1. Kısım

168 24 21
                                    

     Bir kez daha gözlerimi açmıştım .Yine o aynı ses.Kulaklarım mı kanıyordu ne?Yok yok.Bu sinir bozucu alarmımın sesiydi.Bir de not almışım üstüne.'Kaldır o koca poponu tirrek.'Bunu gördükçe daha da sinirleniyor ve huysuzlaşıyordum.Bununla birlikte üşengecim de.Kim yataktan kalkacak, pijamasını çıkartacak, tuvalete gidecek?
Ben.
      Güneşin keskin ışıkları gözlerimi alıyordu.Tavanımda pencereye sahip olmak sanırım hayatımdaki en güzel şeylerden biriydi.Ancak sabahları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.Bir çare bulmalıydım bu aydınlık için, en azından tatillerde saatlerce uyusam yeterliydi.Geceleyin şarkı dinlerken o güzel yıldızları izlemek, hobilerim arasındandı
.Annem yine bağırıyor,"Uyan artık, uyan be.Geç kalacaksın cadı."Annemden de laf işittiğime göre güne hazırdım.
Ah bir dakika , ben okula gidiyorum.Yine o samimiyetsiz suratlarla karşı karşıya kalacağım.Hadi ama.Yine mi?Doğru sadece 1 senem kaldı.Kurtulacağım!
      Oflana puflana yola çıktım.Annem , kardeşimi okula götürüyor ben ise  yine bayırdan aşağı koşturmak ile meşgulüm.Evet yine geç kaldım.Okulum 09.00'da başlıyor ve ben 08.00'de uyanıyorum.Evet uyuşuğum.08.40'da evden çıkıyorum.Durağa geldim.Geç kalanlar kadrosu yine aynıydı.Otobüs geldi.Önce ben binmeliyim , önce ben!Paramı verip arkadaki cam kenarında olan yeri kapmam gerek...  Ve başardım.Bunun verdiği sevinçle çantamdan kulaklığımı çıkarmaya çalışıyordum.Bir dakika.Olamaz değil mi?Hayır hayır burada olmalı.Ahh evet buldum.Canım kulaklığım.Kulaklıksız takılmayan bir kızım.En sevdiğim şarkıyı açtım ve telefonu bacaklarımın üstünde olan çantamın üstüne yerleştirdim.

Dünyanın en güzel yeri
Senin yanın evet ama
Gelmek yasaktır bana

Sen dünyanın bir ucunda
Ben ellerim avucumda
Kaldım bu boş diyarda

      Hoca derse gelmeden yetişmiştim.Her zamanki gibi selam vermeyen , benim selam vermemi bekleyen arkadaşlar...Vermiyorum be selam melam!Dur, sabaha bu kadar gergin başlamamalısın Hayal.Sırama oturdum.İşte Eren .Kesin laf atacak.Atsın yahu.Laf yer oturur.
     Eren hoş çocuktu.Uzun boyu ondan çekinmeme sebep olsa da sorun yoktu.Ortaokulda en yakın arkadaşımdı.Belki de dostum ama ortaokul arkadaşlığı dostta sayılmaz.Aşırı yakındık işte.Öğlenleri beraber yemek yer, birlikte dışarı çıkar, basketbol oynardık.Güzel bir arkadaşlık ilişkimiz vardı o zamanlar evet ama o bana arkadaş gözüyle bakmadığını fark edememiştim.Evet bunu hiç anlayamamıştım.Hâlbuki kendime de uyanık derim.Onu üzmek istemezdim ancak duygularıyla da oynayamazdım.
       "Hayal haydi gel tahtaya."dedi öğretmenimiz.Allah'ım rüyada mıyım? Lütfen biri beni uyandırsın.Eren'in bana bakıp piç gülümsemesi attığını anladığımda bunun rüya olmadığını anladım.Doğukan Hoca iyidir , hoştur hoştur da insanı olmadık zamanda yakalamayı iyi biliyor.En azından matematiği seviyorum.
      "Hocam.Şey..."
      "Evet Hayal anlat bakalım."
      "Neyi anlatacağım?"
      "Rüyanda ne gördüğünü."
      "Mükemmel bir manzaraya sahip villamda çayımı yudum-"derken Doğukan Hoca sözümü kesti.
      "SEPET SEPET YUMURTA! Tabiki de rüyan değildi Hayal, aklın nerde senin?"
Onda.
       "Geç otur yerine."
      Tıpış tıpış en arkadaki sırama -Eren de benim sıra arkadaşım tabi- geçtim.
       "Ne gülüyorsun be mal!"
       "Bari bir şeyler sallasaydın be o neydi." dedi hocanın duymayacağı şekilde anırırken.
       "Ya sabır." diyerek gözlerimi devirdim.
                                    (...)
       Okulumuz en güzel kızlarına ve en sempatik erkeklerine sahipti ama bilin bakalım kim bu örüntüye uyumsuz?
Ben.
       İsmim özümle o kadar uyumlu ki.Hayal kurmayı aşırı seviyorum çünkü neden olmasın🤷🏻‍♀️.Tabi hayallerimi süsleyen çikolatam da vardı.İşte o Umut.Benden bir yaş büyüktü.Tenefüslerde görüyordum hep onu.O da isminin özelliğini taşıyordu ve bana umut etmeyi hatırlatıyordu.Eşsiz, çikolatanın en güzel rengini taşıyan saçları, yeşil gözleri ve çilek renginde dudakları...
Zalimin oğlu ne güzel de gülümsüyordu.Ah dur hatırlarsam kalpten giderim.
                                      (...)
       Okuldan eve dönmüştüm.Anahtarım ile kapıyı açtım.Sesler duyuyordum.Ah anne yine mi misafir , bıktım!
       "Hayal, gel kızım Dilek Teyzen ile tanış."
       Bulundukları yere yani mutfağa doğru ilerledim.Ortalama 36 yaşlarındaydı her halde.
      "Merhaba." diyerek sahte bir gülümseme ile selam verdim.O da karşılık verdi.
      "Hayal, Dilek teyzen artık bizim yeni yan komşumuz." dedi annem.
       "Ah , ne güzel hayırlı olsun." dedim.
       "Oğlu sizin okulunuzdaymış.Acaba tanıyor musun?"
        "Adı neydi acaba?"
        "Umut Sayar."
Ne!İnanamıyorum,Umut hemen yanımdaki dairede!Sevinç çığlığı mı atsam?
"Hayal?"dedi annem.
"Ha.E-evet.Memnun oldum güle güle oturun." diyerek odama geçtim.Müziği son ses aşağı kata inmeyecek şekilde açtım.Evimiz iki katlıydı.Müzik çalarımdan "Tell Me That You Love Me" şarkısını açtım.Bu şarkı onu sınıfında  kendince eğlendiğinde gördüğüm şarkıydı.Ah o kadar tatlıydı ki.Kapı açık kalmıştı onu izliyordum.Birden kafamı çarptım.
God damn it!
Hani videolarda "run" efekti olur ya aynı öyleydi bende de.Delicesine koşmaya başlamıştım.Sınıfın dibinde olduğu için beni görmesi imkansızdı.En son bir kaç kat indiğimde gelmediğini temin ettim ve okuldan çıktım.Neyse nerde kalmıştım?Hah evet şarkımı açtım."Allah'ım sana geliyorum!" diyerek yatağımda zıplamaya başladım.Zıpladım , zıpladım ta ki havadan yatağıma düşerken bacağımın üstüne düştüğüm için yere yapıştım."Ahhh, yine mi düştüm of!"Evet ben aşırı sakar bir kızcağazım."Umut sana düşüyorum bilirsin de bu sefer fena düştüm he" dedim kendimce gülerek.Tek eğlencem Umut ile konuşuyormuş gibi yapmaktı.
Erkenden uyandım.Banyoya gittim.Üstümü giyindim ve mısır gevreğimi hazırlayıp bir güzel yedim.Dişlerimi fırçaladım.
"Anneee, çorabımın teki nerde?"dedim.
"Nereye koyduysan ordadır."dedi.
Teşekkür ederim anne çok yardımcı oldun yani baya açıklayıcı oldu.Aradım aradım ve sonunda buldum.Kapının dibinde bekliyordum ve arada bir delikten bakıyordum.Eş zamanlı çıkacaktım onunla ve tanışacaktık plan buydu.İşte o kapı sesi, tam zamanı Hayal.Yürü be kızım, hadi aslanım başarabilirsin!Kapıyı açtım.Oda açtı.Birbirimizin yüzüne baka kaldık.Keşke yer yarılsada içine girseydim."G-günaydın." dedim.
"Günaydın." dedi beni süzerek.Abi yine çok tatlıydı.Yanaklarını sıkasım geliyordu.
"Aa sen bizim okuldasın sanırım." dedi.
"Evet öyle." dedim utangaç bir tavırla ama zaten utancımdan kıpkırmızı olmuştum çoktan.
"Beraber okula gitmek ister misin?" dedi.
Biri bana çimdik atsın.Yok ben uyanamadım galiba.
"Hey?"
"Olur yani tabi." diyebildim sadece.
Hayalimde kurduğum an.Üf kalbimin sesini duymazsa iyidir yalnız.Umut ve ben.Beraber yürümek?Çikolata çeşmesine düşsem daha az mutlu olurdum kesin.
Rüzgar esiyordu ve ben sadece kısa kollu okul üniformamı giymiştim aldatıcı güneşe bakarak.Umut üşüdüğümü farketmiş olmalıydı ki "Üşüdün mü?" diye sordu.Ehehehe MİSSON COMPLETE!

HAYAL & UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin