~9 bölüm~

391 18 3
                                    

Sevmek ve sevilmek o kadar istenilesi, o kadar benzer iki kelime ki, ikisinin de birbirinden farklı şeyler olması çok can sıkıcı. Ne olurdu sanki sevdiğimiz her insan da bizi sevseydi? Ne olacağını söyleyeyim. O zaman dünya bizim etrafızmızda dönmek zorunda kalırdı, ya da herkesin kendine ait bir dünyası olması gerekirdi. Bu da iç içe girmiş küreleri oluştururdu. Bize verilen tek bir küre vardı ve biz orada kendimize ait olan alanı oluşturmalıydık. Oraya istediğini ve sevdiğin şeyi almak istiyordun, alıyordun da. Ama bazen o çok istediğin şeyi almayı başaramıyorsun. Sonsuz değerin bile dışında kalıyordu. Ve bu fark seni çok üzüyor, incitiyor. İstediğin bazı şeylerse sadece oraya girmekle kalmıyor, tam merkezine oturup her tarafa eşit sevgi dağıtıyor.
Benim merkezimde annem,babam, derin, koray ve kuzenlerim vardı. Sevdiğim kalbime layık gördüğüm bir hiç olmadı. Hatta bazen benim ruh ikizimim olmadığını düşünürüm.

Derin bir nefes alıp yatağın içine oturdum ve pencereden dışarı baktım.
Dün akşam parktan çıktıktan sonar eve geldim ve anneannemin beni neden sevmediğini öğrenmiştim. Öyle bir yüzleşme olmuştuki, onun gözlerinde ilk defa pişmanlığı görmüştüm. Bana ilk kez pişman pişman bakmıştı ama onu asla affetmeyecektim. Ben affetsem de çocukluğum affetmezdi.

16 yıl önce annem bana hamile olduğunu bilmiyorken babamla kavga etmiş. Ve boşanmaya karar vermişler.
Bu duruma en çok sevinen kişi tabiki anneannem olmuş. Annemin hiçbir zamana babamla evlenmesini istememiş,çünkü babam annemler gibi zengin bir aileden gelmiyor. Seda teyze ve annem çocukluktan beri arkadaşlarmış. Anneannem annemin de tıpkı seda teyzem gibi zengin biriyle evlenmesini istiyormuş. Boşanacakları sırada annem bana hamile olduğunu ögrenmiş ve yaptıkları hatanın farkına varmışlar. Yani bilmeden de olsa ailemi kurtarmışım. Meğer anneannem bütün düşmanlığı bu yüzdenmiş. Bütün o nefret dolu bakışlarının sebebi buymuş. Kendi kendime güldüm. Bir insan bu kadar sınıf ayrımcılığı yapabilir miydi? Anneannem olmasaydı ona o kadar şey söylerdimki, ama söyleyemiyordum işte.

Telefonumu alıp ayağa kalktım ve odamdan dışarı çıktım. Mutfağa girdiğimde annem hala iç çekiyordu. Gidip yanağından öptüm kocaman. "Ağlama anniş," dedim ve ona sıkıca sarıldım. "Artık sevmese de olur." Dedim gülümseyerek. Artık içim rahatlamıştı , ne beni sevmesini nede adımı söylemesini istiyordum. Gerçi hiç söylememişti ya neyse.
"Defne"
Duyduğum sesle kafamı kaldırdım. Anneannemdi. Birkaç saat önce ona 'seni asla affetmeyeceğim!' Diye bağırmıştım. Anneme de ayıp olmuştu. "Bağırdığım için üzgünüm," dedim ve anneme baktım. "Ben dışarı çıkıyorum." Anneannemin cevap vermesine fırsat vermeden evden çıktım.

Bazıları zorla 'sevme beni' derken biz zorla sevmeye çalışıyorduk. İstemiyorlarsa bırakın. Sevmeyin gitsin. Tıpkı şuan benim vazgeçtiğim gibi sizde vazgeçin. Sevmiyorsa sevmiyor. Zorlamanın ne anlamı var?

Merdivenlerden inip telefonumu çıkarttım.
Dün koray sözünü tutmadıgı için bütün hayatımı bir köpeğe anlatmıştım.
Rehbere girip 'üvey kuzen' isminin üstüne dokunup kulağıma götürdüm.
Dıttt...
Dıttt...
Dıttt...
Dördüncü çalışındada cevap vermeyince sinirden yerimde tepindim.
Sen beni yalnız bıraktınmı bıraktın bak baklım ben seni o güzel uykunda rahat bırakıyormuyum!

O sırada binanın önüne nakliye aracı durdu.
Arkasındanda  taxi durdu.
Taksinin içinden 3 tane benim yaşlarımda kız indi.
Önden kısa boylu uzaktan bile belli olacak kadar tatlı yanaklı benim tabirimle poğaça yanaklı bir indi.
Üzerinde siyah yırtık kot onun üzerine de beyaz sade bir tişört giymişti ve sol kaşının üstünde de siyah piercing vardı.

Arkadan inen diğer bir kızda; göğsünün altına kadar uzanan saçaları, kocaman gözleri ile oldukça dikkat çekiyordu.
Üzerinde siyah mavi kot ceket altında da aynı renk kot içinde düz beyaz tişört le oldukça güzel görünüyordu.

yeni okulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin