Hazin Son II. Bölüm

325 6 1
                                    

      Sabah olmuştu. Sertap üç saatte bir kan ter içinde uyandığı kâbuslarla dolu bir gece geçirmişti. Bugün üzerinde her zamankinden daha farklı bir hâl vardı. Gözlerini açmakta belki de hiç bu kadar zorlanmamıştı. Adım atmaya bile mecali olmadığını fark etti. Zar zor kendini zorlaya zorlaya ayaklarını yataktan sarkıttı. Ayağını sarkıtırken pijamanın sıyrılan yerinde morlukları gördü. Bu morlukları ve bugünkü aşırı bitik hâlini düşünerek az mı kaldı yoksa dedi içinden. Ölümü bekliyordu ancak bir yandan da kaçmak istiyordu ve kaçamadığını da hissediyordu.         
      Bu sırada başucundaki telefonun çaldığını gördü. Hayat enerjisi en ihtiyaç duyduğu anda arıyordu. Kendini zar zor biraz toplayarak telefonu açtı. Sevdiğinin sesi ilk haberi verdiği güne göre daha iyiydi. Bu biraz da olsa onu sevindirdi. Sanırım o da kabullenmiş gibi davranmaya çalışacaktı. Bugün saat 15.00’da görüşüp güzel vakit geçirmeyi sevgilisi teklif etti. Bu teklif karşısında Berk hâlim yok deyip ablasına bakarak Berk buraya gelse olur mu dedi. Ablası normalde kabul etmeyeceği bu teklife olur dedi. Yalnız ben de burada olurumu da ekledi. Bu cevabı alan kardeşi, sevgilisine evde oturmayı teklif etti. Sevgilisi bu teklifi kabul ederek telefonu kapattı.
      Bu konuşmadan sonra Sertap, hep gittikçe daha kötü olduğunu hissetti. Ablası da farkındaydı ama bir şey diyemiyordu. Sonuçta hastalık ve sonuçlar belliydi. Sadece kardeşinin daha az acı çekmesi için içinden dualar etti. Saat 13.00’a yaklaşırken bugün üstündeki hâlsizliği ve acıları azaltır umuduyla Sertap, duşa kendisini zorlaya zorlaya attı. Bir ara ablası yardımcı olmak istedi ancak onu kötü hissettirmemek adına kardeşinin zar zor banyoya girişini izledi. Sadece bir ara yardım istersen de çekinme dedi. Kardeşi tek başına mücadele edeceğini düşünerek gerek yok, su iyi gelir merak etme deyip banyoya girmişti.
       Hava 43̊ idi, belki de bu hâli sıcaktandı. Su küvete yavaş yavaş dolarken ağzından ve burnundan kanlar geldiğini fark etti. Sanırım bugün çok kötüydü. Banyo yapamayacağını anlayıp, kanları durdurup dinlenmeye karar verdi. Bu düşünceyle elini musluğa atıp musluğu kapatıp çıkacaktı ki gözü karardı. Sonra… Sonrası yok işte. Bundan sonra ne yapılabilir ki size diyeyim. Gencecik bir bedenden ruh kuş olup gitti, cansız bedenin neyi anlatılabilir ki…
       Kardeşinin durumuna endişelenen ablası kafasını dağıtmak için televizyon açmıştı. Suyun sesini ve kardeşinin ihtiyaç duyup kendisini çağıracağını düşünerek bir yandan da banyoyu dinliyordu. Bir an yere doğru ıslaklığın geldiğini gördü. Evet, kardeşi hastalandı hastanalı yanında ağlamazdı. Banyoya girip saatlerce su sesinde ağlar ağlar çıkardı. Bu rahatlama uzun sürdüğünden kardeşinin uzun süre banyoda kalmasına alışıktı. Alışmıştı alışmasına da bu gelen su neydi şimdi? Yoksa… Aman Allah’ım… İşte bu düşüncelerle banyoya hemen koştu ablası. Kapıyı tıklattı açan yok. Seslendi, ses veren yok.
      Çok değil bir buçuk saate yakın olmuştu gireli. Normalde de bu kadar geç çıktığı zamanlar oluyordu. Banyoda ağlayıp kendisini toparlaması zaman alıyordu. Şaşkın kız, bu kez kendini aşırı kaptırıp suyun taştığını fark etmiyor diyerek kendisini rahatlatmaya çalışsa da yapamıyordu.
       Sertap ile hastalığı öğrendikleri gün anlaşmışlardı. Girilen yerlerin kapısı kilitlenmeyecekti. Bu yardıma ihtiyaç duyulduğu an yardım yapılması için alınmış bir önlemdi. Ölümü ağızlarına almaya cesaret edememişlerdi. Şimdi de zihni kapının açık olduğunu, girmesi gerektiğini söylese de buna cesaret edecek gücü kendisinde bulamıyordu. Geverenler çekirdek ailesinden şu koca dünyada bir başına kalma fikrinin ağırlığı altında eziliyor, eziliyordu. Var olan azcık gücü de bu ezilmeyle gidiyordu.
      Çaresizlik ve kimsesizliğin verdiği acıyla kendini kaldıkları odanın dış koridoruna attı. Koridordan geçen bir bayanı acı bir feryat ve telaşla çağırdı. O da bir ilerdeki bayana seslendi. Bu iki bayan bu çaresiz kıza yardımcı olabilme umuduyla bir bakalım diyerek içeri girdiler. Ablası, Sertap’ın o körpecik bedenini bu iki yabancı kadının yanında içeri girince gördü.
       Sertap küvetin içinde yüzükoyun kapanmış, sular içinde öylece duruyordu. Suya karışmış olan Sertap’ın ölmeden önce ağzından ve burnundan gelen kandamlaları gözle görülüyordu. Buna rağmen ablası inanmak istemiyordu. Hınzır oyun yapıyordur şimdi gösteririm ona diyerek hâlâ kendini teselli etme çabaları içinde kardeşinin yanına gitti. Yanına gidip kardeşini öne doğru çevirip kolları arasına aldı. Sertap’ın yüzü bayanlar tarafından görüldüğünde bayanlar büyük bir dehşete düşüp,  gözlerini kapatıp aman Allah’ım sen büyüksün diyerek dua ettiler. Sertap’ın yüzü bembeyazdı ve dışardan bakılınca korkutan bir ifade yüzünde görülüyordu. Ancak onunla anıları olan ablası bu durumdan hiç rahatsız değildi.
       Kardeşine sarıldığında sadece hiçbir yaşam belirtisi hissetmediğini anladı. Bugüne kadar defalarca birbirlerine sarılmışlardı. Ancak bu tek taraflı sarılış kadar soğuk, can yakıcı bir sarılış hiç yaşamadığını şimdi hissediyordu. Biliyordu ki bu kardeşine son sarılışıydı… Bu nedenle bırakası bu sarılmayı bitiresi bir türlü gelmiyordu. Hiç bırakmadan sarılı öylece duruyordu. Yalnız başına girseydi herhâlde birileri su tüm yeri sarıp fark edene kadar yıllarca burada kalabilirdi. Dünya da beyni de onun için durmuştu. Elini akmakta olan musluğa atıp kardeşinin kapatamadığı musluğu kapatmayı bile düşünemiyordu.
      Ablanın gözlerinde bir donukluk vardı, feryat dâhi edemiyordu. Berk’teki heykelliğin bir benzeriydi abla da görülen. Sonra yavaş yavaş bu heykele de can gelmeye başladı. İlk doğan çocuk nasıl ki ağlayıp yaşam belirtisi gösteriyorsa ablası da Berk gibi ilk gözyaşını dökerek yaşam belirtisi göstermeye başladı. Bu hayat acıydı, acıları hafifletmek için gözyaşlarıyla sulaya sulaya insan hayatı yaşıyordu.  Gözyaşlarının ardından bir çocuğun ilk doğduğundaki ağlama sesleri gibi hıçkıra hıçkıra acı acı haykırmaya başladı:
— Hayırrrr! Lütfen hayırrr! Bu kez olmasın, ne olur Allah’ım hayırr! Bu kadarı bu aileye de bana da fazla. Ne de güzel uyuyorsun meleğim hadi kalk. Bu kez olmamalı… Kalk, kalk, kalkkkkk...
       Gözyaşları sel olmuş taşıyor, acı feryadı göğe kadar yükseliyordu. Bu acı feryatlar ilk görmenin şokunu ve korkusunu yaşayan iki kadını kendine getirdi. Biri durumu anlayıp 112 arayıp ambulans istedi. Diğeri çekine çekine acılı ablanın yanına yanaştı. Önce hâlâ açık olan musluğu kapattı. Sonra ablayı telkin edici sözler söylemeye başladı. Ancak acılı abla hiçbir sözü duymuyor, feryada ağlamaya devam ediyordu. Duyma yetisi sanki kardeşinin ruhuyla uçup gitmişti. Bu sırada diğer bayan da yanlarına geldi.
      O da acılı kıza telkin edici şeyler diyordu ama sadece diyordu… Kızın bu sözleri duyup tepki vermediğini görünce ikisi birlik olup ablanın elinden kardeşi almaya çalıştılar. Abla kardeşini öyle bir sarmalamıştı ki iki bayan ablanın elini azıcık bile gevşetemiyordu.
      O sırada odaya gelen Berk, açık kapının ardından ağlamaklı haykırışları ve tanımadığı farklı sesleri duydu. Telaşla o da seslerin geldiği yöne doğru gitti. Berk içeri girer girmez işte bu manzaraları gördü.
                                              
