Aradan altı hafta geçti. Rodolphe görünmedi. Bir akşam, nihayet meydana çıktı:
— Hemen gidip görünmeyelim, yanlış bir iş yapmış oluruz.
Hafta sonunda da ava gitti.
Avdan dönüşte, vaktin geç olduğunu düşündü, sonra şöyle muhakeme etti:
— Şayet beni ilk günden sevmişse, tekrar görmek sabırsızlığı içinde, bana daha da çok tutulmuş olmalı. O halde devam edelim!
Emma yalnızdı. Akşam oluyordu. Camlar boyunca küçük muslin perdeler alacakaranlığı koyulaştırıyor, üstüne bir güneş ışını düşmüş barometrenin yaldızı, süs bitkisinin aralıklarından, aynaya ateşler aksettiriyordu.
Rodolphe, ayakta durdu; Emma, onun hatır sormalarına zar zor cevap verdi; Rodolphe:
— Benim, dedi; işim çıktı. Hasta oldum.
— Mühim bir hastalık mı?
Rodolphe, Emma'nın yanına, bir tabureye oturarak:
— Doğrusu, dedi; mühim değidi. Asıl buraya gelmek istemedim de ondan.
— Neden?
— Neden olduğunu tahmin etmiyor musunuz?
Yüzüne tekrar baktı, bu o kadar dik bir bakıştı ki, Emma kızararak başını eğdi. Rodolphe tekrar söze başlamak istedi:
— Emma...
Kadın, kendisinden biraz uzaklaşarak:
— Efendim! dedi.
Rodolphe, melankolik bir sesle:
— Ah! dedi; Görüyorsunuz ki buraya gelmemekte haklıymışım; çünkü bu ismi, ruhumu dolduran ve ağzımdan kaçırıverdiğim bu ismi söylememi bana yasak ediyorsunuz! Madam Bovary!.. Herkes size bu isimle hitap ediyor!.. Fakat aslında bu sizin isminiz değil, bir başkasının ismi!
Tekrarladı:
— Bir başkasının!
Elleriyle yüzünü kapadı:
— Evet, durmamacasına sizi düşünüyorum!.. Hatıranız beni ümitsizliğe düşürüyor! Ah, affedersiniz!.. Gidiyorum... Allahaısmarladık!.. Uzaklara, o kadar uzaklara gideceğim ki, bir daha benden bahsedildiğini duymayacaksınız!.. Ama ne de olsa... bugün... bilmem nasıl bir kuvvet beni size doğru itti! İnsan ilahi kaderle mücadelede edemiyor, meleklerin tebessümüne dayanamıyor! Kendini güzele, sihirkâr, tapılmaya layık olan şeye kapıp koyuveriyor.
Emma, hayatında ilk defa böyle sözler duyuyordu; gururu, bu sözlerin sıcaklığı karşısında, baştan başa gevşiyordu.
Rodolphe devamla:
— Fakat gelmediysem, sizi görmediysem bile, hiç değilse, sizi çevreleyen her şeyi bol bol seyrettim. Geceleri, her gece, yatağımdan kalkıyor, buraya kadar geliyor, evinize, ay ışığında parlayan çatıya, bahçenin, pencerenizde sallanıp duran ağaçlarına, camların gerisinde, karanlıkta pırıldayan küçücük lambaya, onun pırıltısına bakıyordum. Ah! Orada, sizden o kadar uzak ve size o kadar yakın bir yerde, bir zavallı insanın bulunduğunu nereden bilecektiniz...
Emma, boğazında bir hıçkırık, ona doğru döndü;
— Ah! Ne kadar iyisiniz!
— Hayır, sizi seviyorum, hepsi bundan ibaret! Siz de bundan şüphe etmiyorsunuz zaten. Bunu söyleyin bana, bir kelime ile! Bir tek kelime ile! Bir tek kelime ile!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madam Bovary
General FictionMadam Bovary, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını ve iç dünyasını oldukça şeffaf bir şekilde ele alırken, dönemin kadın erkek ilişkilerine de ayna tutan bir başyapıt. Vasat bir doktorla evlendikten sonra boğucu taşra yaşamı içinde sık...