiştirmiş, Nayeon'un olduğu sınıfa geçmişti. Hâliyle onu görmem imkansız oluyordu.

Yediğim hakaretlere ve yumruklara da alışmaya başlamıştım. En azından mezun olana kadar dayanabileceğimi umuyordum.

Umarım ummakla kalmazdım.

Bunlar dışında hayatımda hiçbir yenilik olmamıştı. Bomboş bir ay geçirmiştim. Okula yeni nakil olan taylandlı çocuk dışında konuştuğum kimse yoktu.

Onunla konuşma sebebim ise sıra arkadaşım olmasıydı.

Diğerlerinin aksine beni tercihlerimle yargılamayacağını, istersem çok yakın arkadaşlar olabileceğimizi bile söylemişti.

Başta şaşırmıştım. Çünkü doğruyu söylemek gerekirse, bilmediği bir ülkede bilmediği bir okula yeni başlayan bir insan olarak, diğerlerine karşı bu kadar iyi niyetli ve sıcakkanlı olmasını beklememiştim. Benden çekineceğini bile düşünmüştüm.

Benimle olabildiğince vakit geçirmeye çalışıyordu fakat benden pek yüz bulduğunu söyleyemezdim. Okuldakilerin benimle yakın olduğunu bahane edip ona da bulaşmalarını istemezdim.

Yine de onunla konuşmanın hoşuma gittiğini inkar edemezdim. Gerçekten eğlenceli biriydi.

Fakat ben tam yanımda olacak birilerini bulduğumu düşünüp biraz da olsun toparlandığımı ve güç bulduğumu hissederken, hayat her zamanki gibi bana gülmüş ve yanıldığımı çok net bir şekilde yüzüme vurmuştu.

"Bakın burada kim varmış?"

Taeyong'un tayfasından olduğunu bildiğim fakat adından başka bir şey bilmediğim Jaehyun'un rahatsız edici sesine karşı gözlerimi devirip yürümeye devam ettim.

"Beni görmezden mi geliyorsun? Çok kırıldım Jungwoo." Söylediği şeyden sonra dudaklarını büzmesi midemi bulandırmıştı. "Seninle uğraşacak havamda değilim Jaehyun."

Aniden fazla sert tutulmaktan moraran bileğimi -yine oldukça sert bir şekilde- tuttu ve beni sürüklemeye başladı.

O günden sonra, kendimden bu denli nefret edeceğimi aklımın ucundan bile geçirmezdim

saudade, luwoo. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin