"Bildiklerin sana yeter, bilmediklerin şahıs zamiri olsun..."
Keyifli okumalar...
Evin ahşap merdivenleri gürültülü bir şekilde çıkarken Remzi amcanın odasından çıkıp bana sövmesinden korkuyordum. O tersi gerçekten pis olan insanlardandı. Merdivenlerin sonuna gelince doğal olarak nefesim kesildi ve durdum. Evde çıt çıkmıyordu. Bu demek oluyordu ki Remzi amca evde değil.
Yuppi!
Üzerinde Fatoş teyzenin aldığı ve Yaren'in sinir olduğu 'güzel kızımın odası' yazısına bir kez daha gülüp kapıyı açtım ama bizim kızı yatağın içinde buldum. 20 yaşına gelmesine rağmen hala ayıcığına sarılıyordu uyurken. Gerçi ben de hala ayıcık ile uyuyorum ama konumuz şu an bu değil.
Çantamı kenara koyup onu nasıl uyandırabilirim diye düşündüm. Normalde olsa yanaklarını ısıra ısıra uyandırırdım. Şimdi bunu yapmayacaktım. Çünkü daha önemli bir konumuz vardı.
Otobüsteki şeker çocuk Onurcuğum...
"Kızım kalk, olay var olay!" diye cırladım. Yaren sıçrayarak uyanırken ben kendimi diğer tarafta ki koltuğu attım. Ellerimi göğsüme bastırdım. Kelebekler karnımın içinde kendi hallerindeyken, kalbim 23 Nisan şenliklerindeki bando takımının ritminde çarpıyordu. Tavana bakarken derin bir nefes aldım. Ardından tatlı tatlı gülümsedim.
"Allah senin cezanı vermesin, e mi! Ödüm patladı! Niye pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun sen öyle bakayım?"
"Ya sen beni boş ver. Bombelerim var sana. Beyaz atlı prensimi sonunda buldum kızım! Aşık oldum ben aşık!"
Kollarımdan tutup kaldırdı beni Yaren. Yanaklarıma ufak tokatlar atarken ben de onun yanaklarına asılıp iki yana çektim. Canı acımışdı hemencecik, elime sertçe vurdu.
"Bana bak. Beni bu saatte uykudan kaldırdığına göre mantıklı bir sebebin var diye düşünüyorum. Yoksa seni boğarım!"
"Yaren ya. Çok yakışıklıydı. Onu geçtim sesi, kokusu, gülüşü, sözleri... Ben ona resmen aşık oldum!"
"Kızım ne aşkı ya? Sen gördüğüne aşık olursun zaten şıpsevdisin sen!"
"Bu sefer başka ama." diye homurdandım. Gerçekten başkaydı. "Bak kalbimi hala hızlı atıyor!"
Elini zorla alıp kalbimin üzerine bastırdım. Elini çekmeye çalışsa da kalbimin atışını hissedince çırpınmayı kesti. İri gözleri daha da irileşmiş, yuvalarından fırlayacak gibi olmuştu.
"Ee anlat bakalım kim bu enişte?" dediğinde hevesle konuşmaya başladım. "Adı Onur. Uzun boylu, esmer, yakışıklı ve çok güzel gülüyor..." İç çekerken işaret parmağımla yanağımı gösterdim.
"Gülünce burasında bir çukur oluşuyor. Oraya gömün beni ben orda yaşar giderim."
"Ee başka kimmiş, kimlerdenmiş, nereliymiş? Anlat işte, çatlatma." dedi Yaren.
Nüfus memuru gibi sıraladığı soruları duyunca gerçeklerle yüzleştim. Gülümsemem yavaşça silinirken dizlerimi kalbime çektim ve kollarımı bacaklarımı sardım "bilmiyorum."
"Nasıl bilmiyorsun? Sormadın mı?"
"Ya ben uyuyakalmışım."diye sızlandım. "Nasıl oldu bilmiyorum ama otobüste içim geçmiş uyumuşum!"
"Sana üzülüyorsun diye mal demeyecektim ama vazgeçtim. Salak! Böyle bir fırsatı nasıl kaçırırsın?"
"Hepsi o babaannemin verdiği haplar yüzünden... Ama ben bulacağım beyaz atlı prensimi!"diye atıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KODU!
Chick-LitYerime geçmiş eşyalarımı kendi tarafına almıştım. Gözlerim ona döndüğü sol tarafımda bir telaş hissettim. Kalbim sanki kilometrelerce koşmuşum gibi atmaya başladı. Derin bir nefes alıp heyecanı bastırmaya çalışırken o da bana baktı. Gülümsememin doz...