ℙ𝕒𝕣𝕥 𝕥𝕨𝕠

161 63 25
                                    

Sadie, 20 yaşına yeni basmış tamamıyla hayat dolu denebilecek biridir. Hayata dair herşeye pozitif bakar ve hayatı severdi. Evlerinin bahçesinde çeşit çeşit çiçek ve sebze yetiştirirdi. Bunlar o kadar güzel görünürlerdi ki mahallede herkes Sadie'nin çiçeklerinden bahseder hâle gelmişti adeta.

Sadie yine hergün olduğu gibi bugün de bahçesinde çiçekleriyle ve sebzeleriyle teker teker ilgilenmiş, onlara sevgisini aşılamıştı. Bu kadar kaliteli ve güzel ürünler olmalarının sebebide bu aşıladığı inanılmaz sevgiydi şüphesiz. Çiçekleri sulayıp bakımlarını yaptıktan sonra gökteki güneşin onu adeta dışarıya davet edercesine parıldadığını fark etti. Çiçekli güzel elbisesini giydikten sonra hoş bir gezintiye çıkmaya ve doğayı kucaklamaya karar verdi.

Evin önündeki köpeğin başını okşadı, onu sevdi ve sevgisiyle köpeği de canlandırdı adeta. O kadar pozitif bir enerjisi vardı ki onu gören birinin hemen yüzü güler, neşelenirdi. Sokakta önüne çıkan insanlarla sohbet etti ve devam etti dünyasını güzelleştirmeye..

İleride bir hareketlilik fark etti. Kötü bir hareketlilikti bu. 4 kişi, yerde duran birini fena patakladıktan sonra yollarına gidiyorlardı. Sadie o an feci hâlde üzüldü, içi parçalandı. Birini bu hâlde görmek kalbini acıtmıştı ve ona yardım etmek istemişti. Koşar adımlarla yanına gitti çocuğun. Burnu hafif kanıyor ve yüzünde morluklar görünüyordu. Karnını tutuyor ve can çekişir gibi sesler çıkarıyordu. Başınds orta yaşlarda, sokakta yaşıyor gibi görünen bir adam vardı.

Sadie üzüntülü bir sesle,
"İyi misin? Yardım edebilirim istersen", dedi.

Yerde duran ve fena hâlde dayak yemiş kişi tabii ki de kahramanımız Mernadoydu. Mernado zar zor kendine gelerek Sadie'ye baktı. Bakmasıyla gözleri kamaştı. Adeta kendinden geçti. Bütün ağrıları sanki bir an için yok olmuştu onu görünce.

Kendini zorlayarak,
"İyi...(öksürdü)..iyi değilim aslında bakarsan. Sanırım burnum kırıldı ama iyi olacağım."
('Seni görünce nedense daha iyi oldum' demek istedi ama asla o kadar alfa bir erkek olamamıştı, utandı.)
- "Gerçekten çok üzgünüm senin için. Onlar neden böyle bir şeyi sana yaptılar ki? Hiçbir insan böyle bir şeyi kimseye yapmamalı, yapacak kadar alçalmamalı."

Mernado bu sözlerin güzelliğine ve sesin huzurlu tonuna tutuldu kaldı. Dışardan berbat göründüğünü biliyordu ancak şuan içinde kelebekler uçuşuyordu.

Sadie evsiz adama dönerek,
"Siz onunla mıydınız acaba, neler oldu burada?" dedi.

Adam öncelikle kendini tanıtma gereği duydu ve söze girdi,
"Öncelikle adım Ondero. Tanıştığımıza memnun oldum ama bu konuyu konuşmak için doğru zaman değil sanırım. Çocuğu bir yere götürüp yaralarına baktırmamız gerekiyor."

Mernado buna kesinlikle katılıyordu çünkü acıdan kıvranıyordu.
Sadie ve Ondero ona yardım ederek yakınlardaki bir eczaneye götürdüler. Burada yaraları sarılmış ve burnunda neyseki kırık olmadığı anlaşılmıştı. Sonrasında Saide Mernado'nun numarasını alıp onu daha sonra arayacağını söyleyip yanlarından ayrıldı.

Mernado belkide hayatında ilk defa bir kızın ondan numarasını istediğini görmüştü. Belki sadece iyi olup olmadığını merak edeceği için istemişti ama yine de bu Mernadonun hoşuna gitmişti.

Ondero ve Mernado şimdi yalnız kalmışlardı. Ondero onu küçük kulübesine götürdü. Kulübe bulunması zor bir köşedeydi. Küçük ama güzel sayılabilecek bir yerde yaşıyordu evsiz sandığı adam. Aslında bir evi varmış. Demekki insanların dış görünüşlerine bakıp onlara hemen bir isim koymamamız gerekiyormuş diye düşündü kendi kendine. Evin içinde çoğunlukla kitap vardı. Eski bir kanepe ve küçük bir de sehpa vardı. Ondero çok okuyan ve bilgili biri olmalıydı.

Hayatın Cilveleri (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin