Az Bekle Sen!!

118 17 3
                                    

Yavaş yavaş sınıflara girerken dokuzların telaşı görülmeye değerdi. O kadar ürkek davranıyorlardı ki gülmemek için kendimi zor tuttum. Tabi bazılarının havasından geçilmiyordu ama onlarda yakında anlarlar bu okuldaki yerlerini. Zaten Çağrı tüm çömleri dize getirirdi.

Sıramıza oturmuş laflarken kapının açılmasıyla gözüm oraya kaydı. Yok artık!! Gözlerimi pörtletmiş kapının oraya baktığımı farkedince kızların da gözü kapıya kaydı. Çağrı Eda'yı görünce "Bu kadarı fazla ama!!" diye bağırdı. Bir an kalkmaya yeltendi ama onu durdurdum. Daha ilk günden birileriyle dalaşmasını istemiyordum. Zaten geçen senelerde iki kez disipline gitmişti. Koray Hoca olmasaydı neredeyse okuldan atılacaktı.

Koray Hoca en sevdiğim öğretmen. Koray Hoca orta boylu, orta yaşlı, hafif göbekli, hafif kel bir adamdı. Bize karşı her zaman iyi ve korumacıydı. Sadece okulda değil normal hayatta da başımız belaya girse gideceğimiz ilk kişi O'ydu.

Çağrı'yı kolundan tutunca kalktığı yerine tekrar oturmak zorunda kaldı. "Koray Hoca her zaman seni kurtaramaz. Artık daha dikkatli davranmalısın." dedim. Yüzünde memnuniyetsizlik vardı. Eda'dan hoşlanmadığını sadece ben değil tüm okul anlamıştı. Çok sinirliydi. Bunu nefes alış verişinden anlayabiliyordum ve oturduğundan beri elini yumruk yapmış sıkıyordu. Sonay'la birbirimize baktık. O da Çağrı'yı sakinleştirmemiz gerektiğini anlamıştı. "Eğer bir kez daha disipline gidersen okuldan atılacaksın, biliyorsun değil mi?" dedi. Sonay o kadar doğru bir noktaya değinmişti ki okuldan atılabileceği gerçeği Çağrı'nın biraz olsun normale dönmesini sağlamıştı. Çok fazla abartıyordu. Moralini bozmamak için bir şey demedim ama gerçekten bu kadarı abartıydı.

Eda Çağrı'ya aldırmadan boş bulduğu bir sıraya geçti. Etrafındakilere bir şeyler anlatmaya başladı. Her söylediği cümlenin sonunda abartılı bir şekilde gülüyordu. Bu seferki durum Çağrı'nın abartması değildi. Bu kız cidden çok sinir bozucuydu. Benim anlamadığım yeni geldiğin bir okulda nasıl olur da bu kadar rahat olabilirsin? Ben böyle kendimi kaybetmiş düşünürken Çağrı'nın sesiyle normal hayata geri döndüm. "Ya, benim anlamadığım kızdaki bu özgüven nerden geliyor?" "Bak onu ben de çözemedim." diyerek Sonay da konuşmaya katıldı. Çağrı tam ağzını açıp bir sey söyleyecekti ki öğretmen sınıfa girdi. Öğretmenin sınıfa girmesiyle Eda'nın kahkahalarının yerini sessizlik aldı. "Yiyorsa şimdi de öyle gülsene." dedi Çağrı sadece bizim duyabileceğimiz bir sesle.

Hoca Eda'yı farkedince "Sanırım sınıfa yeni biri katılmış. Hoşgeldin, bize kendini tanıtır mısın?" dedi. Eda bir karış eteğini düzelterek ayağa kalktı. O etekle neresini kapatacaksa! Konuşmaya başladı "Adım Eda Taşkıran." Çağrı yanımdan "Senin kafanı ben kırıcam, az bekle sen!" deyince Sonay'la kendimizi tutamayıp gülmeye başladık. Hoca bize doğru bakınca susmak zorunda kaldık. Eda kendini anlatmaya devam ederken biz kendi aramızda muhabbet etmeye başlamıştık bile. Bu yaz pek görüşememiştik ve hasret gidermemiz gerekiyordu. Birbirimize yazın neler yaptığımızı anlattık. Ben her zamanki gibi Çeşme'ye gitmiştim. Orada yazlığımız vardı ve hemen hemen her yaz bizimkilerle oraya giderdik. O yüzden benim cephemde önemli bir olay yoktu. Çağrı önce Ankara'ya anneannesinin yanına gitmiş. Orada bir hafta kalmış. Kuzenleriyle Ankara'yı gezmişler. Ankara'da bir hafta kaldıktan sonra Muğla'ya gitmişler ailesiyle. İki hafta da orada tatil yapmış. Sonrasında İstanbul'a geri dönmüşler. Sonay bir ay kadar Bodrum'da kalmış ve o arada bir sevgilisi de olmuş. Sabah sahilde koşarken bir çocukla karşılaşmış. Ertesi sabah koşuya çıktığında çocuk yine sahildeymiş. Birlikte koşmaya başlamışlar. Bir süre sonra koşular yerini uzun yürüyüşlere bırakmış. Bu uzun yürüyüşler sırasında bir çok şeyden bahsetmişler ve birbirlerini tanıma fırsatı bulmuşlar. Daha sonra geceleri kulüplere gitmeye başlamışlar ama bizim kız durur mu öyle yerlerde, üçüncü gece kendini kulüpten dışarı atmış. Ama iki gece nasıl topuklu ayağına vurmuş, "Bir hafta doğru düzgün yürüyemedim." diyor. İnternet üzerinden hala konuşuyorlarmış. Benim asıl şaşırdığım konu bu kız bunu bizden nasıl sakladı. Bir ara sorarım hesabını.

Okulun ilk günü olduğu için tüm dersler boş geçmişti ve çıkış zili çaldığında derin bir nefes aldım. Kitapların bir kısmını çantama sığdırıp kalanları koluma aldım. Bu kadar çok kitap vermeleri şart mıydı? Çağrı sınıftan çıkmadan önce sınıfı süzdü. Gözleri Eda'yı arıyordu fakat Eda zil çaldığı gibi sınıftan çıkmıştı. Biz de sınıftan çıkıp okulun kapısında Kaan ve Mert'i beklemeye başladık. Kaan ve Mert bizi çok bekletmeden aşağı indiler. Hep beraber bir kafeye gidip son sınıf olmamızı kutlamayı planlıyorduk.

""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""

Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkürler.
Multimedia; Sonay, Çağrı, Mert, Eda.

YOKSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin