~1~

5.1K 434 324
                                    

Orkidelerini suladı Hoseok, yavaşça. Elindeki sulama kabı ile daireler çizerek toprağa suyu iyice yedirdi. Yeterli olduğunu düşünerek suyu durdurmak için kabı kaldırıp, yerine koydu. Orkidenin yaprakları, üstündeki su damlacıkları sebebiyle güneş ışığında parlarken, Hoseok'un gözleri saate ilişti. 19.50. Kapanışa 10 dakika kalmıştı. Saniyeler sonra kapı zilinin o tanıdık tınısı kulaklarını doldurdu.

"Hoşgeldin büyükanne." dedi suratına her zamanki parlayan gülümsemesini yerleştirirken.

"Hoşbuldum çocuğum." dedi yaşlı kadın aynı şekilde gülümserken. "Şu orkidelerde gözüm kaldı. Birkaç tohum alabilir miyim? Eve renk katsın biraz."

Kenardan yeşil bir sandalye çekti Hoseok.

"Sen otur büyükanne, yorgunsundur. Ben depodan alıp geleyim." dedi Hoseok üstündeki kahverengi önlüğü çıkarıp asarken.

Birkaç dakika sonra elinde 2 küçük paketle döndü çocuk.

"Teşekkür ederim Hoseok. Ah ah, keşke senin gibi bir oğlum olsaydı." dedikten sonra suratı ekşidi yaşlı kadının. "Bizimkinin hiçbir işe yaradığı yok."

"Öyle deme büyükanne, Saerang gayet akıllı bir çocuk. İleride iyi bir işi olacaktır."

Kadın suratını değiştirmeden ellerini kaldırdı.

"Onu işe alacak kişiye bolca dua edeceğim."

Hoseok küçük bir kahkaha atarak kadının koluna girdi ve kalkmasına yardım ederek kapıya doğru götürdü.

"Hava kararmadan eve git büyükanne." diyerek akşam serinine çıkardı kadını. "Bir şeye ihtiyacın olursa her zaman arayabilirsin."

Kadın buruşmuş küçük elini çocuğun yanağına koyarak yavaşça vurdu.

"İyi akşamlar çocuğum." dedi yaşlı kadın yola koyularak.

"İyi akşamlar büyükanne."

🍃

Hoseok kapıyı son defa kilitleyerek, çantasını düzeltti omuzunda. Güneş çoktan batmış, gökyüzünde kırmızı, mor ve mavi renklerini bırakmıştı.

Elindeki anahtarı çantanın kenarına atarak tam arkasını dönecekken, karşısında duran adamla irkilerek geri sıçradı. Adamın suratı bembeyaz, üstündeki tişört ve pantolon ise parlak tenine aykırı bir şekilde simsiyahtı. Boyu Hoseok'a göre biraz daha kısaydı. Kafasında siyah saçlarını örten, aynı şekilde siyah bir şapka takıyordu. Şapkanın önü gözlerini kapatsa da suratının bir kısmı belli oluyordu. Küçük bir burnu vardı, dudakları ince ama şekilliydi. Hoseok adamı incelemeyi bırakarak bir adım yaklaştı.

"Dükkanı kapattım. Bir şey mi alacaktınız?" Dedi kısık bir sesle. Sokakta birkaç ev vardı ve etrafları oldukça sessizdi.

Adam kafasını kaldırdı. Gözleri küçüktü ve içlerinde yaşam belirtisi bile yoktu, boş bakıyordu.

"Küçük bir buket alacaktım," diyerek söze başladı. Hoseok sesini zar zor duyuyordu. "Cenaze için."

Hoseok kolundaki saate baktı. Sekizi beş geçiyordu.

"Sanırım küçük bir buket hazırlamamda sorun yok." Diyerek gülümsedi.

Adamın ince gözleri saniyelik olarak gerilen dudaklarına kaymıştı. Sonra kafasını eğerek yere odaklandı.

Kapının kilidini açarak içeri girdi Hoseok tekrar. Eline eldivenleri takarken bakışlarını çevirdi adama.

"Hangi çiçekleri istersiniz?"

"Karanfil." Dedi adam kapının pervazında dikilirken.

Hoseok kafasını sallayarak kırmızı karanfillere yönelirken onu durduran adamın sesi oldu. Bu sefer biraz daha yüksek çıkmıştı sesi.

"Kırmızı değil. Sarı karanfil istiyorum." Dedi hızlı hızlı. Gözleri arada saate kayıyordu. Hoseok şaşırdı.

"Genelde insanlar kırmızı karanfil ister. Pek sevmiyorsunuz galiba merhum kişiyi.*" Dedi ve biraz sağa kayarak sarı karanfillere uzandı.

"Öyle de denilebilir."

Hoseok çiçekleri keserek beyaz, ince bir kağıda sardı ve aynı şekilde beyaz bir kurdele ile bağlayıp sıkıştırdı.

"Buketiniz hazır. Ücretin-" adam bir anda buketi elinden kapıp koşarak dükkandan çıkışını izlerken, sözü yarım kaldı Hoseok'un.

"Hey! Onun parasını vermelisin!" Dedi adamın peşinden çıkarken.

Dükkanın önüne, yola çıktığında ise adamdan iz kalmamıştı. Hoseok elleri belinde, oflayarak elini saçlarına geçirdi. Zar zor geçindiği için en ufak bahşiş bile onun için önemliydi. Çiçekçiye girerek çantasını aldı ve kapıyı geri kilitleyerek evin yolunu tuttu.

Aklında o beyaz tenli çocuk ile.

×

Sarı karanfil: Eğer birine verirseniz, verdiğiniz kişiye karşı hayal kırıklığı uğradığınız anlamına gelir.

Merhaba🤙

Kısa ve fluff bir hikaye var kafamda, umarım beğenirsiniz.

Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen 🖤

「死」YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin