martindewsard: edebiyat yapmayı kessene
martindewsard: bana korkak diyorsun ama yanımdasın ve bunu söylemiyorsun bile.
lettresajuliet: sana hiçbir zaman korkak demedim, demem
lettresajuliet: bu dünya bizim lanetimiz, martin. bunca homofobik zihniyetsizin karşısında elini tutmak, kalbini sarmak istiyorum. ben miyim korkak? öyleyse cesur olmak istemiyorum.
derin bir nefes alarak gözyaşlarını sildi martin. bir insana, hele de bedenen değil ruhen onun yanında olmayı seçen bir insana ne kadar güvenebilirdi ki? bilmiyordu.
bildiği tek şey, kalbinin paramparça olduğu ve kırıklarının göğüs kafesine batmaya başladığıydı.
gözlerini etrafta gezdirdi. bir insan görünmüyordu. saklandığı yerden çıkıp okulun boş koridorunda yürümeye başladığında şişen gözlerine lanetler yağdırdı çünkü bu sayede ağladığını anlayıp onunla dalga geçebilirlerdi.
zihniyetsiz ve kalpsizlerdi.
yanında olan insanlar da vardı elbet. o duyarlı insanlardan güç alıyordu ama bacakları kopmuş birine fayda edemiyordu koltuk değnekleri.
burnunu çekerek adımlarını durdurdu ve telefonunu çıkardı. kulaklığını kulaklarına geçirip, en sevdiği şarkılardan birini açıp derin bir nefes aldı. bu şarkı çıkalı daha bir hafta olmuş, olmamıştı ama onu o kadar işliyordu ki melodiler ruhuna dokunuyordu.
"ne zaman düşsem yalnızlığa
kitaplar düştü hep yardımıma
binlerce yıl önce, mum ışığında kavuşmuşlar insanlar aydınlığa
şimdi tüm bu ustalar izlerlerken
ve güya tanrılar da bizlerleyken
ne yaptık da düştük bu karanlığa
sanki uzanıyor ta yanı başımdan sonsuzluğa..."derin bir nefes aldı martin. belki de güvenmek düşündüğü kadar da kötü bir fikir değildi.
martindewsard: dolu kadehi ters tut - karanlık
martindewsard: birlikte dinleyelim mi?
💐
hey! tanrı'nın işi nasıl gidiyor sizce? beğendiniz mi? düşüncelerinizi paylaşın lütfeeen (:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanrı'nın işi
Krótkie Opowiadania•texting, tamamlandı korkularım var kaygılarım var, biliyorum sana göre mühim değil