"Yürümemen gerektiğini söylemiştin, ne diye geliyorsun yanıma?" Kısa olanın kısık ama sözünü dinlemeyen çocuğunu azarlayan bir anneyi andıran sesi uzun olana ulaştığında uzun olan yalnızca ufak bir gülümsemeyle cevap vermişti karşısındakine.
Yemekhane ağzına kadar doluydu, herkes gruplar hâlinde oturmuş birbirleriyle sohbet ediyorlardı.
Jungwoo'nun yanında oturan Ten ise, kıstığı gözleriyle düşmanı olarak benimsediği uzun çocuğa bakarken tek bacağını hızlı bir şekilde sallamaya başlamıştı. Kısa sürede en yakın arkadaşı olan çocuğun kulağına eğilip fısıladı. "Ne işi var bunun burada?"
Jungwoo bilmediğini belirtmek amacıyla omuzlarını silkmiş ve karşısında kendisini bekleyen çocuğu daha fazla bekletmemek adına ayağa kalkmıştı. Ne olacaksa bir an önce olsun, ve bitsin istiyordu.
Hâlâ bir cevap alamamış olmanın verdiği bıkkınlıkla gözlerini sorgularcasına uzun olanın gözlerine dikmişti. Cevap vermemekte kararlı olan Yukehi ise hiçbir şey söylemeden diğerinin kolunu tutup onu yemekhanenin ortasına çekiştirdi.
"Hey millet, şu an yanımda duran güzel çocuğu görüyor musunuz?"
Uzun olanın ani bağırışı Jungwoo'nun gözlerini kocaman açmasına ve büyük bir şaşkınlıkla yüzünü diğerine çevirmesine neden olmuştu.
Dirseğiyle diğerinin karnına vurup fısıldadı. "Ne yapıyorsun tanrı aşkına?"
Yukhei, gözlerini önündeki kalabalıktan çekip kendisinden kısa olan çocuğun gözlerine çevirdi. "Kendimi affettiriyorum."
Gülümseyerek onu izleyen kalabalığa geri dönüp konuşmasına devam etti "Ben tam bir aptal gibi davranıp onu sürekli üzdüm ve ağlattım. Ona bu kadar ihtiyacım varken benden uzaklaşması için elimden geleni yaptım."
Bütün kalabalık konuşmayı kesmiş, herkes büyük bir şaşkınlıkla uzun çocuğu dinlemeye başlamıştı.
"Onu koruduğumu sanarken ona asıl zarar veren bendim."
Az önce Jungwoo'nun yanındaki sandalyede oturan kısa çocuk hızla ayağa kalkıp karşılık vermişti. "Evet öyle yaptın seni beyni yerine boyu gelişmiş aptal!"
Jungwoo gülmemek adına dudaklarını ısırırken Yukhei buruk bir gülümsemeyle adının Ten olduğunu bildiği çocuğa dönmüştü. Ten ise yanındaki Sicheng tarafından zorla sandalyesine oturtulmaya çalışıyordu. "Bıraksana beni Dong!"
"Evet, haklısın. Sanırım bunun için senden gelip suratıma koca bir yumruk atmanı isteyeceğim. Ama ondan önce," Uzun olanın gözleri tekrardan Jungwoo'nunkilere dönmüştü. "Yapmam gereken daha önemli bir şey var.
Elleri, kendinikilerinden yanında daha küçük ve narin kalan elleri bulduğunda parmaklarını diğerinin parmaklarının arasından geçirdi ve ellerini kenetledi. Ardından sevdiği çocuğun karşısında dizlerinin üzerine çökmüştü. "Güzelim, benim gibi bir aptalı affedebilir misin?"
Jungwoo dolan gözleriyle karşısındakine bakarken Yukhei elleri arasındaki elleri öpüp devam etti. "Açtığım yaraları teker teker iyileştirmeme izin verir misin, sevgilim olur musun Kim Jungwoo?"
Şaşkın gözlerle diğerinin gözlerine bakan kısa çocuğun ağzı hafifçe aralanmış, elleri titremeye başlamıştı.
Bütün okulun beklediği tepki ve küfürler ise ne Taeyong'dan gelmişti, ne de diğerlerinden.
Az önce Yukhei'e ölüm tehditleri yağdıran hırçın kısa boylu çocuk, Taeyong'un bütün ilgisini üzerine çekmiş gibi görünüyordu.
Jungwoo da diğeri gibi dizlerinin üzerine çöküp ani bir hareketle dudaklarını diğerinin dolgun dudaklarıyla birleştirdiğinde, yemekhanede büyük bir alkış kopmuştu.
Günün ikinci büyük şokunu yaşayan Jungwoo, kısa süren öpücüğün ardından gözlerini önce gülümseyerek kendisini izleyen iki yakın arkadaşına, sonra da büyük kalabalığa çevirmişti.
Her şey tam anlamıyla gerçek olamayacak bir rüya gibiydi, bu güzel ortam her an iğrenç alarm sesiyle bozulacakmış gibi hissediyordu genç oğlan.
Ama öyle olmadı, ne iğrenç alarmın sesi doldurdu kulaklarını ne de odasında çift kişilik yatağında buldu kendini. Her şey gerçekti.
En son gözleri, az önce öptüğü çocuğun cevap bekleyen gözlerinde takılı kaldığında suratındaki gülümseme büyüdü ve tekrar karşısındakinin dudaklarına yapışmadan önce ona istediği cevabı verdi.
"Evet Wong Yukhei, senin sevgilin olurum."
Uzun çocuğun oldukça mutlu çıkan kalın sesi kısa olanın kulaklarında yankılanıyordu şimdi.
"Bana asla sahip olamadığım birini özlemeyi öğretmiştin Jungwoo, sana sahip olmama izin verdiğin için teşekkür ederim."
♡
BİTTİİİİ
umarım beğenmişsinizdir ve hayal kırıklığına uğratmamışımdır, böyle bölümleri yazmakta pek iyi değilim :'D
bu zamana kadar saçmalamalarımı okuduğunuz ve ilgi gösterdiğiniz için hepinize teşekkür ederim
sizi seviyorum♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saudade, luwoo.
Romance一 tamamlandı ❝ Bana asla sahip olamadığım birini özlemeyi öğrettin. ❞ [texting/story] kim jungwoo ╳ wong yukhei #1 in nctzen #1 in wongyukhei #1 in kimjungwoo ©haekaum