1. BÖLÜM

1.1K 19 1
                                    

Sabah alarmın iğrenç sesiyle uyanmak zorunda kaldım. Babamla birlikte kahvaltımı yapıp okul üniformamı giyip çantamı hazırladım. Annem yaşıyor olsaydı bana günaydın öpücüğünü vermeden asla evden çıkarmazdı onu çok özlüyordum. Annemin ölmesinin tek sebebi bendim. Eğer yaz tatilinde dedemin karadenizde ki evine gitmek için ısrar etmeseydim annem o araba kazasında ölmeyecekti. Biraz daha oyalansam yeni okuluma ilk günden geç kalacaktım. Aslında biraz tedirgindim. Şoförüm beni okula bırakırken her zaman ki gibi J Balvin dinliyordum. Hava mükemmeldi. sonra sınıfıma koşarak gittim. Kapıyı çaldıktan sonra hocanın "gir" demesiyle sınıfa girdim. Ders edebiyattı. ah ne şans ama. Sınıftaki herkesin gözü üzerimdeydi.

-Geç kaldığım için özür dilerim, dedim.

- Sorun değil kızım. Yeni öğrenci sensin galiba bize kendini tanıtmak ister misin ?

- Ben Yağmur Karaçam. Buraya Antalya'dan geldim.

-Güzel peki ne olmak istiyorsun Yağmur?

- Avukat, dedim.

- Ceyda'nın yanı boş oraya oturabilirsin.

- Teşekkür ederim, dedim. Sınıfa göz gezdirip adının Ceyda olduğunu öğrendiğim kızın yanına oturdum. Çok güzel bir kızdı. kızıl saçları beline kadar geliyordu. Yemyeşil gözleri vardı. Hocanın soğuk esprileriyle ders güzel geçiyordu ta ki arka sırada oturan iki çocuğun bana olan bakışlarını fark edene kadar. Bir kaç dakika sonra zil çaldı. Derin bir nefes verip Ceyda'ya o iki çocuğun kim olduğunu sordum. Bana onların okulda ki en serseri kişiler olduğunu onlara bulaşmamam gerektiğinden bahsetti. Açıkçası biraz korkmuştum ama kafaya takmamam gerektiğini düşündüm . Teneffüste sınıftakilerle tanışıp kendimiz hakkında bahsettik. Bu ders İngilizceydi. Sınıfa uzun boylu yakışıklı bir öğretmen girdi. Adı Veysi Öz'dü. Hiç bir zaman İngilizceyi sevmemiştim galiba bu dersten sonra en sevdiğim ders ingilizce olacaktı. Okul çıkışı eve gittikten sonra babamla yeni okulum hakkında konuştuk.

-Baba özel ingilizce hocası tutabilir miyiz?

- Daha ilk günden ingilizce hocası mı? Hem sen İngilizceyi sevmiyorsun sanıyordum.

- Babacım ben İngilizceyi hep sevmişimdir ama belli etmiyordum deyince birlikte kahkaha attık. Akşam yemeğimizi yedikten sonra Ayla'yı aradım. Antalayadayken en yakın arkadaşım oydu. Onu özlemiştim. O da beni özlemişti. Saatlerce konuşmuştuk. Uyumadan önce düşman olduğum alarmı kurdum. Hava yağmurluydu . Ertesi gün sınıfıma  girdiğimde sıramda başka bir kız gördüm. Ceyda ve yanında iki kız birlikte konuşuyorlardı. Ceyda'nın yanına gittim.
-Günaydın Yağmur

-Günaydın
-Yağmur senden bir şey rica edebilir miyim ?

-Tabii

-Ben ve Melisa beraber oturabilir miyiz ? Arkada boş yer var.
onu kırmak istemiyordum.
-Evet olur . Dedim.

Arka sırada yanı boş olan çocuğun yanına oturdum. Bana çok kötü baktı ve burada oturamayacağımı söyledi. Hiç istememe rağmen başka sıra olmadığı için yanında kaldım. Ders boyunca bana baktı ve Semih hoca'nınkiler kadar olmasa da soğuk esprileriler yapıyordu. Hem bu kadar soğuk hem de komik olmayı nasıl başarıyordu acaba? Teneffüs olduğunda o ve dün bana bakışlarından korktuğum iki kişinin yanına gidip bir şeyler konuşmaya başladı . Adı Fatih miş. Ceyda ve yanında ki kızlar yanıma geldi. Beni Melisa ve Gizem ile tanıştırdı. Melisa şirin ve güzel bir kızdı. Gizem ise biraz soğuk birine benziyordu.

- Yağmur sende bizimle bir şeyler içmeye gelir misin ?
Ceyda'ya kırgın olmama rağmen kabul ettim . En azından onu daha yakından tanıyabilirdim.

- Nereye gidiyoruz peki ?

- Benim evime dedi , Melisa .

Hep birlikte Melisa'nın evine gitmeden önce babamdan izin aldım ve Ceyda'nın seçtiği filmi izledik. Evin yardımcısının getirdiği pasta ve kurabiyeleri yemeye başlarken

- Melisa sen neden yemiyorsun ? Dedi Ceyda.

- Ben rejimdeyim kızlar.

Kızlarla gülmeye başladık . Melisa'nın odası çok dağınıktı. Benim kuzenim falan mıydı acaba ? Saatin geç olduğunu anlayınca Melisa'ya artık eve gitmem gerektiğini söyledim. Israr etsede daha fazla kalmak istemedim. Ama yürüyerek Melisa'nın evine yakın bir parkta biraz oturdum . Canım sıkkındı. Aklım hâlâ sınıftaki o üç çocuktaydı. Neden öyle bakıyorlardı? Kulaklığımı takıp "con altura" yı dinlerken gök yüzüne baktım. Üşüdüğümü hissettiğimde eve gitmeye karar verdim. Sokak lambasının altından geçerken birinin beni takip ettiğini hissettim. Hızlı adımlarla ilerlerken yere düştüm. Ayağa kalkıp şoförümü aradım. siyah gözlü çekici çocuğun çantamı çekiştirdiğini gördüğüm anda çığlık atmaya başladım. Bana zarar vermemesi için çantayı yere fırlatıp kaçmak istedim ama çantamın içinde annemin doğum günümde bana hediye ettiği kolyem vardı. Bırakmak bile istemiyordum. Çocuğun gözlerine bakakaldığım an çığlık atmayı kestim. Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı ?Birinin koşarak bize yaklaştığını gördüm. Siyah gözlü çocuk ona delirmişcesine saldırmaya başladı. Cebinden bıçağını çıkardı.
-Lütfen ona zarar verme yalvarıyorum, diye bağırmaya başladım.

SADOMAZOŞIST Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin