Son 4 senedir olduğu gibi antrenmandan çıkıp cafeme gittim.
4 sene içinde bir yıl rehabilitasyon merkezinde kaldım, dedem beni bir daha görmek istemediğini söyledi ve babam tecavüze uğradığımı bilmesede dilsiz olmamdan utandığı için yanıma bile gelmedi. Olumlu olarak Serkanla beraber bir kafe açtık ,kickboxa başladım ve tıp fakültesinde okuyoruz. Babamı en son üniversiteye başlamadan önce bana araba aldığında gördüm. Serkanla aynı evde kalıyoruz ve Kuzeyi o günden sonra hiç görmedim.
Cafe yine aynı kafeydi. Kendini beğenmiş garsonum - Serkan- yine kızların yanındaydı. Serkan cafenin diğer sahibi olsada garsonluk yapıyor. Onun garsonluk yaptığı günler cafe ağzına kadar kızla dolu oluyor. Serkanda halinden fazlasıyla memnun. Yanına gidip;
"Eee kızlar DS cafeden memnun musunuz?"
"Çok mamnonoz. Çoluşonlorunuz mökemmel." Konuştu mu lan o?!
"Ne diyon gülüm?" derken Serkan ağzıma pasta tıktı.
" Pastanın tadı nasıl olmuş Duru Hanım?" dedi. Bunun anlamı ' Sus. O benim bu geceki ganimetim.'
" Mükemmel olmuş Serkan. Artık ölçüyü tutturabiliyorsun."
" Teşekkürler Duru Hanım. Köşedeki masanın sizden bir ricası varmış." dedi. Köşedeki masadaki 'erkek olsam ilk bununla...' kızın yanına gittim. Tek kaşımı kaldırıp baktım.
"Duru Nisa Ateş siz misiniz?"
"Benim."
"Ben babanızın sekreteriyim. Babanız size şu davetiyeleri vermemi istedi." deyip elime şık davetiyeler verdi.
"Bunlar ne için?"
"Bir tanesi Bora Kocanın düğün davetiyesi diğeri babanızın haftaya vereceği davetin davetiyesi." deyip dışarı çıktı. Elimdeki davetiyelerle bakışmaya başladım. Sonradan jetonum düştü. Bora mı evleniyor?! Bora bizim Bora. Şu birsürü barı olan Bora. Çüş. Oha. Bora Koca mı evleniyor?! Ayaklarımın kıçıma vurduğu bir hızla Serkanın yanına gidip;
"Çok önemli bir şey oldu."
"Noldu kızım? İnşallah bu geceki ganimetime değer bir şeydir."
"Bora Koca evleniyor!"
"Şaka mı yapıon?! Duru herkes evlenir Bora Koca evlenmez."
"Evleniyormuş ve benim o düğüne gitmem gerekiyor."
"Ben gelmem. Hayatta olmaz. O herifle konuşmama yeminimi çiğneyemem."
"İkimizde öyle bir yeminin olmadığını o düğüne sadece sıkılacak olduğun için gelmediğini biliyoruz."
"Öyle de denebilir."
"Nolur Serkan tuttuğun altın olsun Serkan. Ben o düğüne sap sap gidemem. Yalnız olmaz."
"Peki. Sana birini ayarlarız." Yanağını öpüp;
"Yakışıklı olsun, boyu uzun olsun."
"Tüm arkadaşlarım öyle benim."
"Sen seçersin aralarından. Ayrıca benimle babamın davetine de gelmeli."
"Bulurum ben birilerini.Neyse ganimetim buraya bakıyor. Ben kaçtım." Pislik ya. Eve hergün olmasada 2-3 güne bir kız atıyor. Yakışıklı da kerata. Kerata mı?! Tövbe tövbe. Aklıma bugün dersim olduğu gelince saate baktım. Son 15 dakika. Motorumun yanına koşup bindim. Kaskı takmak son anda aklıma geldi. Kaskımı takıp yapabileceğim kadar hız yaparak üniversiteye sürdüm.
Yine herkes bana ve motoruma bakıyor. Bunların başka işi yok mu? Kimseye çatmadan amfiye girdim. Benden saniyeler sonra da hoca. Yanıma üniversitede yaklaşan tüm erkekleri dövdüğüm için kimse yaklaşıyordu. Yerime geçip yaşlı profun dersini dinledim.
Ders çıkışı eve gitmeye karar verdim ama sonra aklıma Serkanın eve kız atacağı geldi. Motorumu cafeye sürdüm. Tam da tahmin ettiğim gibi beyefendi yok ve cafe yine ağzına kadar dolu. 2 garson da yetişmekte zorlanıyor gibi. Aşçının yanına gidip;
"Yardım edebilir miyim?"
"İyi olur be kızım. Bugün üst katta alt katta dolu." Elime tepsinin birini alıp üst kata çıktım. Geçenlerde barda adamın birinden kurtardığım kızın siparişiymiş.
"Sen buranın sahibi değil misin?"
"Çalışanlarıma yardım ediyorum." deyip tepsisini önüne bıraktım. Aşağı inip mutfaktan yeni tepsiyi aldım. Alt katta köşede duran masanın siparişiydi. O ne be?! Daş Daş mübarek. Silkelenip yanına gittim.
" Birşey sorabilir miyim?"
"Tabi."
"Dışarıdaki siyah motor kimin?"
"Benim."
"Bir garson için pahalı bir motor. Fuarda görmüştüm."
" Garson değilim mülk sahibiyim."
"O zaman sen Durusun."
" Adımı nerden biliyorsun?"
"Serkan gönderdi beni. Cumartesi günü olan düğün için."
"Tamam. Cuma günü bize gel alışverişe gideriz. Ondan önce maçlarım var."
"Voleybolcu musun?"
"Kickboxcuyum."
"Bende eski kickboxcuydum. Sonra bıraktım. Maçlara katılacak mısın?"
"Türkiye geneli olanlara katılacağım ama şehir içi olanlara katılmam."
"300.000."
"Ne?"
"Motorunun fiyatı."
"Motorlarla ilgilenir misin?"
"Benimde bir motorum var. Seninkinin yanındaki. Mavi olan."
"Hatırlıyorum. Neden Serkanın teklifini kabul ettin?"
"Eski kız arkadaşım Bora Kocayla evleniyor. O düğüne sap gidemem."
"Karşılıklı. Bora benim eski sevgilim. 5 sene boyunca çıktığım sevgilim."
"Mine en son sevgilim. "
"Pekâlâ. Cuma günü görüşürüz." deyip masadan kalktım. Biz otursak daha çok konuşurduk.
Mutfağa indiğimde mesaisi dolduğu için aşçı gitmişti. Tepsiler hazırdı. Bir tanesini daha alıp üzerinde numarası olan masaya gittim. Kahretsin! Can mı o?! Can benim rehabilitasyondan arkadaşım. Benimle konuşan 4 erkeği sakat bırakacak kadar psikopat bir aşık. Neyseki 4 kişi de iyileşti. Masasına bırakıp gidecekken kolumu tuttu.
"Merhaba demeyecek misin?"
"Can bırak artık peşimi. İmkansızız sen ve ben. Benden 6 yaş büyüksün."
"Peşini bırakmayacağımı ikimizde biliyoruz." Birisi elimi tutup;
"Bir sorun mu var aşkım?" dedi. Bu adını bilmediğim çakma sevgilim.
"Hiçbir sorun yok bitanem." deyip elimi Canın elinden kurtardım. Çakma sevgilim elini omzuma koydu. Alt kata inince etrafa baktım. Can yoktu. Omzumdaki elini atıp;
"Teşekkürler.... şey adın ne?"
"Alp. Bende adımı ne zaman soracağını merak ediyordum."
"Unutmuşum ya. Aklım karman çorman. Yarın maçların ilk günü. Biraz stresliyim."
"Baya rahat görünüyorsun. Yarınki maça hazırsın o zaman."
"Tabi oloom. Her sabah akşam antrenman yapıyorum ve taktik geliştiriyorum. Kickboxu niye bıraktın?"
"Kickboxu örnek aldığım biri için yapıyordum. Artık onu örnek almıyorum."
"Anladım. Neyse sonra görüşürüz. Benim yarınki maç için uyumam gerekiyor." deyip cafeden çıktım. Motorumu rezidansa sürdüm.
Önünde bir kalabalık vardı. Babam mı o?! Babam ve Kuzeyin yanyana rezidansta ne işi var?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey
Romance" Neden başkalarının KUZEY demesine izin vermiyorsun?" "Bana yalnızca sen KUZEY diyebilirsin..."