Çok uzun bir bölüm oldu...
Bölüm şarkıları;
Bö- Unutursun
Özlem Tekin- Sen Anla
Eda Baba- Gidelim BuralardanDinleyerek okursanız daha çok adapte olabilirsiniz...
-:-
Gözlerim acıyor, başım ağrıyor.
Evet, dün gece hiç uyumamıştım çünkü onu görecek olma düşüncesi içimdeki bütün duyguları harekete geçirmişti. Karnımda oluşan bu tatlı hareketlilik ne diye adlandırılırdı bilmiyorum ama uzun bir süreden sonra ilk defa böyle hissediyordum.
Sanki...
Uçuyorum, bedenim o kadar hafif ki rüzgar beni nereye götürürse oraya savruluyorum. Nereye gittiğim umrumda bile değil. Sadece bu anın tadını çıkarıyorum ve tenime değen serinlikle beraber gülümsemeye bakıyorum. Saçlarım savruluyor, gözlerim kapanıyor; bulduğum huzur ile birlikte uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum...
Heyecanla kaç kez baktığımı bile sayamadığım saati tekrardan kontrol ederken sadece iki dakika geçtiğini fark ettim. Sıkıntıyla oflayıp kendimi yatağıma atarken havaya kalkan toz parçacıklarında anılarım canlanıyordu. Yaşanan her şey bir bir gözümün önünden geçerken tavanı izlemeye başladım. Bu evde birçok şey yaşanmıştı, bütün ilklerim buradaydı. 18 yılımı geçirdiğim bu dört duvar her anıma şahit olmuştu. Suskun duvarlar dile gelse neler haykırırdı orası meçhul.
Ona bile ilk defa burada sarılmıştım...
Yutkundum. Bu kadar mutlu olmak bir anda hayatımın hatası gibi gelirken geçmişimi geride bırakabilmiş olmak sinirlerime dokunuyordu. Bende bu kadar yeri olan bir insanın yerine başkasını koyabilmek... ağırdı. Belki de ben bunu dramatize edebilecek kadar zor vazgeçen bir insandım.
Her an son nefesimi alıyormuş gibi içtenlikle çektiğim oksijen ilk defa akciğerlerimi yakmazken telefonumu da alıp yataktan kalktım. Daha fazla dayanamayacaktım. Gerekirse saatlerce soğukta onu bekleyeyim ama bir an önce gideyim istiyordum.
Dolaptan montumu alıp üzerime geçirdikten sonra odadan çıkıp koşarak kapıya geldim. Hızla spor ayakkabılarımı giyip bağcıklarımı bağlarken arkamda varlıklarını belli eden annem ve babamın keskin bakışlarını üzerimde hissediyordum. Rahat olmaya çalışarak yerden doğrulduğumda bakışlarımı onlara çevirdim. Her zamanki gibi sinirlilerdi ve her zamanki gibi gözlerinde ben yoktum.
Bu gerçek fazla canımı yakmazken onların konuşmasını bekledim, bu bekleyiş fazla da uzun sürmedi.
"Nereye?" diye soran babama çevrilen gözlerim ve aralayamadığım dudaklarım boşluğa düşmüş gibiydi. "Hem de sabahın köründe?" diyerek babamı destekleyen anneme de aynı şekilde baktıktan sonra onlara cevap vermeden arkamı döndüm. Elim kapının kulpunu sımsıkı kavrarken dolan gözlerimle kahverengi kapıyı izlemeye başladım.
"Şuna bak!" diye hırladı babam. "Bize cevap verme gereği bile duymuyor. Çok tepemize çıktı bu!"
Kirpiklerimden damlayan gözyaşlarımla ağzımdan kaçan ufak kahkaha birbirine çok zıt, inip kalkmaya başlayan omuzlarım ise işin cabasıydı. Ağladığımı bile fark edemeyecek kadar kör olan babam hızla kafama vurduğunda başım sertçe kapıya çarptı. Alnımdan vücuduma doğru yayılan şiddetli acıyla gözyaşlarım daha da artarken nefesim kesikleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir sen || texting
Short Story[[Tamamlandı]] Bilinmeyen Numara: Sen Ankara'da değil misin? Feray: Ankara ne alaka? Hayatım boyunca hiç gitmedim. Bilinmeyen Numara: Lan o zaman senin numaranın bizim erkekler tuvaletinde ne işi var? 2019|| K