                         01.04.2019

     SONRA NE Mİ OLDU? BERK NELER Mİ YAŞADI? BUNLARI MERAK EDİYORSANIZ BİR HAFTA SİZİ BEKLETECEĞİM.
     GİTTİKÇE KİTABIN DAHA DA İYİ OLDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ. BERK’İN ACISINA DAYANMAKTA ZORLANACAKSINIZ. ONUNLA BELKİ DE SİZ DE AĞLAYACAKSINIZ.
     BUNDAN SONRA NİSAN AYININ SONUNA KADAR HER HAFTA BİR BÖLÜM YAYIMLANACAK.    
     BÖLÜMLERİN UZUN MU KISA MI OLMASINI İSTİYORSUNUZ BUNU YORUMLARA YAZARSANIZ SEVİNİRİM.
    TARAFIMA YORUMLARDAN YA DA ÖZEL MESAJLARDAN GELEN OLUMSUZ ELEŞTİRİLERE GÖRE KİTABI HALAM TEKRAR TEKRAR DÜZENLEMEKTEDİR. BU NEDENLE HER HAFTA DÜZENLİ TAKİP EDİP OKUMANIZI SAĞLAMAK ADINA HER YAYIMIN YAYIMLAMA TARİHİ BÖLÜM SONUNA  YAZILACAKTIR. BÖLÜM SONUNDAKİ TARİHTEN 7 GÜN GEÇİNCE 8. GÜN SABAH YENİ BÖLÜMÜ GÖRECEKSİNİZ.
     BU BÖLÜM 01. 04.2019’DA YAZILDIĞI GİBİ YAYIMLANMIŞTIR. DEVAMI 08.04.2019’DA GELECEKTİR.    
     DESTEK VERİP OKUYARAK DEĞERLİ ZAMANINI VEREN OKUYUCULARIMA TEŞEKKÜRLER…

Papatya Yıldızı Çok Sevdi... #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin