Bölüm 2

1.6K 100 31
                                    

'Tanışmak tesadüftür, arkadaşlık ise seçim ama aşk tamamen kaderdir..'

  Sabah o gıcık alarmın sesi ile zar zor ayağı kalkmıştım. Alarmı susturup Yaprak'ı uyandırmaya çalıştım. Yaprak uyumak için direniyordu neredeyse. Daha fazla ısrar edince en son onu kaldırmayı başarmıştım. Kıyafetlerini dolabından aldı ve arkamı dönmemi söyledi. Dediğini yaptım. Sonra odadan çıktı, ben de üstümü giyindim ve aşağı indim. Oya teyzenin yaptığı mis gibi kahvaltı kapladı burnumu. Ama her zaman ki gibi okula geç kaldığımız için tostları elimize alıp, evden çıktık. Yaprak ile okula giderken eskiden çok gülerdik, hiç sessiz kalmazdık. Ama o gün bir değişiklik vardı.

'Yaprak iyi misin?' Dedim ve o kadar fazla aklında ki düşüncelere dalmış olacak ki beni duymadı. Bir kez daha yeniledim.

'Yaprak, iyi misin?' Dedim. En son baktı ve:

'Ha?' Dedi sonra ise 'İyiyim Ali, iyiyim.' Dedi sahte bir gülümseme yaparak. Buna inanmamıştım ama zorlamak istemedim. Onu aklındaki düşünceler ile onu yalnız bıraktım.

  Okula vardığımızda Yaprak hızlı adımlarla okula girdi. Onun bu davranışlarını bir türlü anlayamamıştım. Ben ise yavaştan okula giriyordum derken kapıda sarışın adama benzer birini gördüm.

  Bir deri ceket giymişti. Üstünde okulun  forması olan gömleği vardı. Sarışın saçları parıldıyordu. Arkası dönüktü, önüne biraz daha dönse kolundaki dövmeyi görebilir ve onun o adam olduğunu anlayabilirdim. Ama arkadaşları ile konuşuyordu. Arkadan biri daha ona doğru yürüyordu. Sanırım arkadaşıydı o da. İçimden dua ettim lütfen o olsun diye. Arkadaşı yanına gelince hafiften kolundaki bir lekeyi gördüm. Belki de o dövmesiydi. Dövmesini görebilmek için biraz daha ileriye gittim. Ve işte o renkler.. yine karşımda duruyordu o bayrak. Sarışın adamımı bulmuştum. Fakat yüzünü göremiyordum. Onun yüzünü görmek için bir kaç dakika koltuklara oturdum ve onu izliyordum.

  Dersin başlamasına on dakika kalmıştı. Bunun farkına varmış olacak ki arkasını döndü ve yavaşça merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. O an dünya benim için yavaş olmuştu. Aşırı yavaştı her şey. Onu görüyordum bir tek. Ve onun güzel yüzünü.. gözlerimi üstünden alamadım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Ve onun arkasından gidiyordum merdivenlerden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


  Ve onun arkasından gidiyordum merdivenlerden. Elinde telefonu vardı, telefonuna odaklanmış bir şekilde merdivenleri çıkıyordu. O anda aşağıya hızlıca inen biri ona çarptı ve direk kaçtı. Telefonu merdivenlerden aşağıya düştü. Ve direk aşağıya baktı. Tam olarak arkasında olduğum için beni gördü. Ve bana baktı. İki saniye olsa bile bakıştık ve merdivenlerden hızlıca inip onun telefonunu aldım. Biraz ekranı kırılmıştı. Ve ona baka baka merdivenleri yeniden çıktım. Ona telefonunu uzattım ve o hala bana bakıyordu. Sonra hafiften gülümsedim ve merdiveni çıkacakken, kolumdan tuttu. Ve bana bakarak:

'Sen..' dedi.

'Sen o'sun...' diye devam etti. Benim kalbim ise yerinden çıkacak gibiydi. Zar zor konuşabildim sesine bile düştüğüm kişiye.

'Ben mi? Ben kimim? Kim ben? Ben o, kim?' Diye saçma sapan şeyler söylemeye başlayınca hafiften güldü. Yeniden düştüm. Kolumu bıraktı ve merdivenlerden çıkıp sınıfına gitti. Ben hala olayların şokundaydım. Zar zor merdivenleri çıkıp sınıfa girdim. Ders başlamıştı sanırım. Fizikçi biraz kızgın gözüküyordu çünkü normalde hiç derse geç kalmazdım. Bizimkiler ise telaşlı telaşlı bana bakıyordu.

'Hocam evde ödevimi unutmuşum da. Onu alıp, geldim.' Dedim ve fizikçi yerime geçmemi işaret etti. Yerime geçtiğim an bizimkiler beni direk sıkıştırdılar.

'Kanka sallama ya.' Dedi Oğuz.

'Ya he Ali inandık.' Dedi Sinan.

'Dökül kanka.' Dedi Gökhan.

En son bıktım ve hepsine sinirli sinirli baktım. Hemen sustular ve beni rahat bıraktılar. Yaprak ise hala beni takmıyordu. Derste omzuma uzandı ve:

'Onu mu gördün?' Diye sordu. Kimden bahsettiğini çok iyi biliyordum ama bilmemiş gibi sordum:

'Kimi? Kimi gördüm mü?' Dedim.

'O anlattığın dövmeli çocuğu.' Dedi. Sustum ve susmamdan anlamış olacak ki:

'Biliyordum. Sen asla ödevini evde unutmazsın çünkü.' Dedi ve doğru da dedi. Asla ödevimi evde unutmazdım ben.

'Peki, onun yüzünü gördüğün an ne hissettin? Veya yüzünü gördün mü?' Dedi. Yutkundum ve:

'Evet, yüzünü gördüm. Ve içimde bir şeylerin olduğunu hissettim. Garip bir histi. O, o çok.. bilmiyorum tatlı yani. Çok tatlı hem de. Yakışıklı da. Garip de.. garip bir çekiciliği var. Birden kendine çekti beni.' Dedim. Ve gömleğimin omuz kısımları birden bire ıslandı. Omzuma dayalı başına baktım Yaprak'ın, ağlıyordu. Gözünden yaş akıyordu. Hemen kafasını kendime çevirdim ve sordum ona:

'Beni sevdiğin için mi ağlıyorsun?' Dedim. Ve kafasını salladı. Geri omzuma uzandı ve kafasını okşadım.

Dersin bitmesini dört gözle bekliyordum. Hemen kapıya koştum ve kapıyı açtım. Çıktığımı sandım ama çıkamadım. Bir şeye çarptım. Beyaz bir şeye. Hafiften başımı yukarı kaldırdım. Karşımda o vardı. Sarışın adam...
Hemen düzeldim. Ve hiç bir şey olmamış gibi tuvalete gidiyormuş gibi yaptım. Peşimden geldi. Ve bir soru sordu:

'Tuvalete mi?' Dedi.

'Evet.' Diye yanıt verdim.

'Aa ben de, ne tesadüf.' Dedi ve kendince gülümsedi. Tuvalete girdim ve aynaların karşısında öylece kendime baktım. Kalbime dokundum ve çok hızlı atıyordu. Bu beni endişelendirmişti. Sonra ise kapıdaki sarışının beni izlediğini fark edip hemen doğruldum. Yanıma doğru yaklaştı sarışın. Yanıma geldi. Ve yüzünü bana doğru çevirdi. Bana bakıyordu. Ben ise resmen ona bilerekten bakmıyordum. Çünkü baksam kalbimin duracağını biliyordum. Uzun süre sessizlikten sonra bir şey söyledi.

'Barış ben.' Dedi. Ve elini uzattı. Ona baktım ve:

'Ali.' Diyip elini sıktım.

'Derse geç kalıcam. Gitsem iyi olur.' Diyip, gitmeye çalıştım.

'Bekle.' Dedi arkamdan. Arkamı yavaşça dönüp, ona baktım. Yanıma doğru yaklaştı ve o gün düşürdüğüm anahtarımı bana uzattı. Tamamen anahtarımı unutmuştum. O kadar beynim durmuştu ki. Elindeki anahtarı alıp, teşekkür ettim. Ve sınıfa doğru yol aldım. Sınıfa girdim ve yerime geçtim. Onu düşününce yine bir gülümseme geldi suratıma. Yaprak bunu anlayacak ki yeniden morali bozuldu ve önüne döndü. Ama şu an hiç bir şeyin benim için önemi yoktu. Çünkü sanırım ben Barış'a aşık olmuştum...

I can't forget you | teambali | 🏳️‍🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin