The Who (1979)
🌹
Wind Of Change - Scorpions
Kasabada yediden yetmişe herkesin ağzında dolanan bir söz vardır, kendime ayırdığım ufak odaya adımını atma, kapattığım kapıyı ben bakmıyorken açma diye. Bu kasabada herkesin birbirine karşı kapattığı pek çok kapı var ve bu kapıların ardında ne olduğu merak edilse bile kimse eğilip de anahtar deliğinden içeri bakmaz. Dünyanın kalanına karşı olan isyanımızın sembolüdür bu, birbirinizin hayatına burnunuzu artık sokmayı bırakın demek ister bu kasaba bu sözüyle. Dedikodu döndürmesine döndürürüz, laf yapmasına yaparız ama birinin kapısını bize kapattığını gördüğümüz an oradan geri döner ve ufak odasıyla yalnız bırakırız o kişiyi. Belki bunun nedeni buradaki her çocuğun Mavisakal hikayesiyle büyümesinden dolayıdır, belki de zamanında başkaları yüzünden dillerinin çok yanmış olmasından, bilemiyorum. Hikayenin kendisini değil de, Edna Millay diye bir kadın var çok sevdiğim, onun bu hikayeden esinlenerek yazdığı bir şiirden dolayı çok severim bu Mavisakal olayını.
Mavisakal, evlendiği kadınların hepsini bazı rivayetlere göre öldürüp bazı rivayetlere göre de zincirleyip bir odaya kapatmış korkunç herifin teki. Evlendiği bir kadına diyor ki, ben bir süreliğine uzağa gidiyorum, ne olursa olsun şatodaki şu odaya girme, eh doğal olarak birine gider neyi yapma derseniz onu yapmak ister, yasaklar tatlıdır çünkü. Kadın da haliyle merak edip giriyor ve odadaki onca cesedi görüp çıldırıyor. Bunun sonucunda Mavisakal onu da o odaya kapatıyor, ya öldürüyor ya zincirliyor. Bize anlatılanlar o zavallı kadınların öldürüldükleri yönünde. Benim ve kasabadakilerin büyük bir kısmının etkisi altında kaldığı şiir ise Edna ablamıza ait, onda kimsenin öldürüldüğü yok. Kan tadı almıyorsunuz o şiiri okuduğunuzda ama damağınızda yine de buruk bir tat bırakıyor, hafiften göğsünüzün ortası yanıyor ve tozlu duygularınız gözlerinizi sızlatıyor.
Bu şiiri ilk Chanyeol okuduğunda duymuştum, sıcak bir ağustos gecesiydi. Şiirde bahsedilen duygu hayatımızın bir yerinde mutlaka hissettiğimiz bir duygu, bu yüzden çok etkilenmiştik hepimiz. Bir sevgiliye yazılmış, açmaman gereken bir kapı vardı ve açtın diyerek başlıyor şiir, ardından hitap edilen sevgiliye ne kadar gereksiz ve ufak bir şey için ihanet ettiğini söylüyor. Ne bir hazine, ne bir cadı kazanı ne de başka bir şey, hiçbir şey yok o sevgilinin gecenin bir yarısı gizlice girdiği odada. Tozlu ve örümcek ağlarıyla dolu bir oda üstelik, şair o kadarcık yerin kendine özel kalmasını istemiş ancak sevgilisi dinlememiş onu. Şiirin sonunda da al oda senin olsun, ben artık başka bir yer arıyorum diyor.
Bu şiiri okuduğumuz gece hayatımıza giren virüsten farksız insanlardan uzun uzadıya bahsetmiştik, ben pek bahsetmemiştim ama diğerleri saatlerce konuşmuşlardı bu şiirin üzerinden. Dağıldıktan sonra ben bir başıma kalmıştım, o gün yine sahildeydik bir iskele başında, ayaklarımı aşağı sallandırmıştım ve gözlerimi karanlık yüzünden göremediğim denize dikip dalga seslerini dinleyerek öylece durmuştum. Chanyeol o akşam bana emrivaki yapmıştı, o yüzden onun arabasıyla gelmiştik ve diğerleri gidip ben gitmediğim vakit ona beni beklemeden git dememe rağmen benimle kalmıştı. Gelip yanıma oturmamıştı. Arka tarafımdaki kalınca bir ip yığınının üzerinde oturuyordu sanırım, en son öyle görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
orman yangınları çıkarıyorsun | chanbaek
Фанфик"Çocuklar pembe yalanlar da söylerler, benim söylediklerim pembe rengini yitireli çok oldu, üzerinden yüzlerce ilkbahar geçti ve benim sonbaharım hiç bitmedi." Baekhyun'un Chanyeol'e olan nefreti tahta kapaklı defterinde saklı. 🌲🌻✨ [!] Yetişkin İç...